Matt Elliott - Dust Flesh and Bones
▪︎▪︎▪︎Bir elimdeki anahtara, bir de stüdyonun cam kapısına bakıyordum. Gerçek olduğuna inanmak için hakikaten çabalamam gerekmişti.
Hah. Benim artık... Bir stüdyom vardı.
Hemen cadde üzerinde, kocaman cam girişi olan, küçük bir stüdyoydu. Bu konumda, böyle bir dükkanı bu kadar ucuza bulabilmiş olduğuma hala inanamıyordum. Neredeyse imkansız olacak kadar kulağa güzel geliyordu. Gerçi... Dükkan sahibi benimle pek muhatap olmak istememişti, o kadar hızlı bir şekilde kiralamıştı ki, dükkandan kurtulmaya çalıştığını düşünmüştüm.
Dışına küçük bir masa ve iki tabure yerleştirecektim, hatta belki masanın üzerine çiçek bile koyardım. Hayır, kesinlikle koyardım. Köşelere bir sürü çiçek yerleştirirdim.
İçeride minik bir mutfağım bile vardı. Daha şimdiden duvarları boyayacağım renkleri ve asacağım tabloları hayal ediyordum. Burayı minik bir düş atölyesine çevirecektim.
Heyecanla alt dudağımı ısırarak anahtarı kilide yerleştirdim. Bir an önce her yerin fotoğrafını çekip Barbaros'a ve Göksel'e göstermek için can atıyordum.
Gerçi zaten en kısa sürede her ikisi de buraya gelirdi ama... Sabırsızlanıyordum ve şimdi görmelerini istiyordum. Bunu tek başıma yaşamak istemiyordum.
İçeriye girdiğim an heyecandan zıplayacak hale gelmiştim. Belki bir köşeyi kahve köşesine çevirebilirdim... Minik bir dinlenme alanı gibi, tatlı bir atmosfer yaratabilirdi.
Belki tavana bile aşağı kadar sarkacak çiçekler koyabilirdim. Bütün bu alanı ince ince işleyecek, her bir köşesine bol bol emek verecektim. İçeri giren ya da yanından geçen herkesin yüzünde bir gülümseme oluşmasını istiyordum.
Hatta belki... O köşeye koymayı planladığım koltukta, Barbaros bol bol vakit geçirirdi. O zehirden farksız kahvesiyle köşede oturup sadece var olabilirdi ve... Bu her şeyden çok daha güzel olurdu.
Sanırım ilk kez, o adamın hala dışarıda bir yerlerde olduğunu biliyor olmama rağmen... Hayatıma devam edebiliyor gibiydim.
Sanki ilk kez, gerçekten kendim için bir şeyler yapabilecekmişim gibi hissediyordum.
İçimde bana oldukça yabancı gelen ancak bana heyecan veren bir duygu vardı. Huzur gibi... Sadece biraz daha bilinmezliklerle süslenmiş. Belki gerçekten devam edebilirdim. Belki... Böyle yaşamayı öğrenebilirdim.
Kim bilir, bir gün uyandığımda, kendimle ve hayatımla barışmış olabilirdim. Şimdilik bu iliklerime dek imkansız gelse de, hatta sırf bunu düşündüğüm için bile kendimi fazlasıyla cüretkar hissetsem de... Belki olurdu.
Esasında bunun asıl sebebinin Barbaros olduğunun farkındaydım. Pekala, bunu dile getirmek beni güçsüz biri yapmamalıydı. Bence yere düşünce... Size uzatılan bir eli tutmak... Güçsüzlük değildi ya.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Amor Fati | +18
General FictionAlya Arıkan, renklere aşık ancak hayata karşı bütün beklentisini kaybetmiş bir kadındır. Giydiği çiçekli elbiselere ve sürekli yüzünde taşıdığı sahte gülümsemelere rağmen, içinde her an her şeyden vazgeçmek üzere olan bir ruhu vardır. Barbaros Dora...