-Felix'in ağzından-
Hyunjin'in bu gece hiç öpüşmediğini fark ettim. Dudaklarının değerli olduğunu söylemişti de, en azından beni becerirken öper diye düşünmüştüm.
Bunu çok umursamadan koca penisinin duvarlarıma nasıl baskı uyguladığını hissettim. Sabahtan beri istediğim şey sonunda gerçekleşmişti. Dudaklarımı ısırmaktan bir hal olmuştum.
İkimiz de rahatlayınca yanına uzanmama izin verdi, huzur buldum. Bir süre dinlenip kendime gelmeye çalıştım. Bu sırada hissetmediğimi sanıyordu ama arkadan saçlarım sevdiğini biliyordum.
"Cezan bitti."
Bu cümleden sonra rüyamdan uyanmış gibi oldum. Beni sadece bu amaçla mı becermişti? Bense zevk ala ala inlemiştim...
Odaya gitmemi söyleyince kendimi koca bir hiç gibi hissettim. Yavaşça doğrulup kalktım. Ağlamamı tutmaya çalışıyordum.
"Peki efendim..."
Dışarı çıktığım gibi olduğum yerde kapıya yaslandım ve aşağıya çöktüm. Sessizce ağladığım sırada ondan da ses gelmiyordu, sanırım hemen uyumuştu.
Yüzüm yanıyordu. Bir süre rahatladıktan sonra gözyaşlarımla serinlemiş yanaklarımı sildim. Çok kırgın ve sinirliydim.
Hyunjin benim duygularım yokmuş gibi davranıyordu. Onun için sex oyuncağından başka bir şey değildim. Zevke geldikçe becerdiği bir eşya olmuştum.
Bütün gece bunu düşündüm. Hep böyle mi olacaktı? Bana maaş bağladığı sürece istediğini mi yapacaktı? İstifa edebileceğimi söylediği için de herhangi bir şekilde kızamıyordum. Şartlar gayet açıktı.
Buna daha fazla dayanamazdım. Hyunjin'in özünde saygılı biri olduğunu ve ben istemezsem bana dokunmayacağını biliyordum. Parti gecesi ilaçtan zihnim kapalı olduğu halde bile odadan çıkmayı tercih ettiğinde bunu anlamıştım.
Yarından itibaren bana dokunmasına izin vermeyecektim. Ve bilerek onu tahrik edecek hareketlerde bulunacaktım.
"Biraz da sen ceza çek, Hwang Hyunjin."
💎💎💎
Sabah gözlerimi açtığımda aynı kıyafetlerle uyuyakaldığımı fark ettim. Üstümü çıkarıp duşa girdim. Yedek kıyafetimi giyip aynanın karşısına geçtim. "Şu bağları da iyice sıkayım da dünkü gibi olsun, aklı başından gitsin."
Saçlarımı tarayıp kendi halinde kurumaya bıraktım. Bu sırada günlük makyajımı yaptım. Farklı olarak dudağıma parlak bir şey sürdüm.
"Yongbok Fighting!"
Aynaya son bir bakış atarken kendime tamamen güveniyordum. Sesimi temizleyip odamdan çıktım.Hyunjin'in kapısı hâlâ kapalıydı. Kulağımı oraya yasladığımda duş sesi geliyordu.
Programında hafta sonu tüm gün evde olacağını yazmıştı. Aşağıya inip ona kahvaltı hazırladım.
Keyfim dün geceye göre gayet yerindeydi, enerjik hissediyordum. Sebzeleri doğrarken şarkı mırıldanıyordum.
"Günaydın Yongbok..."
"Günaydın Efendim-"
Belinde havluyla buraya inmişti. Ağzım yarı açık kalmıştı. Kendime gelip yutkundum.İlk defa üst vücudunu çıplak görmüştüm. Normalde beni becerirken bile soyunmazdı. Ve onun fiziği... çok güzeldi...
Hemen önüme dönüp hiçbir şey düşünmemeye çalıştım. Masa başındaki sandalyeye bu şekilde oturdu. "Ne yiyoruz?"
"Programınızdaki menüye uyarak bir şeyler hazırlıyorum efendim. 5 dakikaya hazır olur." deyip yanına gittim. Bardak ve çubukları tabağın yanına koyarken bacağımı sıcak eliyle okşadığını hissettim. "Güzel."
İşim bittiği gibi oradan ayrılıp yemeğime geri döndüm, daha fazla okşamasına izin vermedim.
Ayağa kalkıp adım adım bana yaklaştı. En sonunda bir elini tezgaha yaslayıp bakışlarını üzerimde sabitledi.
Hiç oralı olmadan işimi yapmaya devam ediyordum. Yüzümde de herhangi kötü bir ifade yoktu.
"Neden gözlerime bakmıyorsun..." derken parmağını hafifçe eteğime değdirip benimle bağ kurmaya çalıştı.
Hemen sol tarafa gidip dolaplara uzandım. Havada kalmış elini geri indirerek iç çekti.
Yerime dönerken hafifçe gülümsedim. "Kahvaltınızı hazırlıyorum Efendim!" ^^
"Bak bana."
"Hm?" derken işimi yapmaya devam ediyordum.
"Bak bana diyorum."
Bu sefer ciddiydi. Biraz ürkünce yüzüne dönmeye karar verdim. Birkaç saniye sessiz sessiz birbirimizi izledik. En son bakışları parlak dudaklarıma kaydı."Küstün mü sen?"
Yumuşak bir tonla bunu söylerken kalbimde bir şey hissettim, gözlerim hafifçe doldu.Yemeği de bu sırada hazır olmuştu. "Patronuma küsmek ne haddime? Yanlış anlaşıldıysam özür dilerim."
Bir şey demeden masaya oturdu. "Neden bir tabak var? Sen yemeyecek misin?"
Bardağını da doldurduktan sonra başımı eğip "Buyrun efendim, afiyet olsun. İzninizle yukarı çıkmak istiyorum." dedim.
Tam arkamı dönecekken bileğimi tuttu. "Hasta mısın?"
Elimi kibarca geri çektim.
"Hayır Bay Hwang, sadece odamda olmak istedim. Herhangi bir şeye ihtiyacınız olursa 3 saniyede yanınızda olacağım."💎💎💎
"Yongbok!"
"Geliyorum!"
Yatağımdan fırladığım gibi Hyunjin'in odasına gittim. "Buyrun?""Çarşafları değiştir..."
Bunu duyunca aklıma dün gece geldi. Hem utanç, hem üzüntü, hem de sinir vardı içimde."Tabii, hemen efendim."
Bu duygular beni daha da hırslandırmıştı. Hyunjin'e hiç bakmadan yatağına yöneldim. O da ayakta beni bekliyordu.
Çarşafın köşesini açarken bir dizimi yatağa koyup öyle eğildim. Bilerek Hyunjin'in görmesini istedim. O da sesini temizleyip beklemeye devam etti.
Öbür köşeye de uzanıp çıkarırken kalçamı biraz daha gösterdim. Çarşafı elime topladıktan sonra doğruldum.
"Temizini getirmeye gideyim." ^^
Hiçbir şey demeden beni izliyordu, olduğu yerde donup kalmıştı. Bunu yaparken odada olması işime gelmişti. Tahmin ettiğim gibi vücudumu görünce aklı başından gitmişti.
Yenileri serdikten sonra yanına yaklaştım. "Başka bir emriniz var mıydı?"
Gözlerime bakarak sessizce "Hayır..." dedi.
"Peki, ben yan odadayım efendim." deyip başımı eğdim ve yavaşça dışarı çıktım.
Kapıyı kapattığım gibi kötü kötü sırıttım. "Ne oldu Hyunjin? Afalladın sanki."
💎💎💎
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sassy Maid | Hyunlix +18
FanfictionBu hikaye +18 öğeler içermektedir! Genç iş adamı Hwang Hyunjin büyük malikanesinde kişisel hizmetçilik yapacak birini aramaktadır. Mülakata gelenler arasında geçen hafta gece kulübünde seviştiği çocuğu görünce şok olur. "Demek bana yalan söyledin Le...