Akşam yemeğinden sonra içtiğimiz çayla her birini daha iyi tanımaya başladım. Babası nötr bir insandı. Pek muhabbete dahil olmazdı.
Annesi çok iğneleyici konuşup sürekli Felix'i rencide ediyordu. Ben bile bazen cevap vermek istiyordum ama saygı sınırlarımı korumalıydım.
Kardeşi ise tam bir fırlamaydı. Her an pot kıracak diye dördümüzün de aklı çıkıyordu. O ise saf saf ağzına geleni söylemeye devam ediyordu.
-Ajusshi, babam saatine aşık oldu.
-YA! NE DİYORSUN?!
-Baba sakin ol!
Şimdi de bu ikisi dövüşmeye giderken bizim evdeki kavgalara göre gayet tatlı bir aile olduğunu düşündüm. Felix ise bıkmış bir şekilde iç çekiyordu, şakaklarını ovuyordu.
Annesiyle yalnız kalınca bize döndü.
"Buraya gelme sebebiniz neydi Bay Hwang?"Panikle ikimiz de yerimizde doğrulduk, oturuşumuzu düzelttik. "Anne şey..."
"Yongbok benden özel bir durum için izin isteyince meraklandım. Bir sıkıntı mı var diye kontrol etmek istedim. Evimdeki bütün işleri o hallediyor, bir günde perişan hale geldim."
Annesi mantıklı bulunca başıyla onayladı ve güldü. "Ne kadar iyi bir patronsunuz." ^^
Sonra hemen oğluna döndü ve sadece ona özel yaptığı bakışı takındı. "Yongbok? Neden hemşirelik yerine hizmetçilik yapıyorsun? Devlette atanıp yerini sağlama alsaydın ya işte."
-Anne ben sağlık bölümünden tiksindiğimi daha kaç kez söylemeliyim-
-Hizmetçilikten tiksinmiyor musun? Kusura bakmayın Bay Hwang, konunun sizinle alakası yok. Genel anlamda soruyorum.
-Hayır anne ne alakası var? Hemşireliğin uygulama alanlarını gördün mü? Olayın sadece iğne yapmaktan ibaret mi olduğunu sanıyorsun?
-Neyse ne, yılların heba oldu. ^^
Artık dayanamazdım. Oğlunun üstüne çok fazla gidiyordu. "Olur mu Bayan Lee, Yongbok evde aynı zamanda böyle şeylerle de ilgileniyor. O geldiğinden beri sağlık sorunu çekmedim. Ayrıca oğlunuzun yeri benim yanımda da sağlam ve maaşı oldukça iyi. Aklınız bunda kalmasın."
Maaş kısmını duyunca annesinin odağı tamamen değişti, hemen miktarını sordu. Felix yarısından daha az bir rakam söyleyince şaşırıp ona döndüm. Bu sırada annesine buz gibi bakıyordu.
"Neyse, o anca sana yetermiş. En azından Seul'de geçinebilirsin. İyi yapmışsın öyleyse."
"Evet." dedi soğuk bir tonla.
"Biz artık uyumaya gidelim anne."-Dur Yongbok! Patronunu nereye götürüyorsun? Bırak adam salonda uyusun.
-Benim odamda uyumak istiyor, öyle güvende hissediyor. Bir süredir aynı evde yaşıyoruz zaten, alıştık.
-Peki öyleyse. İyi geceler Bay Hwang!
-İyi geceler Bayan Lee.
💎💎💎
Odasına çıkınca bütün günü biriktirmiş gibi derin bir iç çekti. Dolaptan bana uygun pijama ararken arkasına sarıldım.
"İyi misin bebeğim?""Bu aile beni yoruyor, çok görgüsüzler." derken ellerimi okşuyordu.
Başını omzuma yaslayınca "Bence gayet tatlılar, sen bizimkileri görünce hayattan soğuyacaksın asıl." dedim ve saçlarını öptüm.
O da gülümseyip "Maaşı eksik söylememe kızmadın değil mi? Çok iyi bir patron olduğunu göremeyecekler." dedi.
"Gerçekten Felix, neden öyle bir miktar söyledin?" dememle yüzüme döndü.
"Çünkü sürekli gereksiz şeyler isteyecekti, duygu sömürüsü yapacaktı. Annem her zaman böyle yapar. Öğrenciyken bile azıcık bursumla benden lüks lüks şeyler almamı bekliyordu. Babam da aynı bu arada, bakma sessiz olduğuna. İkisinin de hareketleri hiç samimi gelmiyor."
Dikkatini dağıtmak için konuyu değiştirdim. Onu böyle stresli görmek istemiyordum. "Kardeşin sinirlenince aynı sana benziyor. Daha ilk gördüğümde aklıma sen gelmiştin."
Bununla kıkırdadı ve "Gözlerimiz benziyor değil mi? İkimiz de anneme çekmişiz." dedi.
Yüzünü tutup kirpiklerini ve kaşlarını öptüm. "Hep böyle gülümse tamam mı?"
Suratıma tatlı tatlı baktıktan sonra başıyla onayladı. Dudaklarını içten bir şekilde öptüm. "Oh..."
"Bu pijamaları dene bakalım. Olmazsa babamınkilere bakacağım."
Yatağına oturup soyundum. Felix de bana döndü. Onunla böyle şeylerden çekinmiyorduk zaten.
Kollarını göğüsünün önünde çapraz yaptıktan sonra dolaba yaslandı ve iç çekti. Bütün vücudumu baştan aşağıya süzerek "Bir an önce Seul'e dönmeliyiz." dedi.
Gülümseyip üstümün düğmelerini kapattım. İşim bitince o soyunmaya başladı, ben de onu izledim. "Neden aynı anda soyunmadık ki?"
"Çünkü her detayını izlemem lazımdı. Dikkatimi başka şeylerle dağıtamazdım." derken altını da çıkardı. Beyaz bacaklarını görünce içim bir hoş oldu. Üstüne de rahat bir tişört geçirip ışığı kapattı.
"Gel bakalım babaya."
Bu dediğimle gülüp üstüme atladı. Karanlıkta birbirimize sımsıkı sarıldık."Tanrım... Burası yoğun bir şekilde sen kokuyor." dememle yandaki gece lambasını açtı ve gözlerime baktı.
"Nasıl bir kokum var?"
Şu meraklı gözlerle bana bakınca tipine dayanamayıp ısırmak istiyordum ama kendimi tutuyordum. Sadece saçlarını okşadım."Yumuşak, hafif şekerli ama çekici bir koku."
Felix gülümseyerek tenini yüzüme yaklaştırdı. Gözlerimi kapatıp dudağım nereye denk gelirse orayı yumuşak yumuşak öptüm.
Başını çevirdi ve dudaklarını aralayarak uzun bir öpücük bıraktı. Ben de karşılık verip emdim. Geri çekilince gözlerimiz buluştu. İkimizin de yanakları ısınmıştı. "Hyunjin..."
"Hm..."
"Sana aşığım..." deyip saçlarımı arkaya taradı. "Şu siyah uzun saçlarına da aşığım." derken koklamak için daha yakına gelince ben de boynunu öptüm.
Sonunda çok özlediğim sevgilime kavuşmuştum. Evet, sadece bir gün yanımdan ayrılınca beni bu hale getirmişti...
💎💎💎
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sassy Maid | Hyunlix +18
FanfictionBu hikaye +18 öğeler içermektedir! Genç iş adamı Hwang Hyunjin büyük malikanesinde kişisel hizmetçilik yapacak birini aramaktadır. Mülakata gelenler arasında geçen hafta gece kulübünde seviştiği çocuğu görünce şok olur. "Demek bana yalan söyledin Le...