"Ahh... Ahh... Hyunjin..."
Rüyanın zirve anında tak diye gözlerim açıldı. Sabah olmuştu. Sevgilim kollarıma sarılmış bir şekilde mışıl mışıl uyuyordu.
Aşağıya baktığımda örtünün altında bir şey uyanmıştı. İç çekip başımı geri yatırdım.
Felix başını göğsüme yasladığı için hareket de edemiyordum. "Şimdi ne yapacağım..."
Mırıldanışımla kıpırdandı ve bütün vücudunu esnetti. Yeni uyandığı için sesi iyice kalınlaşmıştı. "Günaydın sevgilim."
"Günaydın Felix..."
Başını göğsüme geri yaslayınca aşağıyı gördü. Hemen doğrulup kötü kötü sırıttı.
"Ya. Ne gördün rüyanda sen?""Hiç." derken gözlerine bakıyordum. Şu anda bile onu becermek istiyordum. Elini vücudumda gezdirdi. Yavaşça örtünün altına geldi.
Boxerımın içine girip parmaklarıyla lastiğin hizasından kasıklarımı gıdıkladı.
"Küçük Hyunjin'i rahatlatsak mı?"Şu anda Felix'e ihtiyacım vardı. Hevesle başımı sallarken sakin kalmaya çalışıyordum. Dudaklarıma bakarak eliyle penisimi kavradı. Yumuşak bir şekilde sevdi.
"Şu büyüklüğün hepsini içime almak istiyorum..." derken onun da yüzü ciddileşti. Birbirimize çok yükseliyorduk ama eve gidene kadar hiçbir şey yapamazdık.
"Felix..."
Kendine çeke çeke okşadıkça daha da gevşiyordum. Gözlerim kapandı.Boynuma eğilip yumuşak bir şekilde tenimi emdi. Dudaklarımı yaladım, nefeslerim hızlandı.
Orgazma yaklaştığımı hissedince doğrulup yüzümü izledi. Son hızda gelgit yaparken ismimi fısıldadı. "Hyunjin..."
Birden bütün kanım oraya pompalanmış gibi hissettim, kasıklarım gıdıklandı. Gözlerim kapanınca boşaldım. "Ahh..."
Tamamen rahatlamıştım, zihnim de boşalmıştı. Elini oradan çıkarınca parmaklarındaki sıvıyı ağzına aldı ve gözlerime bakarak emdi. "Mmh..."
Nefes nefese onu izlerken hâlâ kendime gelememiştim. Şimdi de o zevkten gözlerini kapatıyordu, bütün parmaklarını yakıyordu. Tükürüğüyle ses çıktıkça daha da seksi oluyordu.
Parmaklarını çekip gözlerini açınca birbirimize baktık. Şu yüz ifadesi bile beni tahrik ediyordu. Eğilip dudaklarımı emdiği gibi ben de ensesini tutup dilimle öpücüklerimizi ıslattım.
Saçlarımı okşayıp "Kahvaltıya inmeliyiz... Önce duş almak ister misin?" dedi.
"Hıhım..." derken yanağındaki elimle tenini sevdim. Gülümseyip üstüme yükünü verdi. 5 dakika daha sarılarak birlikte soluklandık.
💎💎💎
"Günaydın Bay Hwang!"
"Günaydın Bayan Lee. Bu kadar mükemmel bir sofra hazırladığınız için teşekkür ederim." deyip sevgilimin yanına oturdum.
"Rica ederim, afiyet olsun." dedikten sonra elindeki lapa kasesini Yongjae'ye uzattı. Minik yanıma oturdu ve kaseyi önüme koydu. "Günaydın Hyung."
Sonunda Ajusshi'yi bırakıp Hyung'a geçmesi hepimize huzur verdi. Yumuşak saçlarını okşadım. "Günaydın Yongjae. Nasılsın?"
"İyiyim!" deyip tatlı tatlı gülümsedi. Önüme eğilip abisine yaklaşınca Felix de yanaklarını mıncırıp sevdi. Bense bir sağıma bir soluma bakıp tatlılık krizi geçiriyordum. Baktıkça birbirlerine daha çok benziyorlardı.
Babası sofraya oturunca yemeğe başladık. Bugün keyifler daha iyidi, herkes sakindi.
"Akşam Seul'e dönüyoruz."
Bunu duyunca hepimiz Felix'e döndük. Dün bana birkaç gün daha burada kalacağını söylemişti çünkü.
"Sadece 2 gece kaldın Yongbok. Neden böyle erken gidiyorsun?"
"Öyle gerekti." derken çubuklarıyla yemeğini karıştırıyordu. Anne babası pek tepki vermedi, bu duruma alışmış gibiydi. Sanırım gerçekten birbirlerine bağlı değillerdi.
Yongjae bile üzülmemişti. Dediği tek şey "Hyung, bir daha ne zaman geleceksin?" oldu.
"Sen ne zaman istersen bebek." deyip başını sevdi. Kardeşi saçları karışınca önüne geri dönüp başını düzeltti.
"Ne zaman müsait olursan o zaman gel..." dedikten sonra yan yan bana baktı. "... Sen de abimle gelebilirsin, izin veriyorum."
Anne babası bu tavrıyla bana mahcup bir şekilde gülümsese de ben sinirli falan değildim, sadece mutlu olmuştum. Teknik olarak bizi onaylamıştı. Felix'e dönüp heyecanla gülümsedim.
💎💎💎
Güneş batmadan yola çıkacaktık. Babası tarladan topladığı mısırları pişirdi. "Bunlar taptaze. Gitmeden önce birkaç poşet de yanınıza alın Bay Hwang!"
"Teşekkür ederim Bay Lee." deyip yanına gittim. Buram buram süt mısır kokuyordu. Şimdiden canım çekmişti.
Diğer üçü bahçede oturup sohbet ederken babası mısırın kapağını kapatıp bana döndü. "Yongbok'un Seul'de ne yaptığını, kimlerle takıldığını hiç bilmiyorduk, böyle şeylerini bize anlatmazdı bu yüzden hep merak ederdim. Şimdi patronunu evde ağırlayınca... içime su serpildi. Sanırım onunla yakınsınız."
Mahcup bir şekilde gülümseyip başımı eğdim. O da tebessümle devam etti. "Birbirimizle çok samimi değiliz ama yine de o benim oğlum. Lütfen ona çok iyi bakın Bay Hwang. 22 yaşında olduğuna bakmayın, hâlâ çocuk gibi bir şey."
Bu sözlerle sevgilime döndüm. Kardeşiyle didişiyordu, ikisinin sarı saçları birbirine karışmıştı.
"İçiniz rahat olsun Bay Lee. Yongbok benim için çok değerli, ona en güzel şekilde bakacağım."
"Bütün çalışanlarınıza böyle iyi mi davranıyorsunuz?" deyince panik oldum.
"Ne- evet. Tabii. Hepsini çok severim."
Gülüp önüne geri döndü ve mısırları tekrar kontrol etti. "Kaç yaşındasınız?"
"25 yaşındayım."
"Genceciksiniz... Bu yaşta böyle büyük bir şirketi omuzlarınıza alarak epey zorlanmışsınızdır. Kişiliğiniz olgun olmalı!" ^^
Boğazımda bir yumru hissettim. Kimse bana hayatım boyunca bu konu hakkında iyi bir şey söylememişti.
Reşit olduğum andan itibaren hayatım her anlamda gerçekten çok yorucuydu. Geçmişi düşünürken uzaklara daldım.
"Teşekkür ederim Bay Lee..."💎💎💎
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sassy Maid | Hyunlix +18
FanfictionBu hikaye +18 öğeler içermektedir! Genç iş adamı Hwang Hyunjin büyük malikanesinde kişisel hizmetçilik yapacak birini aramaktadır. Mülakata gelenler arasında geçen hafta gece kulübünde seviştiği çocuğu görünce şok olur. "Demek bana yalan söyledin Le...