7

209 9 12
                                    

Berk parktan çıkmış ara sokaklardan birinde yürüyordu. Nereye gideceğini bilememişti. Ömer'in söylediği şeyler o kadar canını yakmıştı ki ne yapacağını şaşırmıştı. Yürümekten nefes nefese kaldığında yavaşça durup kaldırıma oturdu. Eliyle gözlerini silip etrafına baktı. Çıkmaz sokağa girmişti, istese de daha fazla yürüyemezdi. Kafasını dizlerine yaslayıp sakinleşmeye çalıştı. Sokakta tekti ve kalkıp tekrar yürümek için kendine gelmesi lazımdı.

Telefonu çaldığında cebinden çıkarıp baktı. Doruk arıyordu, bir süre baktığında telefon kapandı. Birkaç saniye sonra tekrar çaldı. Açıp kulağına götürdüğünde "Berk neredesin? Sizin evin önündeyim, çık da vakit geçirelim biraz." Doruk'un sesini duydu. "Doruk." "İyi misin Berk? Sesin niye öyle geliyor?" "Değilim. Çok kötüyüm." "Tamam, sakin ol. Söyle hemen bana neredesin?" "Mahalledeyim ama çıkmaz bir sokak. Kimse yok, kaldırımda oturuyorum. Doruk canım çok yanıyor." "Tamam ben geliyorum. Sen oradan ayrılma beni bekle." dedi ve telefonu kapattı. Gözlerini kapatıp başını tekrar dizlerine yasladı ve Doruk'u bekledi.



Ömer evine girip kapıyı kapattı ve salona geçip kendini koltuğa attı. Ayakkabılarını çıkarmaya bile hali kalmamıştı. Sonunda söyleyebilmişti. Her şeyi tamamen bitirmişti. Hem kendini hem de Berk'i.

Uzun zamandır sevdiği, gözünden sakındığı, sözler verdiği çocuktan ayrılmıştı. Annesi benim yerime sen öl deseydi daha kolay olurdu ama ondan en zor olanı istemişlerdi. Belki de gerçeği söylememesi, Berk'in ondan daha kolay vazgeçmesine sebep olurdu. En azından yeniden birini sevebilirdi. Kendisi için zaten böyle bir şey mümkün değildi. Ne evleneceği insanı ne de başka birini sevmeyi düşünemezdi.

Tabi bunları düşünmek kolaydı. Berk'i başkasıyla duyar veya görürse o zaman ne yapardı, ne hissederdi bilemiyordu. Öte yandan Berk de onu görecekti. Burada biri evlenmeye adım atarsa her yerde boy gösterirdi. Herkes bilip ona göre davranırdı.

Ağrıyan başına dokunup ayağa kalktı ve önce kapının önüne gidip ayakkabılarını çıkardı. Sonra da mutfağa girip ağrı kesici alıp içti. Banyoya girip üstündekileri çıkardı ve aynaya baktı. Ağlamaktan gözleri kızarmış ve şişmişti. Birkaç gün öncesinde aynaya bile bakmadan dışarı çıkarken şimdi bu yıkılmış yüze saatlerce bakmak istedi. Karşıdaki görüntünün konuşup her şeyin düzeleceğini söylemesini istedi ama aynadakinin de kendinden bir farkı yoktu.

Gözleri boynuna kaydığında boynundaki kolyeye eliyle dokundu. Dokunduğu anda eline düşen kolyeye baktı. Zincirin ucu kopmuştu ama bütün gün boynunda kalmış, düşmemişti. Elindeki kolyenin içini açıp baktığında gülümsedi. Bunları aldığı gün Berk çok mutlu olmuştu. Çektikleri en güzel fotoğrafı koymuştu.

Çok görüşüp konuşamıyorlardı ve bu kolye beraber değilken bile birbirlerini yanında hissetmelerini sağlıyordu. Ömer bunu düşünerek almıştı ve aldığı günden beri ikisi de boynundan çıkarmıyordu. Şimdi kopmuş olması tesadüf değil diye düşünüp elindeki kolyeyi kapattı ve lavabonun kenarına koydu.

Derin bir nefes alıp duşakabine girdi ve kendini suyun altına bıraktı. Burada istediği kadar ağlayabilirdi. Kimse yoktu, ya da kimsesi.



Doruk, Berk'i öyle görünce kendi evlerine getirmişti. Şimdi de odasında oturuyorlardı. Berk geldiğinden beri hiç konuşmamıştı. Yatağın kenarına oturmuş, kafasını da yatak başlığına yaslamıştı. Öylece boşluğa bakıyordu. Doruk da sandalyede oturmuş onu izliyordu. Konuşmasını bekliyordu ama daha fazla dayanamıyordu. Normalde beklerdi, herkesin sınırlarına saygı duyardı ama Berk iyi değildi ve endişeleniyordu.

Seni Seyrederdim BxB - ÖmBerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin