8

210 10 12
                                    

"İstemeyle sözü beraber yapalım." "Yani olur ama nişanı salonda istiyorum." Leyla isteklerini söylerken annesi de destek verdi. "Çok kişi gelir. Ömer sen ne diyorsun?" diye sorduğunda Ömer hala Doruk'un söylediklerini düşünüyordu. Leyla ve ailesi onlara gelmişti ve evlilik ile ilgili konuşuyorlardı. Ömer de kendi dünyasında Berk'i düşünmekle meşguldü.

"Ömer çocuğum niye bir şey söylemiyorsun?" annesi ona seslediğinde, Ömer iyice daraldığını hissetti. Eliyle yüzünü sıvazlayıp bir anda kalktı. Herkes ona bakarken odadan çıktı ve balkona girdi. Ellerini demirlere yaslayıp nefes almaya çalıştı. Cidden kötü olmuştu.

Balkonun kapısı açıldığında Leyla içeri girdi. "İyi misin Ömer?" diye sordu. Ömer ona bakmadan kafa salladığında omzuna dokundu. Ömer kendini çektiğinde elini indirdi. "Heyecan falan mı yaptın? Bak hiç gerilme, her şey çok güzel bir şekilde hallolacak. Ee zaten abim de var o da yardım eder. Takma kafana." dediğinde Ömer de ona baktı. "Leyla biz daha önce konuşmuştuk. Sana karşı bir hissimin olmadığını söylemiştim. Bunu bile bile gerçekten istiyor musun?" diye sorduğunda Leyla omuz silkti. "Ben seni seviyorum Ömer. Sevdiğimle evlenmek istiyorum tabi ki." "Ama ben sevmiyorum Leyla. Bu evliliği neden kabul ettiğimi biliyorsun." "Biliyorum. Dediğim gibi ben seviyorum sonuçta. Hem belki sen de seversin. Mesela benim annemle babam da sevmiyor birbirlerini ama hala aileler." dediğinde Ömer daha fazla bir şey söylemek istemedi. Böyle düşünen birini neye ikna edecekti ki?



Berk yatağında uzanmış Ömer ile son mesajlaşmalarını okuyordu. Son hafta silmemişti. Ondan önce güzel mesajların hepsini daha önce silmek zorunda kalmıştı. Sürekli Ömer'in ona söylediklerini düşünüyordu. İlk duyduğunda çok üzülmüştü ama şuan sorguluyordu. Bir anda böyle hissetmesine imkan veremiyordu.

Ömer onun en ufak bir can sıkıntısını hissetse hemen mutlu etmeye çalışırdı. Üzülse yanında olur, onu çok sevdiğini söylerdi. Bunları düşündükçe de Ömer'in söylediklerine bir anlam veremiyordu. Bu kadar severken, sevdiğini hissettirirken bu ayrılık normal değildi.

Mesajlara bakmayı bırakıp rehberden ismini buldu ve düşünmeden arama tuşuna bastı. Kulağına götürüp açılmasını bekledi. Bir süre sonra telefon açılmayınca kapattı ve tekrar aradı. "Efendim Berk? Sen Ayla Teyzenin oğlusun di mi?" diye soru soran Leyla'nın sesini duyduğunda bir şey söyleyemedi. Şaşırmıştı.

"Telefonumu ver." diyen Ömer'in sesini duyduğunda dikkat kesildi. "Çıkar mısın dışarı?" dediğinde kapı kapanma sesi duydu. "Efendim Berk?" Ömer'in titreyen sesini duyduğunda gülümsedi ama gözlerinin dolmasına engel olamadı. "Orada mısın? Bir şey mi oldu? Neredesin Berk söyle hemen geleyim?" endişeli gelen sesi içine su serpmişti. "Bir şey olmadı iyim. Ömer?" dediğinde Ömer gözlerini kapattı. Telefonu kapatmak istiyordu ama yapamıyordu, sesi bile huzur veriyordu.

"Efendim." "Niye bunu yaşıyoruz?" diye sorduğunda Ömer elini alnına yasladı. Onu bu hale getirdiği için kendinden nefret etti. "Ömer, hani sen beni çok seviyordun? Ben gerçekten kötü bir şey mi yaptım?" "Berk yapma ne olur. Konuştuk bunları." "Sen inanıyor musun söylediklerine de benim inanmamı bekliyorsun. Böyle iki üç cümleyle geçiştirilecek bir şey değildi benim sana olan sevgim, yaşadıklarımız." dediğinde Annesinin sesini duydu. "Ömer hadi gel içeri ayıp oluyor." "Tamam geliyorum." dediğinde annesi mutfaktan çıktı.

"Gitmem gerek." "Gitme işte Ömer. Ben seni istiyorum ya, gitmeni istemiyorum." dediğinde Ömer ağlamamak için kendini çok zor tutuyordu. "Özür dilerim. Kendine iyi bak." dedi ve telefonu kapattı. Berk kapanan telefonu yanına koyup yatakta kıvrıldı. Yorganına sarılıp bu günleri yaşamamış olmayı diledi.

Seni Seyrederdim BxB - ÖmBerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin