10

245 11 10
                                    

"Seni de zora sokuyorum Doruk kusura bakma." dediğinde Doruk gülümsedi ve elindeki pijamaları yatağın üstüne koydu. "Saçmalama. Hem ben aramasaydım söylemeyecektin bile. İyi ki aramışım." "Çok sağol." "Nereye gitmeyi düşünüyordun?" dediğinde Berk omuz silkti. "Hava iyidi. Kalırdım parkta bir yerde."

Doruk kaşlarını çatıp yanına oturdu. "Niye Berk?" "Süsen var ama kız olduğu için gidemiyorum. Bir de Kaan var ama onunla da yeni tanıştık. Üstelik geçen de gitmiştim ayıp olurdu." "Ee ben?" "Sana da geldim ki. Yük olmak istemedim." "Yük falan çok saçma. Ev kocaman, birini aldığımdan annemlerin haberi 1 ay sonra falan olur söylemesem. Hem büyük olmasa da sana gel derdim. Bırakamazdım dışarda seni."

"Teşekkür ederim kardeşim. Bir gün ben de sana bu iyiliklerinin karşılığını öderim." dediğinde Doruk kollarını açtı. "Şimdi de ödeyebilirsin." Berk gülümseyip sarıldı. Doruk iyidi ve ona da iyi hissettiriyordu. Aileden yana yüzü gülmemişti ama onu seven, yanında olan harika arkadaşları vardı.

Ayrıldıklarında Doruk kalktı ve banyoya girdi. Berk de üstünü çıkarıp pijamalarını giydi. Doruk ona kendi yatağını vermiş, kendine de yere yatak yapmıştı. Ne kadar kendi yerde yatmak istese de ikna edememişti. Doruk banyondan çıkıp yerdeki yatağa uzandığında Berk de kendi yatağına uzandı.

"Ömer'le konuştum." Doruk'un cümlesini duyunca yattığı yerden doğrulup ona baktı. "Nasıl? Ne zaman?" "Seni eve bıraktığım gün." "Ne dedin ki?" "Biraz kızdım, aptal olduğunu ve bir daha onu yanında istemeyeceğini söyledim." "O ne dedi peki?" "İşte onu üzme, yanında ol falan. Bir de bu çocuk kötü görünüyordu Berk. Sanki seni sevmiyormuş gibi değil de senden ayrıldığı için acı çekiyormuş gibi." dediğinde Berk tekrar yattı ve tavana baktı.

"Öyle zaten." "Nasıl öyle?" "Buraya gelmeden önce konuştuk. Annesi hasta bunun ve vasiyet olarak çocuğunun evliliğini görmeyi istemiş. O da bir şey yapamamış." Doruk biraz doğrulup ona baktı ve bunların gerçek olup olmadığını sorguladı. "Yani senden vazgeçmeyi mi seçmiş?" "Öyle değil Doruk. Kadının 1 yıldan az vakti var." "Ne? Gerçekten mi?" "Evet maalesef. Ömer de kabul etmekten başka bir şey yapamamış. Düşünsene ya annen senden böyle bir şey istiyor. Ne diyebilirsin ki?" dediğinde Doruk kafa salladı. "Ben söylerdim anneme sevgilim olduğunu." dedi. "O söyleyemez. Anlamazlar, perişan ederler hatta daha beteri."

"Anlıyorum. Biraz kızdım Ömer'e ama o da haklı. Ben bir erkekten hoşlansam bizimkilere söylerim ve gayet normal karşılarlar ama onun aile yapısı farklı tabi." dediğinde, Berk sağ tarafına dönüp ona baktı. "Ömer nasıl biri olarak biliniyor mahallede biliyor musun? Mahallenin en güçlüsü, en delikanlısı, küçük çocukların abisi, teyzelerin oğlu. Herkese koşar, hiçbir kavgadan kaçmaz, mahallede bir olay olsa herkesin aklına ilk o gelir. Yani herkes çok sever, takdir eder. Kimse onun hemcisini sevebileceğini düşünmez, akıllarının ucundan bile geçmez."

"Vay be tam bir mahalle delikanlısı yani. Keko da bir herif belli." dediğinde Berk gülümsedi ve iç çekti. "İyi de sen böyle tiplerden hoşlanmazsın ki. Yanımızdan bangır bangır müzikle falan geçerlerken hep laf edersin." "Ömer çok farklı Doruk. Bende eksik ne varsa onda buldum. Kendimi tamamlanmış gibi hissettim. Hayatımda olumsuz ne olursa olsun ben 'olsun Ömer var' diyordum. Kalbimde öyle bir yer edindi ki onun boşluğunu hiçbir sevgi dolduramaz."

"Umarım kimseyi böyle sevmem bu ne."

"Şimdi böyle olabiliriz ama ben onu sevmeyi de seviyorum. İlk o bana adım attı ama onsuz geçen günlerimi hatırlamayı bile reddediyorum." "Onunla doğdun yani." dediğinde Berk dolan gözlerini kapatıp kafa salladı. "Onunla yeniden doğdum."



Ömer uyanmış, daha doğrusu 3 saat önce uyanmış ve 3 saattir elindeki telefona bakıyordu. Berk'e mesaj atmak, nereye gittiğini öğrenmek istiyordu ama bir türlü yapamamıştı. Merak ediyordu, iyi olduğunu, sesini duymaya ihtiyacı vardı. Tam bir şeyler yazacakken odasının kapısı tıklatıldı.

"Oğlum işe geç kalıyorsun uyanmadın mı?" babası seslendiğinde elini alnına yasladı. "Uyandım. Kalkıyorum." dediğinde babası kapının önünden gitmişti. "Benim hayatım altüst olmuş hala iş diyor." söylenerek kalktı ve dolabından bir tişört bir de pantolon çıkarıp giydi. Odasından çıkıp banyoya girdi ve elini yüzünü yıkadı. Aynaya baktığında göz altlarının morardığını gördü. Günlerdir çok az uykuyla duruyordu. Banyodan çıktığında ceketini giydi ve annesinin yanına gitti.

"Oğlum çıkıyor musun?" "Evet anne. Geç kaldım zaten." "Ee bir şeyler yeseydin. Olmaz ki böyle." dediğinde babası "orada yer. Çıksın daha fazla geç kalmasın." dedi. Ömer annesini öpüp evden çıktı. Cebinden telefonunu çıkarıp Berk'e yazdı. Berk anında gördüğünde burukça gülümsedi, demek ki o da sürekli konuşmalarına bakıyordu.

Ömer: Berk iyi misin? Dün öyle çantayla gidince merak ettim.

Berk: İyim merak etme. Arkadaşıma geldim. Bir de Ömer artık konuşmasak yani ben o kıza da ayıp olsun istemiyorum. Biz güzel bir şey yaşadık ve bitti. Böyle olsun istemezdim ama yapacak bir şey yok.

Ömer: Haklısın. Özür dilerim.

Berk: Kendine iyi bak.

Ömer: Sen de.

Ömer son mesajı atıp sohbetten çıktı. Onun için bunu kabul etmek zordu ama Berk onun için olgunlukla karşılıyordu. Sırf üzülmesin diye en ufak bir laf etmemiş 'canın sağolsun' demişti. Eli kolu bağlanmıştı ve bir şey yapamıyordu. Annesi onun üzüntüsünü hissetsin, biri onu görsün de yardım etsin istiyordu. Birine anlatmayı çok istiyordu çünkü onda çareler tükenmişti.

Telefonu cebine koyup yürüyecekken Süsen ve Aybike'yi konuşurken gördü. Daha doğrusu Süsen konuşuyor Aybike de sadece dinliyordu. Süsen elindeki kağıdı sallayarak bir şey anlatmaya çalışıyordu. Onlara doğru yürüdüğünde ikisi de ona döndü ve Aybike kağıdı alıp cebine koydu. "Ne oluyor burada?" diye sorduğunda Süsen sinirle "sanane, seni ilgilendirmiyor." dedi. "Süsen sakin ol."

"Oo sen konuşabiliyor muydun Aybike?" Süsen ona bakarak konuştuğunda Aybike kafasını eğdi. "Aybike iyi misin?" "İyim Ömer. Sıkıntı yok." "Aynen yok." Süsen kolunu Aybike'nin omzuna attığında Aybike şaşırıp ona baktı. "Aramızda, kimseyi ilgilendirmiyor. Hele seni hiç." Süsen Berk'ten dolayı Ömer'e kızgındı. O yüzden de böyle davranıyordu. Ömer kafa sallayıp yanlarından geçti. Arkasına döndüğünde Süsen'in kağıdı Aybike'den aldığını gördü. Hiçbir şey anlamayıp önüne döndü ve yoluna baktı.



Ömer tamirhaneye girdiğinde Leyla ve Sarp'ın konuştuğunu gördü. Onlar da Ömer'i görünce Leyla yanına gitti. "Ben de seni bekliyordum Ömer. Sarp'la lafladık biraz." dediğinde Sarp kafa salladı. Kızgın gibiydi, herkes garipti. "Ne vardı Leyla?" dediğinde Leyla gülümsedi. "Ben börek yapmıştım da sıcak sıcak yersin diye sana da getirmiştim." dedi ve elindeki kutuyu uzattı.

Ömer kutuya baktığında Sarp seslendi "aga gelmeyi düşünmüyor musun? Bir sürü iş var." dedi. Ömer kutuyu alıp teşekkür etti ve odasına girdi. Leyla ve Sarp birbirine bakıp "değil börek dünyayı da versen olmaz Leyla. Boşa kürek çekiyorsun." Leyla alayla gülüp Sarp'ı süzdü. "En azından hala denizdeyim. Karaya daha çok var." dedi ve tamirhaneden çıktı. Sarp elindeki aleti yere atıp sinirle soludu ve arkasından baktı.







💞💞

Seni Seyrederdim BxB - ÖmBerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin