"Neredesin Ömer neredesin?" Hem telefonla hem de yürüyerek Ömer'i arıyordu. İlaç almaya gitmemiş, direkt Ömer'i aramaya gitmişti. Hem başı ağrıyordu hem de hiçbir şey yemediği için açtı. Yorulduğunda her zaman geldikleri parka gelmişti ve banka oturmuştu. Etrafına baktığında Ömer'i veya onun arabasını göremedi. Arkasına yaslanıp soluklanırken tekrar aradı. Yine açmayınca mesaj attı.
Berk: Ömer neredesin? Lütfen söyle yanına geleyim.
Berk: Konuşalım beni dinle. Böyle arkanı dönüp gitme bana ne olur.
Yazıp telefonu kapattı. Ömer'in interneti açık değildi ve mesajlar gitmemişti. Aynı mesajları SMS olarak da attı ve beklemeye devam etti. Söylememesinin sebebi vardı. Ömer fevriydi, öfkeliydi. Eğer başına gelen şeyi duyarsa Sarp'ı öldürebilirdi ve Berk böyle bir şeye sebep olmak, Ömer'i kaybetmek istemiyordu. Sürekli etrafına bakıyordu ama gelen giden yoktu.
Berk: Parktayım, seni bekliyorum Ömer. Sen gelene kadar buradan gitmeyeceğim. Lütfen Ömer lütfen gel konuşalım.
Ömer o kadar hızlı sürüyordu ki önüne bir köpek fırlayınca farkına varmıştı. Aniden frene basıp durduğunda nefes nefes kalmış bir şekilde, korkup kaçan köpeğe baktı. Köpek uzaklaştığında etrafına baktı, mahalleden çıkmış hatta fazlasıyla uzaklaşmıştı. Arabadan inip kapıyı kapattı ve yaslandı.
Emir'in endişeyle gelip Berk'e soru soruşu aklından çıkmıyordu. Sevdiğinin, sevgilisinin canı yanmıştı ama o başkasından duymuştu. Hatta o an duymasa muhtemelen hiç öğrenemeyecekti. Ona değil de ondan önce bir başkasına söylemesine şaşırmıştı. Ne olursa birbirlerine anlatırken böyle bir olayı ona anlatmamıştı. Ama sadece ona.
"Kimseye, kimseye yetemiyorsun Ömer. Ne babana ne annene ne de sevgiline. Kimseye..." Yaslandığı yerden ayrılıp çınar ağacına yürüdü ve altına oturdu. Kafasını ağacın gövdesine yaslayıp kafasında dönüp duran cümleyi düşündü. "Belki de eskisi kadar güvenmiyordur bana. Onu çok üzdüm, belki de hala affedemiyordur." Kendi kendine konuşurken titreyen telefonunu açtı. İlk gördüğü mesaja tıkladı.
Emir: Berk'in kafasını Sarp o hale getirmişti. Neredeysen çık gel de bir konuşalım kanka.
"Ne? Sarp mı?" Mesajı okuyunca yerinden kalkıp arabasına koştu ve kapıyı açıp bindi. Gaza basıp arabayı bir hızla sürmeye başladı. "Seni gebertircem Sarp." Eliyle direksiyona vurup bağırdı.
Arabayı durdurup dışarı çıktı ve açık olan apartman kapısından içeri girdi. Merdivenlerden çıkıp kapıya yumruk attı. "Geldim patlama." İçerden sesini duyduğunda kapı açıldı.Açtığı gibi Ömer yakasından tutup itti. "Ne oluyor lan ne yapıyorsun?" Sarp geri geri gidip mutfağa girdiğinde üstüne yürüyüp bir yumruk attı. Evde kimse yoktu ve bu yüzden yanlarına kimse gelmiyordu. "Sen kimsin de Berk'e vuruyorsun lan. Kimsin sen kim?" Yere düşen çocuğu boğazından tutup kaldırdı ve buzdolabına yasladı. "Sarp seni öldürürüm duydun mu beni yok olursun." Hem konuşup hem de boğazını sıkıyordu.
Sarp zorla "öğrendim işte. Sizin aranızda olan iğrenç şeyi öğrendim." Bedinini ayırıp tekrar dolaba itti. "Ondan kudurdun di mi lan? Ama yok bizi herkes duyduysa sizi de duyacak." Ömer itip kendinden uzaklaştırdığında "Lan ne istiyorsun sen ne? İlla kan mı çıksın biri mi ölsün lan?" "Herkese her şeyi anlatacağım. Ben sizin yüzünüzden acı çektim, rezil oldum. Lan iş bile bulamıyorum ben."
Ömer yakasından tutup tezgaha itti ve bir yumruk daha attı. "İster döv ister söv Ömer ama seni de o kahpeyi de herkes öğrenecek." Ömer çenesinden tutup sıktığında kendini çekmeye çalıştı. "Senin ağzına sıçarım lan şerefsiz." İyice sıktığında Sarp can havliyle arkadaki bıçağa uzandı ve alıp Ömer'in boğazına doğru uzattı. Ömer aniden gelen hamleyle onun çenesini serbest bırakınca Sarp biraz daha yaklaştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Seni Seyrederdim BxB - ÖmBer
Fanfiction(Tamamlandı)- Gittikçe daralan ruhum muydu, yoksa sokaklar mı?