Medya: Selena Gomez (Single soon)Hayat bazen hiç ummadığımız bir anda yollarımızı rüyamızda dahi göremeyeceğimiz insanlarla buluştururdu. Benim hayatım dünyamı karartan adamla buluşmuştu ve kendimi hapishanede bulmak zorunda kalmıştım. Şimdi ise mavi gözlü dev ismini verdiğim Güney Tunç Atasoy'la buluşuyor, adeta buluşmakla kalmayıp ikimiz için kaza ve yanılgılarla dolu bir hikâye örüyordu. Ben hiçbir şeyin boş yere olmadığına inanıyordum. Bir şeyler vardı bizi birbirimize iten ve o şeyler her neyse ne benim için ne de mavi gözlü dev için iyi bir resim çizmiyordu.
Bakışlarım utangaç bir şekilde yanı başımdaki adama mıhlandı. Mavi gözleri acıdan olsa gerek nemlenmiş, vücudu dondurucudan yeni çıkarılmış alabalık gibi kaskatı kesilmişti. Alnında parıldayan terler içimde ona acıma duygusu oluşturmuştu. Ona doğru yaklaştığımda elimde büyülü bir sopa taşıyormuşum gibi heyecanla irkildi. Onu umursamadan omzuna bakmak istedim. Bana temkinli ve sabırlı bir bakış attı fakat çabama engel olmadı.
Yarası derin sayılabilecek nitelikteydi. Kesiğin sebep olduğu yırtığı büyütüp yaranın üzerindeki kumaş parçasını araladım. Boynumdaki oyalı fuları yaraya bastırıp bakışlarımı kaçırarak "Çok acıyor değil mi?" dedim. Şapşal soruma alayla cevap verdi.
"Daha iyi hissettiğim günler olmuştu."
Saçma sözüne aptal bir tebessümle karşılık verdim. Melis aracın ön aynasından bize imalı bakışlar attığında kaşlarımı çatmadan edemedim. Neyse ki eve ulaşmamız çok zamanımızı almamıştı. Aracı park eder etmez hemen inip kapısını açtım ve inmesine yardım ettim.
Göz göze geldiğimizde içime çöreklenen endişe duygusuna engel olamıyordum. Bana kızgın olabilir miydi? O gün sahne performansını mahvetmiştim ve maalesef üzerime kalan suçları ne yapsam bertaraf edememiştim.
Of sevgili yıldızlar bana yol gösterin. Bu karmaşanın içinden kendimi nasıl sıyıracağım? Neden peşime düşüp gelmişti sanki? Her yerde karşılaşmak zorunda mıydık? Eve geçtiğimde bu karşılaşmanın sebebini ona sormaktan asla vazgeçmeyecektim.
"Yardıma ihtiyacın var mı?" diye sorduğumda, "Yürüyebilirim!" diye cevap verdi. Bozulmuştum. Filmlerde hiç böyle olmuyordu. Ben ona yardıma ihtiyacın var mı diye soracaktım o ise "Evet!" diye cevap verecek ve benim koluna girmeme izin verecekti. Saçma!
Eve girdiğimizde Melis'in gösterdiği odaya yönelip oturduk. "Yaranız iyi görünmüyor Güney Bey. Sizi hastaneye götürmeliydik. Enfeksiyon kapabilirsiniz." Başını yüzünden akan zavallı damlacıklara aldırmadan salladı.
"Hayır. Şu sıralar tek bir paparazzi dahi görmek istemiyorum. Nefes almam bile olay oluyor. Bu yaralanmanın gizli kalması çok daha doğru olacaktır."
Bir an onun yerinde asla olmak istemediğimin ayrımına vardım. Bizim heves ettiğimiz o cafcaflı hayat Güney Bey için oldukça boğucu bir hal almıştı. Her an takip edilmesi, düşmanları tarafından sürekli ifşa edilmeye çalışılması, spot ışıkları altında özgürlüğün asla mümkün olamaması... Ne kadar da yorucuydu. Sanırım asla onun yerinde olmak istemezdim. Ben sade yaşamayı her zaman tercih ediyordum. Fazla kovalanmak bana göre değildi.
"Yarayı temizlememiz gerek!" dedim bana olan kindar bakışlarını görmezden gelmeye çalışarak. Birazdan boğazıma sarılmazdı değil mi? "Bir ecza çantası yeterli. Ben hallederim!" Melis'e getirmesi yönünde bir bakış atıp gergince soludum. Ona bakmamak için nerdeyse göz kapaklarımı lime lime ediyordum. Çok tatlı bir sarışınlığı vardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YILDIZLARIN MELODİSİ
Teen FictionEfsun, kendisini istismar eden adamla evlendirilmeye çalışılan kimsesiz bir kızdır. Evlendiği gece hayatını karartan adamı öldürdüğü için hapse düşer. Oradayken oğlu Yiğit'i dünyaya getirir ve teyzesine emanet eder. Teyzesi aylar sonra bebeğin öldüğ...