Medya: Efsun (Kaldık Böyle)
Merhaba arkadaşlar. Sizlere yeni bölümle gelebildim sonunda. Günlerim epey yoğun geçiyor ama gerekirse uykumdan feragat ediyor ama bölümlerimi yazmayı ihmal etmiyorum. Yapay zeka görselleri de hikayeye ekledim. Umarım seversiniz.
Efsun ve Güney ilişkisi her geçen gün biraz daha ilerliyor. Ben yavaş ilerleyen arkadaşlıkları tercih ediyorum ama bir sonraki hikayemi yeni bir ilişki üzerinden değil köklü bir ilişki üzerinden başlatmayı düşünüyorum. Yeni kurguladın haberini instagramdan vereceğim. Ama önce elimdekilerin bitmesi gerekiyor. Beni takip etmeyi unutmayınız. Yıldızlarınızı ve yorumlarınızı bekliyorum. ☺️💫
Gözler de yalan söylerdi biz doğruluğuna inanmak istesek bile. Güney'in gözleri beni hep hasret kaldığım sevgiye boğarken aslında yalan söylemişti. O beni çok seviyormuş gibi baksa da aslında yalanlamaları davranışları yapmıştı. Bana Işıl Işıl bakarken, gökyüzüne asla erişemeyeceğini düşünen zihnimi yalanlayarak avuçlarıma yıldızları bırakmıştı. Ben de çocuksu bir saflıkla o yıldızlara dokunabileceğim inanmıştım.
Aptaldım çünkü tüm hayallerini kaybetmiş bir çocuk olduğumu unutarak asla benim olamayacak bir adama tutulmuştum. Ve bir şapşal gibi onun tarafından sevileceğimi zannetmiştim. Güney'in sevgisi ve bağlılığı yaralayıcıydı. Beni iyileştirmemiş yaralarımın üzerine tuz basmıştı ve acı beni kirli elleriyle kıskıvrak yakalarken uzaktan izlemişti. Şimdi gidiyordu benden. Çok uzaklara gidiyordu. Ben onun bu ülkedeki eski serüveni, unutulmaya mahkum anılarıydım. Geriye dönüp baktığında eski, yitik bir hatıra düşünmeye bile gerek görmeyeceği gölgede kalmış silik bir kadın bulacaktı. Ben onun için hiç varolmamıştım.
Düştüğüm yerde kıvrandım. Dizime büyük bir darbe almıştım. Canım yanıyordu. Bacağımın kırılmasından endişe duyuyordum ve bu demir kitaplığı üzerimden bir an önce çekip kalkmak zorundaydım. Gözlerimi açmaya çalıştığımda başımın zonkladığını hissettim. Yüzüm başıma aldığım darbeyle kan içinde kalmıştı. Bir sızı yüzümün her zerresine yayılıp kulaklarımın uğuldamasına sebep oldu. Güçlükle gözlerimi açıyor, her açtığımda ise her şeyi çifter çifter görüyordum. Kanın kekremsi kokusuna yabancı değildim. Beni mahvolduğum geceye götürmesi dışında duyarsız kaldığımı bile söyleyebilirdim.
Titrek ellerim üzerimdeki demir kitaplığı güç bela itip hırpalanmış bedenimden uzaklaştırdı. Dudaklarımdan dökülen belli belirsiz inlemeler canımın yangısına isyan ediyordu. Ayağa kalkmak istediğimde dizim beni dinleyecek gibi değildi. Tırnaklarımı koltuğun kenarına yerleştirip inledim. Bedenimi tüm kuvvetimi kullanarak zeminden yukarı kaldırdım ve neyse ki tutunup gövdemi sere serpe koltuğa atabilmiştim.
Cep telefonum neyse ki benden uzakta değildi ve daha fazla canımı yakmadan Melis'i arayabilmiştim. Ses tonu bendeki ölüm sessizliğini algıladığında belirgin bir telaşa kapıldı. Dakikalar sonra içeri girdiğinde başımdaki yaranın icabına bakıyor, onu temizlemeye çalışıyordum.
"Biliyordum başıma geleceğini!"diye öne atıldı. Bana değer verdiği için fazlasıyla mutlu olsam da gerçekten umutsuz vakaydım. Yine bela dönüp dolaşıp beni bulmuştu. Acaba bende mıknatıs falan vardı da ben mi fark etmemiştim. Paratoner gibi bütün şimşekleri üzerime çekiyordum.
Yanıma yaklaşıp alnımdaki yaraya baktı. "Of offf! Çok kötü olmuş bu Efsun. Temizlememiz gerek!" Eline aldığı pamuk ve tentürdiyotla alnımdaki yarayı her dokunuşunda bağıran bana rağmen güç bela temizlemeyi başardı. "Yanıyor bu yanıyor, Uf uf!"diye sızlandım. Acısı gözlerimin dolmasına kaşlarımın çatılmasına sebep olmuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YILDIZLARIN MELODİSİ
Teen FictionEfsun, kendisini istismar eden adamla evlendirilmeye çalışılan kimsesiz bir kızdır. Evlendiği gece hayatını karartan adamı öldürdüğü için hapse düşer. Oradayken oğlu Yiğit'i dünyaya getirir ve teyzesine emanet eder. Teyzesi aylar sonra bebeğin öldüğ...