32. BÖLÜM: YILDIZLARIN MELODİSİ 2 DÖNENCE 🌟BÜLBÜLÜN KÜSTÜĞÜ ŞARKILAR

7 1 0
                                    


🎶 Medya: Emirhan İğrek (karanfil) 🎶

    Hayat insanı acımasızca şaşırtıyordu. Bir ömür arkamda duracağını sandığım insanlar bana asla unutamayacağım tokatlar atıp hayatımdan sonsuza dek çıkmıştı. Hazırlıksız yakalanmıştım. Kendimi dünyanın en büyük güzelliklerine sahip olacağını zannederek yola çıkan fakat çıktığı yolda kara batıp yok olan zavallı bir karınca gibi çaresiz hissediyordum. Güney bana yeniden umut etmeyi öğretmişti. Melis ise dostluğu kardeşliği hatırlatmış ve bana bir savaşın hengâmesine düştüğüm o anlarda sığınak olmuştu. İnsanlara mütemadiyen güvenir asla ruhuma inecek hançerleri hesaba katmadan bir adım atmazdım. Beni en güvendiğim yanımdan vurmuşlardı. İhanete uğrayan kalbimdi ve kolay kolay kimseyi affedip yeni bir yol çizemeyecekti.

    Güney'le konuştuktan sonra ıssız ıssız sokaklarda dolaşmıştım. Ne yapacağımı nereye gideceğimi bilmiyordum. Ne Melis'e geri dönebilir ne de Güney'e sığınabilirdim. Artık ikisinin de defteri benim için kapanmıştı. Yağmur hızını artırırken o gün karşımda beliren tek kişi Pelin'di. Pelin'in olaylardan haberinin olmadığını anlayana kadar zavallı kadına kök söktürmüş ve masum olduğuna inandığımda beni evine götürmesine izin vermiştim. ilk iş sıcak bir duş almak ve onun bana getirdiği temiz kıyafetleri giymek olmuştu. Benimle konuşmak istemişti fakat kalbimdeki sancılar dilimdeki tüm kelimeleri intihara sürüklemişti. Konuşamıyordum! İki lafın belini kırıp tatlı bir şeyler söylemek isterdim fakat beynim düşüncelerle giriştiği boks maçında darbe üstüne darbe almış ve infilak olmuştu. Bir süre kendimi dinlemem ve yalnız kalmam gerekiyordu. Düşüncelerimin ve hislerimin kuluçkaya yatma zamanı çoktan gelmişti.

    Üzerime örttüğü battaniyeye sıkıca sarıldım. Günlerce bu şekilde bu evde kendi duygularıma ve düşüncelerime gömülmüştüm. Dışarı çıkmak istemiyordum. Hayatın bana vaat ettiği şeyler sadece canımı yakıyordu. Gözlerimi kapatmak ve biraz uyumak istiyordum fakat bu kolay kolay mümkün olacak türden değildi. Gözlerimi ne zaman kapatsam bakışlarımın odağına düşen, Güney'in hüzünlü nemli bakışları ve masum yüzü oluyordu. İkimizde çok yara almıştık. Ona inanmak istiyordum. Bir kez olsun gerçekten inanmak ve o adamla bir ilişkisi olmadığını düşünmek istiyordum. Fakat her şey o kadar açıktı ki buna inanmak kendi beynimi yalanlarla dolu bir hücreye hapsetmek demekti. Hayatım sanki kocaman bir yalan yumağından ibaretti. Bunca zaman Melis'in beni o adama karşı idare ettiğini düşündükçe beynime kızgın yağlar sıçrıyordu. Neden yapmıştı bunu? Her şey para için miydi? Tüm o dostluk sözleri... Anılar... İnanmak istemiyordum.

    Daha fazla yatakla güreşmemem gerektiğini anlayıp ayağa kalktım. Pencereden dışarıyı izledim. Gri bulutlar her yerdeydi. Dünyanın üzerine çöken kasvet kalbimdekiyle neredeyse birebir aynıydı. Tatlı bir yağmur havası sardı içimi. Bir toprak kokusu girdi burnumdan tüm ciğerlerime. İyi hissetmek istiyordum. Ama bu ne yazık ki yaşadığım hayat şartlarında pek mümkün değildi. Bakışlarım apartman dairesinin etrafındaki araçlara yöneldi. Aracın içindeki yüzler kısmen de olsa tanıdıktı. Bu adamları etrafımıza saran kişi Güney'den başkası değildi. Güvende olmadığımı biliyor ve uzaktan da olsa iyi olduğumdan emin olmak istiyordu.

    Beni defalarca aramıştı. Telefonuma her baktığımda ondan gelen bildirimlerle afallıyordum. Hiçbirine dönüş yaymamam darmadağın olan ilişkimize dair tüm umutlarınI söndürmeliydi.  Bir kenara sinmiş olsa da benden hemen vazgeçmeyeceğini biliyordum. Ne yazık ki benim ne onun hayatına ortak olmaya ne de sevgi göstermeye gücüm vardı.
    "Lütfen bir şeyler yiyin Efsun Hanım! Günlerce ağzınıza doğru düzgün tek bir lokma koymadınız. Artık endişelenmeye başladım."

    "Canım istemiyor!" Ellerim karnıma sabitlenerek iştahsız bir şekilde guruldayan midemle baş etmeye çalışıyordu. "İtiraz kabul etmem. Hemen sofraya oturup güzel güzel yemeğinizi yiyorsunuz. Bakın size harika bir çorba yaptım. Yanında mevsim salata ve köfte de var. Bu lezzetli yemekleri yediğinizde kendinizi daha iyi hissedeceksiniz." Elindeki tepsiye kokmuş balık gibi yorgun ve baygın bir şekilde baktım. Benim için zahmet etmişti. Onu daha fazla geri çeviremezdim. "Tamam!"dedim yenilgiyi kaybedip beyaz bayrak sallarken. "Ama bir süre beni yemek konusunda sıkıştırmayacaksın!" Gevrek gevrek sırıttı. "Söz veremem!"

YILDIZLARIN MELODİSİ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin