20. BÖLÜM: AŞK OYUNU💫

16 2 0
                                    

Medya : Amor mio

Yıllar Önce:

İnsanın direnemediği yegane şeydi kader. Bazen bir şeyler bizlerden bağımsız gerçekleşirdi ve ne yapsak bu gelişmelere engel olamazdık. Efsun kaderin kendisine ördüğü o siyah ağlardan habersiz aynanın karşısında kendisini izliyordu. Artık o küçük, haylaz kız değildi. Haylaz kısmı fazla değişmese de bedeni serpilmiş, bahar dalları gibi hayat dolu bu ruh kendisinin olmuştu. Aynanın karşısında yeni aldığı pudra renkli çiçekli elbiseye hayranlıkla baktı. Bunu yengesiyle birlikte çarşıdan almıştı. Karpuz kolları ve  sade, düz kesim eteğiyle bedenine cuk diye oturmuştu. İnce beline, ipeksi teninin kuşattığı zarif bacaklarına hayranlıkla baktı. Yıllar ona çok şey katmıştı. Bedeni gül tomurcuğu gibi açmış güzelliği ve zerafeti görene bir kez daha baktırır olmuştu.

Burcu'dan tırnakladığı düzleştiriciyi alıp ipeksi kahverengi saçlarında gelişi güzel dolaştırdı. Onları şekillendirmeyi çok seviyordu. Asla kıyıp da kesmez, salıp ahenkle dans edişini izlerdi. Bu gün Ramazan'ın ilk günüydü. Serpil teyze bahçesinde harika bir iftar yemeği veriyordu. Elbette bu lezzet şölenine amcası ve yengesi de davetliydi. Şimdiden karnı zil çalıyordu ve Efsun bilirdi. Yemek konusunda mahallede Serpil Teyze'den daha mahir olanı bulunmazdı.

Nefis bol kıymalı karnıyarıklar, incecik manken kılıklı sarmalar, güveç, pilavın en tane tane olanı, kadayıf dolması ve daha bir sürü enfes güzellik... Serpil demek yemek demekti yemek demek de Serpil. Bu yüzden Efsun ezan saatini büyük bir iştahla bekliyordu. Bu gün diğer günlerden farklı olarak Nihat Hatipoğlu'nu izlemeyeceklerdi. Babaannesi yemek programlarına bakıp sulanan ağzını şapırdatarak ezan sesini kollamayacaktı. Bilakis O kocaman limon ağacının altında beyaz örtülerle kaplanmış uzun iftar masasının başında takma dişlerini tıkırdatarak sohbete neşe katacaktı. Şimdi iş makyajı tamamlayıp yardım için Serpil Teyze'lere gitmeye gelmişti.

Kalemini çekip pembe bir rujla hafif bir makyaj yaptı. Ramazan ramazan boya fıçısı gibi olmaya gerek yoktu. Kendine özeniyordu ama eşeğin kulağına su kaçırmak da anlamsızdı. Olan vardı olmayan vardı neticede. Burcu etrafında kıskanç kıskanç dolaşırken onu daha fazla kudurtmak istemiyordu.

Yıllar geçmiş mahalle değişmiş, fidanlar bile büyütüp ağaç olmuştu ama bir şey hep aynı kalıyordu. Kuzeni Burcu'nun kıskançlığı... Efsun güzelleştikçe ona da bir haller oluyordu. Daha bir kıskanmaya her fırsatta laf sokarak genç kızı üzmeye çalışıyordu ama nafileydi. Yıllar Burcu'ya değil Efsun'a yoldaş olmuş, en çok onu taze ve dinç kılmıştı. Bir de başarılı okul yılları düşünülünce amcasının isteğiyle sağlık lisesine giden Efsun'un Burcu'nun radarına yakalanmadığı gün sayılıydı.

Her zamanki yerinde horlayan babaannesine yakalanmadan genç kız kendisini sokağa attı. Adımları kendisini takip eden bir çift bakışın verdiği huzursuzlukla anlık duraksadı. Gövdesi ürkek dallar gibi koruluğa çevrildiğinde bakışları biraz olsun yumuşamıştı. "Hey Ercan! Demek beni takip eden sendin. Korkuttun beni ufaklık!" Minik, pamuk elleri küçük çocuğun kızıl saçlarını sevgiyle okşadı.  İnce parmakları saç tellerini ayıklar gibi aralarında yuvarlak daireler çizdi.

Ercan çilli suratındaki şımarık ifadeyi bozmadan ağzı kulaklarına varacak şekilde otuz iki diş sırttı. Üst ön dişlerinin arasından resmen tren geçiyordu. Dökülen süt dişleri Efsun'u daha da güldürmüştü. "Demek diş perisi sana da uğradı bu hafta." Ercan işaret parmağının tırnağıyla başını kaşıdı. Ona göre periler ve devler sadece masallarda olurdu. Efsun bunu neden bilmiyordu?

"Diş perisi var mı?" Efsun "Hı hı!" Diyerek ona gülümsedi. Bu çocukla uğraşmayı çok seviyordu. "Diğer ikisini yatağımın altına koyduğumda bir işe yaramamıştı ama!" Duraksayan genç kız yüzündeki sevimli ifadeyi bozmadan devam etti. "Ramazanda yoğunluk olduğundan sıra sana gelmemiştir. Sen dua ederek yatmaya devam et." Ercan kıkırdayarak Efsun'un etrafında dönmeye devam etti. Efsun da bu tuhaf oyundan hoşlanmıştı. Ercan daireler çizerken devam ederken Efsun dönen  başıyla ona yalvarmaya çoktan başlamıştı.  "Bu gün tekne orucu tuttuğumu biliyor musun? Bütün sevapları ben aldım. Melek hep benim için çalıştı." Efsun gülen gözlerini esirgemeden "Bak seeeeen!" Diye karşılık verdi. "Yaaaaaaa! Ninem beni öpüp orucumu satın aldı. Bana kocaman bir papağan alacak. Yaaaaaaa!"

YILDIZLARIN MELODİSİ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin