Medya: Thanks for leaving (Alexandra Stan)5. BÖLÜM: İZ
Yıllar önce:
Minik Efsun iri iri açtığı gözleriyle mavi bakışların sahibi olan adama kinle baktı. Onu annesi Nergis Hanım'ın tutuklanmasından sonra ikinci kez görüyordu. Minik, beyaz ellerini yumruk yapıp nefretle kin kustu. O gün babasının kanını o zavallı kaldırım taşına akıtıp allara boyayan kişi annesiydi fakat Efsun suçu ne annesine buluyordu ne silaha ne de kendisini vermemek için direnen babasına... En büyük suçlu Cemal denilen o adamdı.
Eğer Cemal denilen o adam annesini kandırmamış olsaydı yuvaları yıkılmayacak Efsun şimdi anne-babasının yanında güvende, mutlu bir şekilde yaşayacaktı. Annesi yine somurtkanlığına rağmen ona sevdiği yemekleri pişirecek, karşılaştıkları son gün yaptığı gibi onu babasından koparmaya çalışmayacaktı. Babası onu omuzlarına alacak ve çarşı pazar dolaştırıp oyunlar oynayacaktı. Artık tüm bu güzellikler küçük kız için hayal bile değildi.
Babası küçücük bir çukurda beyaz bir örtüye sarılarak onlardan uzaktaydı, annesi ise hapishanede Efsun'dan uzak bir suçlu gibi hayatına devam ediyordu. Efsun istenmediği bu evde küçük bir kız gibi değil de hizmetçi gibi yaşıyorsa bunun en büyük sorumlusu Cemal'di.
Adam, dolu dolu olan mavi gözlerini Efsun'un minik masum yüzünde dolaştırdı. Nefes alıp verdikçe salınan saç tutamlarını parmaklarıyla kulağının arkasında biriktirmek istediğinde minik kız ona engel oldu. "Dokunma bana!" Genç adam büyük bir günah işlemiş gibi ellerini onun teninden ve saç tutamlarından uzaklaştırdı. Efsun'un küçük bir okunuşuna bile izin vermediğini, ondan nefret ettiğini düşünmek Cemal'e acı veriyordu.
"Seni üzmek istemedim. Annen de ben de bir aile olmak istedik. Amacımız kimseye zarar vermek değildi."
Sözleri Efsun'u daha çok yaralamaktan öteye gitmiyordu. Babasının kanlı bedeni bu adamı her gördüğünde gözlerinin önüne bir gölge oyunu gibi düşüyor ve onu gözbebeklerini sıkarak hayallerden sıyrılmaya mecbur ediyordu.
"Verdiniz ama!" Efsun'un çocuksu haykırışına gözlerinden boşalan yaşlar eşlik etti. Kalbi kırık bir çocuktu ve artık başkalarının kalbini kırmayı da önemsemiyordu. Kendisine acı veren herkesi bir çırpıda silip atacak kadar öfke doluydu.
Cemal ona bir adım yaklaşıp ellerini tutmak istedi. Küçük kız bu kadarcık yakınlığa bile müsaade etmeyecekti. Kendisini geri çekip Cemal'in bu dokunuşunu kızgınlıkla bertaraf etti. "Sakın bana yaklaşma." Adamın mavi bakışları buğulanmıştı. Gözlerinde aşinası olamadığı bir hüzün vardı. Bir kayıp, bir yitik, bir yasak vardı aralarında. Yaşanmamış özlem dolu günler yakasına yapışmış hesap soruyordu.
Efsun'un sevimli masum gözleri Cemal'in erkeksi ellerinde parmak boğumlarında dolaştı. Elleri babasınınkinden çok farklıydı. Babası ağır bir işte çalışırdı. İnşaat tepelerinde sıva yaptığını, tüm gün molozların, kirin pasın içinde güç koşullarda çalıştığını bilirdi. Fabrika köşelerinde bin türlü kimyasalın arasında verdiği nefes mücadelesini düşünmek bile istemiyordu. Birkaç kez arabasına gizlice binip onunla iş yerine gelmişti. Efsun babasının aldığı rengarenk şekeri yaşarken o büyükçe bir tahta iskeleye binmiş ve elindeki malzemeyle onun gözlerinin önünde kocaman bir duvarı sıvamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YILDIZLARIN MELODİSİ
Teen FictionEfsun, kendisini istismar eden adamla evlendirilmeye çalışılan kimsesiz bir kızdır. Evlendiği gece hayatını karartan adamı öldürdüğü için hapse düşer. Oradayken oğlu Yiğit'i dünyaya getirir ve teyzesine emanet eder. Teyzesi aylar sonra bebeğin öldüğ...