9. BÖLÜM: DÜŞMANLA DİZ DİZE💫

13 3 0
                                    


   Medya: Elveda deme bana (Ercan Demirel)

Düşünmeden davranıyordum. Çoğu zaman bunu yapardım ve bu davranışlarımın sonu hep hayal kırıklığı olurdu. O gün Harzem'in tuzağına düşeceğimden habersiz kendimi hiç bilmediğim bir yerde bulmuştum. Oğluma kavuşma arzusu beni öyle sarmıştı ki davranışlarımın sonuçlarını düşünmek bile istemiyordum. Hedef ve sonuç öne geçince binbir tilkinin dolaştığı beynim stop ediyor hatta çoğu zaman su kaynatıyordu. Bu sebepten olsa gerek yine çamura batan ben olmuştum. Fakat bu sefer  tuhaf bir şekilde mavi gözlü devi de düştüğüm çukura çekmiş bir türlü ayrılmak nedir bilmeyen yollarımızı bir düğümle daha birleştirmiştim.

"Çok sayın pop-star hazretleri. Lütfen artık uyanır mısınız?"

Güney gözlerini kırpıştırırken nasıl bu kadar kaygısız olabildiğime şaşırmıştım. Bataklığın içindeydik biz şimdi deli gibi bağırmam, ortalığı ayağa kaldırmam lazımdı. Bu güven nerden gelmişti böyle?Madem gelmişti ille de çeneme vurmak zorunda mıydı? Her geçen gün biraz daha geveze olup çıkıyordum.
 
"Neler oldu böyle?" Suratımdaki şapşal ifadeyi bozmadan uzun uzun yanıtladım. .
" Zil çaldı, horozlar öttü, Arap kızı camdan baktı, Türkiye yine AB'ye giremedi. Bir virüs salgını iki deprem atlattık. Müge Anlı..."
"Yeter. Senden haber bülteni sunmanı istemedim. Sadece nerde olduğumuzu sordum. Pekala boşver!"

Tepkisi sinirlerimi bozmuştu. Ben mi demiştim şimdi çık peşimden gel de birlikte belaya bulaşalım diye. Hem kendisi geliyordu hem de suçlu ben oluyordum. Hıh!
 
"Façalı denilen bir dengesizin eline düştük. Sen süper kahramanlık yapıp beni kurtarmaya çalışacağına polisi arasaydın muhtemelen memurlarla el sıkışıp evlerimize gitmiş olacaktık."

Son sözümü tüm hıncımı çıkarmak ister gibi ters ters bakarak söylemiştim. "Hah!" dedi açılıp kapanan ve her açıldığında kocaman olan burun deliklerini gözüme sokarken. Sanırım onu kızdırmıştım ve ne yazık ki bundan aldığım zevki inkar dahi edemezdim.

"Başının belada olduğunu düşünüp sana yardım etmeye gelmiştim." Beni baştan aşağı süzüp kindar sözlerine bir yenisini ekledi. "Sanırım hata yapmışım. Aslında yapmam gereken şey seni bu kurtlara yem etmekti. O zaman saygıdeğer suçlular senin uzun ve bir kadar çirkef olan dilini kesip yerdi. Ben de senin saçmalamalarından ve asra tafralarından kurtulmuş olurdum. Harika olurdu değil mi?"

Cümleleri bittiğinde yüzümün patlıcan gibi morardığını, dudaklarımın ise üst dişlerim tarafından kemirilmek suretiyle kanatıldığını biliyordum. Eğer ellerim bağlı olmasaydı üzerine atılıp onu hemen boğazlayabilirdim. Beni takip ettiği yetmezmiş gibi resmen zavallı Efsun'u bir kalemde harcamıştı.

"Siz tam bir kibir yumağısınız Güney Tunç Atasoy. Sizden yardım istediğimi hiç ama hiç sanmıyorum. Tam tersine peşime düşüp buralara kadar gelen sizsiniz. Sizi bu konuda daha önce de uyarmıştım ve ne yazık ki gördüğüm kadarıyla pek de başarılı olamamışım."

Omuzlarına kadar dolanan ipleri hareket ettirmeye çalışır gibi homurdanarak kıpırdandı. Eee tabi burada gördüğü kötü muamele muhteşem lüks hayatına, star karizmasına uymuyordu. Şimdi kızlarla barda oturup birkaç kadeh bir şeyler içmek dururken, hapishane kuşunun yanında kötü adamların elinde alıkonmak çok da heves edilesi bir durum değildi.

"Efsun Hanım. Bence bu saçma bahsi kapayalım. Kimseyi takip ettiğim falan yok."

Yüzündeki o gergin ifade söylediği yalana kendisinin bile inanmasını güçleştiriyordu.

YILDIZLARIN MELODİSİ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin