22. BÖLÜM: AŞKIN GÖZYAŞLARI💫

12 2 0
                                    

Medya : kimsesizlik
   

    Öfke tüm çocuklarını cehennem çukuruna atan dişi bir iblis gibi kanımın içinde deli divane ederek dolaşıyordu. Saç diplerime kadar titriyordum. Tırnaklarım avuç içlerime saplanan beyaz mezar taşları gibi ürkütücü ve ıssızdı. Her halimle patlamaya hazır bir bomba gibi Güney'in aşk dünyasını alaşağı edeceğim anı kolluyordum. Gözleri yüzüme kısa ve manalı tırnak darbeleri attı. Gururum bana attığı pençelerle yara almış ve burnundan soluyan kızgın bir boğa gibi saldırıya geçeceği anı bekliyordu.

    Mavi gözlü dev suskundu. O her şeyin en iyisini bilen muhteşem adam yediği halttan habersizmiş üzerine püsküreceğim anı bekliyordu. Biraz önce öpüp kokladığım saçlarım şimdi koyu bir cehennemin lav deryası olmuş, dokunanı yakıp küle çevirmek için kendi kendine binbir intikam masalı uyduruyordu.

    "Hâlâ bir açıklama yapmanı bekliyorum."dedim ay ışığının aydınlattığı çekici yüzünü santim santim incelerken. Bakışları anlık bir şekilde duraksasa da mimikleri verdiği karardan pişmanlık duyamayacak kadar kararlı görünüyordu. "Ne söylememi bekliyorsun? Bunu yapacağımı sana sebepleriyle açıklamıştım."

    Elimi aracın göğsüne sertçe indirdim. Kirpikleri bile oynamamış, yüzüne her hangi bir çekingenlik sirayet etmemişti. Hah! Şaka gibi! Resmen kararıyla gurur duyuyordu. Tek amacı beni korumaktı ve bunun için de bu oyun tartışılamayacak kadar gerekliydi. Peki benim ne istediğimin bir önemi yok muydu?

    "Boşuna kızıyorsun? Basit bir aşk oyunu için kendini yiyip bitirme. Bu işi çözene kadar birlikteymiş gibi davranacağız. Sonra çok istiyorsan istediğin yere gidersin. Ben barzo değilim. Sana istemediğin hiçbir şey yapmam." Yumruklarımı sıkıp, "Anlamıyorsun!"diye sayıkladım. "Tanınmış biri olmak istemiyorum. Senin kolunda o muhabirlerin karşısına sevgilinmiş gibi çıkamam." Gözlerimden boşalan o yaşları karanlık ortamda görmesini istemiyordum.

    "Kendi hayatını tehlikeye atarak bana yardım etme! Benim yüzümden bedel ödemeni istemiyorum. Benim kameralardan kaçarak gözden uzak yaşamam gerekiyor ve sen ne istediğimi bile sormadan beni kendine mecbur bırakıyorsun."

    Gözleri üzerimde şüpheli bakışlarla dolaştı, neyseki yeniden yola revan olması uzun sürmemişti. Güney bize ne yaptığını bir bilsen. Klibinde oynamam bile korkunç sonuçlar doğurabilecekken sen beni göz göre göre bilmeden ateşe atıp küllerden bir kefen giydiriyorsun. Beni kendi elinle kendinle birlikte mezara itiyorsun. Uyan artık! Ne ben senin dünyana aitim ne de sen benim cehennemime layıksın! Uzak dur benden! Ben kaçamıyorum, sensiz yapamıyorum sen yap. Çekil ömrümden. Düştüğümde sarma yaralarımı, ağladığımda silme gözyaşlarımı. Bırak bir tek babamın taradığı o saçlar sana acem kalsın. Ben sana acem kalayım.

    Aracı durdurup güzel gözleriyle yorgun ruhumu ince bir elekten geçirdi. Duygularımı anlamaya çalışıyordu ama ben kolay anlaşılabilecek biri değildim. "Tek amacım sana yardım etmek. Merak etme. Fazla göz önünde dolaşmayız. Bu çocuk meselesini daha fazla uzatmaya hiç niyetim yok. İşimiz bittiğinde bu ilişki de unutulur. Her gün gündem değişiyor. İnsanlar kaçıp saçma sapan davranmadığımız için bizden sıkılırlar." Keşke her şey bu kadar kolay olabilseydi.

    Aracın torpido gözünü açıp içinden bir kağıt mendil çıkardı. Kağıt mendili bana uzatırken gözlerim hiç ummadığım bir anda hayretle büyüdü. Bu benim ses kayıt cihazımdı. Harzem'in sesini kaydetmiş oğlumu bulmak için bu kayıt cihazını kullanmaya karar vermiştim. Otel odasında düşürdüğüm bu cihaz nasıl Güney'in eline geçmiş olabilirdi?

YILDIZLARIN MELODİSİ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin