Medya: Emre Fel (Bilmem bu yol nereye çıkar?)
Güney, kafasında evirip çevirdiği binlerce düşünceyle boğuluyordu. Elinde telefon Kıvanç'ın kendisine getireceği haberi kolluyordu. Aklında hep aynı isim vardı. Efsun... Apar topar çekip gitmesi, yüzündeki o yıkıcı öfke ve iş teklifini gönülsüz olduğu halde bir anda ani bir dönüşle kabul etmesi... Her şey öyle tuhaf ve anlamsızdı ki genç adam olayları yorumlamak için hangi fikre sarılsa elinde kalıyordu.
Bu kıza karşı tuhaf bir ilgisi olduğunu inkar edemezdi. Fazla sakar ve şapşal olmasının yanı sıra onda çözemediği bir gizem vardı. Tanımıyordu bile. Belki caddede dolaşırken omzuna çarpan sıradan bir insandan farksızdı onun için ama nedendir bilinmez kalbinde ona karşı hisli bir yakınlık vardı. Sanki kader her ikisini de birer kuklaya çevirmiş ve istemeseler de bedenlerini oynatarak birbirine yaklaştırıyordu. Bu öyle bir çekimdi ki ne Efsun ne de Güney bir birine dolaşan hikayelerine engel olamıyordu. İki ayrı hayat mıknatıs gibi birbirini çekip tamamlanıyordu.
Güney kadere inanan bir adamdı. Onun için hayatta anlamsız hiçbir şey yoktu ve er ya da geç Efsun'un onun hayatında kabul görmesini gerektirecek özel bir yeri olacaktı. Bu kadar şey tesadüf olarak kabul edilemez, rastlantı çuvalına sığdırılamazdı.
"Merhaba Tatlış!" Güney, gerginliği koynunda saklayan bir heyecanla ayağa kalktı ve menajerinin tam karşısında yerini aldı."Umarım Harzem'den dişe dokunur bilgiler almışsındır." Kıvanç, siyah üzerine sarı bukleler atılan kıvırcık saçlarını parmaklarının arasına geçirip edalı edalı koltuğa oturdu. Rahatlığını gören patronun Güney değil de kendisi olduğunu sanırdı. Genç adam dudaklarını öne doğru toplayıp kadınsı tavırlarla, "Yine canın burnunda çifte telli oynuyor bakıyorum. Efsun söz konusu olduğunda aklın başından gidiyor." Kaşının birini hafif bir alayla kaldırıp ironili sözlerine starın cevap vermesini bekledi.
"Saçmalama Kıvanç! Bu kızın bizim için ne kadar önemli olduğunu çok iyi biliyorsun. Kariyerim, bunca yıl verdiğim onca emek söz konusu. Bu işe bir çözüm bulamazsak en dibe çakılıp kalacağım. Şu zavallı halimi mumla aracağım. Sen de benim gibi bir zavallının yanında devam etmek yerine kendine yeni bir patron bulursun o zaman. Aç kalacak değilsin ya!"
Kıvanç, arkasına yaslanıp, "Merak etme aç kalmam. Ama şu kız benim de iyiden iyiye gözüme batar oldu."Güney bozulan moralini belli etmemeye çalışarak başını salladı. "Harzem ne dedi? Efsun'un o adamla ne ilgisi varmış?" Kıvanç öne atılıp sehpanın üzerindeki üzümlerden bir salkım aldı ve Güney'den bakışlarını kaçırarak yemeye başladı.
"Haklıymışım. Efsun denen o sakar kız Harzem dızosunun sevgilisiymiş." Güney, bakışlarını kaçırarak dudaklarını birbirine bastırdı. Demek o görüşmeler durduk yere değildi. Efsun hayatını mahvedebilecek bir adamla gönül ilişkisi yaşıyordu. Vay be dedi içinden. Ne aşkmış ama... O çirkin mendebur adam uğruna ölümleri bile göze aldı. Sadece o istediği için tehlikeli insanların arasına karışmaktan bile çekinmedi. Bravo doğrusu, bu kadar gurursuzluğa da pes.
"Sen de o deli kız gibi içinden konuşmaya başladın tatlış! Hatta konuşmayı bırak basbayağı içinden kendi kendinle kavga ediyorsun." Güney, "Kırat'ın yanında kalan ya huyundan ya suyundan." diye geveledi. Lafın sonunu öğrenebilmek için adeta deliriyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YILDIZLARIN MELODİSİ
Teen FictionEfsun, kendisini istismar eden adamla evlendirilmeye çalışılan kimsesiz bir kızdır. Evlendiği gece hayatını karartan adamı öldürdüğü için hapse düşer. Oradayken oğlu Yiğit'i dünyaya getirir ve teyzesine emanet eder. Teyzesi aylar sonra bebeğin öldüğ...