Yıllar Önce:Efsun, büyük bir heyecanla üzerindeki beyaz gelinliği düzeltti. Saçlarını tepeden sıkı bir topuz yapmış, minik sevimli yüzünü pembe tonlardaki makyaj malzemeleriyle renklendirmişti. Gelinliğini elleriyle iki yana açıp kendi etrafında neşeyle döndü. Bu gün 23 Nisandı ve minik kız bu özel günde okul müdürünün koltuğuna oturacak okul müsamerelerinde dans ederek çocuk bayramını coşkuyla kutlayacaktı. Masmavi gözlerini kocaman açıp neşeyle gülümsedi. "Cici Efsun, güzel Efsun." Aynanın karşısına geçip boğaz ayıkladı.
"Ayna ayna söyle bana! Benden daha güzeli var mı bu dünyada?" Sağ elini kulağıyla buluşturup aynadan gelecek sesi dinledi. "En çirkin sensin. Sesin de borazan gibi..." Küçük kız gözlerini kocaman açıp konuşan aynaya ters ters baktı. "Sen çirkinsin asıl. Kaka ayna! Ben de suç, sana soru soruyorum. Kuş beyinli ayna! Paçoz ayna! Hıh!" Aynanın arkasından gelen sinsi kahkahalar kahverengi ince kaşlarını çatmasına sebep oldu.
"Delisin kızım sen!"dedi Demir aynanın arkasından çıkıp Efsun'un karşısına dikilirken. "Demek sendin? Hain sümüklü!" Demir'in gülüşü söndü bir anda ve bakışlarını alaycı bir şekilde Efsun'un üzerinde dolaştı. "Sümüklüymüş. Bir de şaşırıyor! Deli çebiş. Aynanın konuştuğuna şaşırmıyorsun da benim aynanın arkasından çıkmama mı şaşırıyorsun?" Demir'in aşağılayıcı bakışları kızın minik kalbinin incinmesine sebep olmuştu. Bu edepsiz ne hakla soyunma odasına girerdi? İnsan hiç mi utanmazdı?
"Pis salyangoz! Yine sümüklerin akıyor! Senin burnuna bir tıpa takmak lazım. Eğer biraz daha uğraşırsan beynin sümükle birlikte burnundan akacak. Zaten soğan cücüğü gibi küçücük beynin var iyice beyinsiz kalacaksın." Efsun dil çıkarıp nanik yaparken Demir kızgın boğa gibi gazap kusuyordu. Bu kızla ağız dalaşına girilmezdi. Efsun gövdesine sabitleyip sümüklü böcek taklidi yaparken Demir bulunduğu yerde tepinecek kadar delirmişti. Kızı itip duvara çarptı. Daha kestiği topun hesabını sormamıştı. Elbette Efsun bu saldırının altında kalacak bir kız değildi. Ağrıyan sırtını umursamadan Demir'e sert bir tekme savurdu. Biraz öncekinden çok daha sert itip Demir'in omurgasını sızım sızım sızlatmıştı. Efsun o toparlanmaya fırsat vermeden öndeki uzun kakülünden yakalayıp çıkışa kadar bağırışına aldırmadan sürükledi.
Demir kendisine yakışıp yakışmadığını bile sorgulamadan Amerikan tarzı saç traşı olmuştu ve önde kocaman bir kakülle havalı olduğunu sanarak dolaşıyordu. Efsun bu kakülün lamaların kakülünden daha güzel olmadığını ve Demir'i şebek gibi gösterdiğini düşünmeden bir gün bile geçirmezdi. Demir'e dokunmak istemiyordu zira hangi tişörtü giyse kolları sümük dolu olurdu. İşin ucunda Demir'in sümükleriyle hemhal olmak vardı. Pantolonu hep tarz olacam diye yırtıktı ve yakaları manşetleri kir ve terden hep sararmış olurdu. O dönemde yırtık pantolon modaydı. Hadise'nin düm tek tek şarkısı sayesinde tüm pantolonlar makasla yırtılmış beyaz yarım atletler ise moda olmuştu.
Demir, kapının diğer tarafında intikam yeminleri ederken saçlarını eliyle düzeltip son rötuşlarını yaptı. "Sümüklü böcek ne olacak!" Dakikalar sonra öğretmeni dışarıdaki diğer gelinlikli kızları da alıp tören alanına götürdü. 3 katlı kahverengi krem karışımı okul binasının önünde bayrak töreni yapıldı. Ardından adet olduğu üzere küçük bir öğrenci müdürün koltuğuna oturacaktı. Öğrenmen bu özel görev için Efsun'u seçmişti ve küçük kız bunun haftalar öncesinde gururunu yaşamaya başlamıştı. Okunan İstiklal Marşı'nın ardından günün anlam ve önemini belirten konuşma yapıldı. Ardından müdür merasime geçmek için Efsun'u yanına çağırdı. O sırada yüksekteki sahnede Demir de elinde çiçekle bekliyordu. Müdüre çiçeği takdim ettikten sonra koltuğa oturması için beklenen Efsun'a sinsi sinsi güldü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YILDIZLARIN MELODİSİ
Teen FictionEfsun, kendisini istismar eden adamla evlendirilmeye çalışılan kimsesiz bir kızdır. Evlendiği gece hayatını karartan adamı öldürdüğü için hapse düşer. Oradayken oğlu Yiğit'i dünyaya getirir ve teyzesine emanet eder. Teyzesi aylar sonra bebeğin öldüğ...