12. BÖLÜM: BAŞIMIN BELASI💫

12 1 0
                                    


Medya: Başımın Belası (Mazlum Çimen)

Haydi artık gidelim bu kapıdan
Işık söndü ayaz bastı gönlüm
Tanıyanlar nerden diye sormadan
Terk edelim sokağını gönlüm, gönlüm
Başımın belası
Yavaş yavaş, alışalım geceye
Umut etme, ne yarına seneye
İkide bir tutup da pencereye
Dönüp dönüp, bakma artık
Gönlüm, gönlüm, gönlüm, gönlüm
Başımın belası
İkide bir tutup da pencereye
Dönüp dönüp, bakma artık
Gönlüm, gönlüm, gönlüm, gönlüm
Başımın belası
Şimdi şurdan çıkacağız caddeye
Yaralıyız, belli etme kimseye
Yardan kalan, bu ateşi sinede
Yaka yaka, kül olalım gönlüm, gönlüm
Başımın belası

Haydi artık gidelim bu kapıdanIşık söndü ayaz bastı gönlümTanıyanlar nerden diye sormadanTerk edelim sokağını gönlüm, gönlümBaşımın belasıYavaş yavaş, alışalım geceyeUmut etme, ne yarına seneyeİkide bir tutup da pencereyeDönüp dönüp, bakma artıkGö...

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

     Şapşaldım ben. Evet şapşalın tekiydim. Hep düşünmeden hareket ediyor kuzu olduğumu unutup kurtlara yem oluyordum. Kendimi cadı olarak tanıtsam da ben kötülüğe akıl erdiremeyen tam da bu yüzden hep acı çeken kişi oluyordum.

    Güney'in klibi için kostüm çalışmalarına başlamıştım. Fazladan üç günüm vardı. Ona hayalimdeki elbiseyi dikecek ve klibin muhteşemliğine ben de katkı sağlamış olacaktım. Ah keşke zamanı geri alıp bu girişimi engelleyebilseydim. Keşke peşine düşüp bana sunduğu iş teklifini kabul etmemiş olsaydım. Olmuyordu. Olmasını beklemek benim için hayal bile olamazdı.
    
O gün bana duyduğu güveni boşa çıkarmamak için çalışma odasına geçmiş ve hazırlanan terzilik malzemelerini kullanarak çalışmaya başlamıştım. Yanımda Güney'in kuzeni Engin de vardı.

    Bana olan yaklaşımı yeni tanışan insanlara göre fazla yakın olsa da kafamdaki planı hayata geçirmek için onun yakınlığını reddetmedim. Aslında itiraf etmek gerekirse en büyük derdim Güney'i kızdırmaktı. Beni öyle üzmüştü ki kendime asla yakıştıramadığım halde Güney'i kıskandırma girişiminde bulunmaktan vazgeçememiştim.
    
Bunu neden yaptığımı bilmiyordum. Güney benim sadece patronumdu. Son olanlardan sonra arkadaş olduğumuzu söylemek bile oldukça güçtü. Yapamıyordum. Onu sadece patronum olarak göremiyordum.

    Kalın, hoyrat duvarları vardı. Ona yaklaşmak istediğimde duvarlarına çarpıyor ve maalesef onun duvarlarında parçalanıp un ufak oluyordum. Bana duyduğu öfke ikimiz için tatlı bir aşk senaryosu yazılmasına engel oluyordu. Neden diye sorgulamadığım tek bir günüm bile olmamıştı. Acısı var cevabı yoktu. Belki de ilk tanıştığımız günün vebalini ödüyordum. Mahvettiğim gösterisinin intikamını mı almaya çalışıyordu hâlâ?
    
Salonda bir süre bekledikten sonra çalışmam için hazırlanan odaya yönlendirildim. Yardımcısı benim için harika bir ortam hazırlamıştı. Kısacık zamanda bu kadar ilgi ve alakayı beklemiyordum. Çizimlerimi rahat rahat yapabilmem için eğik bir masa hazırlanmıştı. Kocaman bir resim kağıdı, çeşit çeşit boyalar, yapışkan desenler, istediğim şekilde kumaşlarla ve iplerle tam takım hazır bulunuyordum.
    
İlk iş çizimdeki elbiseyi masaya yatırıp neresinden başlayacağımı keşfetmem oldu. Elbisenin parçalarını kesip hazırladım. Engin bu konuda benden yardımlarını esirgememişti. Epey bir süre sessiz kalmıştım. Onunla bir samimiyetim olmadığı için ne konuşacağımı bilmiyordum. Yanımda kalmasına ve bana yardımcı olmasına izin verdiğim için kendimi kötü hissediyordum. Bir erkekle yalnız kalma fikri hâlâ benim için ürkütücülüğünü koruyordu.
    
Dikiş makinesinin başında gerginliğimi hissettirmemek için yüzümü çevirdim ve alnımdaki terleri kâğıt havluyla sildim. Başımı yana çevirdiğimde kocaman bir kupa dolusu kahve bana el salladı.

YILDIZLARIN MELODİSİ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin