🎭🎭🎭🎭🎭🎭🎭🎭🎭🎭🎭🎭🎭🎭🎭Gözlerim yavaş yavaş açılmak istediklerinden diretiyordu. Işık bir kez daha gözlerimi rahatsız ettiğinde, onları açmak istesem de, açacak gücü bedenimde bulamıyordum. Başım çatlayacak kadar büyük bir ağrının kurbanı olmuştu; bedenimdeki yorgunluğu her zerremde hissedebiliyordum. Gözlerim aralanır aralanmaz yaşadıklarımın ağırlığı omuzlarıma yük olup oturmuştu.
Gözümü açar açmaz göz göze geldiğim tek kişi vardı o da; yatak odamda benimle beraber hemen yanımda uyuyan kişiydi. Afra, benim kız kardeşim hemen yanımdaydı.
"Uyandın mı?" Gözleri kapalı olduğu hâlde konuşmuştu; uyumuyordu, sadece benimle beraber hayatı sorguluyordu.
"Ne kadar oldu?" 3 saat mi, 5 saat mi? Kaç saattir uyuyordum, uyuduğum saat kızımı bulmaları için yeterli bir süre miydi?
"Bugün Atlantis'in doğum günü, Hera." Hızla yataktan doğrulmuştum. Duyduklarım yüzünden gözlerim kocaman açılmıştı; bugünün kızımın doğum günü tarihi olması mümkün değildi. Eğer öyleyse, ben günlerdir uyuyor olmalıydım.
"Ben günlerdir uyuyor muyum?" Afra da benimle beraber kalkıp yatakta doğrulmuştu; çok fazla yorgundu, göz altları morarmıştı.
"Teknik olarak uyumuyordun, uyutuluyordun." Uyutulmak mı? Afra'dan hiçbir şey anlamıyordum; ben zaten çok düşünmekten patlayacak kıvama gelmiştim. Bana biraz daha açık konuşsa iyi olacaktı.
"Arem ve diğerleri, canının çok yandığını söylediler. Uyanık kalmanın senin için işkence olduğunu söylediler. O yüzden Gülçin'in de yardımıyla uyanmana izin vermediler." Kızmak istedim, bağırıp çağırmak istedim; bana bunu nasıl yaparlar demek istedim, ama o gücü kendimde bulamadım. O kadar yorgundum ki bana yaptıkları umrumda bile olmamıştı; benim tek merak ettiğim şey kızımdı.
"Bir şey buldular mı?" Bir şeyden kastım, aslında her şeydi; kızımdı, canım kızımdı. Afra derin nefes alıp yorgun gözlerini gözlerime çıkardığında nefesini tekrar geri vermişti.
"Sen uyurken bir şeyler oldu, Hera." Soğukça gülümsemiştim; öyle ki gülüşüm hayatım boyunca ortaya çıkarabileceğim en soğuk gülüşü içerisinde barındırıyordu.
"Bir şeyler hep oluyor, Afra. İnan bana, uyusam da oluyor, uyumasam da oluyor." Benimle aynı anda soğukça gülümsemişti; ikimiz de bitmiş gibiydik, tükenmiş gibiydik. Kaybettiğimiz birileri vardı ve biz birilerini anmak dahi istemiyorduk. Zaten bütün hayatımız boyunca yaslarını tutacaktık; kalbimizde acıları varken dilimizde acı tat bırakmak istemiyorduk.
"Arzem bir video kaydı daha gönderdi." Gülüşüm anında silinmişti; sadece yutkunduğumda soru soran gözlerimi kız kardeşime çevirmiştim. Tek bakışımda devam etmesi gerektiğini anlamıştı.
"Doğu ve Batı anneleri hakkında ki gerçeği artık biliyor." Gözlerimi acıyla kapattım; kalbim soğuk rüzgarların esiri oldu, ağlamak istedim, ağlayamadım. Muhtemelen gözümde yaş kalmamıştı; bizi dağıtmaya çalışıyordu ve elinde o kadar güçlü şeyler vardı ki bunu başarıyordu.
"Ne yaptılar?" Canları çok yanmış olmalıydı; onların canı çok yanarken ben yanlarında değildim, ben hiçbir çocuğumun yanında olamıyordum. Poyraz yanında olamadığım için ölmüştü; Atlantis yanında olamadığım için kaçırılmıştı. Şimdi ise Doğu ve Batı yanlarında olamadığım için yıkılmışlardı.
"Hiçbir şey, Hera. O iki çocuk yıkıldı, yok oldu; bakışlarından bile belliydi aslında ne kadar canlarının yandığı. Ama ikisinin ağzından tek bir söz çıktı." İç çekip Afra'ya bakmıştım; yorgun bakışlı Hera, yorgun sesli Afra'ya bakmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KÜLDEN ELBİSEM
Actionİlk yalancının ilk yalanı, toprağa düştüğü andan itibaren, yatsıdan sonra yanan mum ona bebek gibi bakacaktı. Yalanın tohumu büyüyecek ve çiçek açacaktı. Çiçeği görenler, ona "Lotus" adını verecekti. Lotusun ardından gelen kendi kaderini, 14'ün lane...