gri/3

20.7K 1K 171
                                    

Uçaktan indiğimde ilk işim annemin evine geçmek oldu. Eşyalarımı kapının girişinde bırakıp odama çıktım. Annem yine evde değildi. Bu şaşırtıcı bir durum değildi benim için. Hiçbir zaman eve geldiğimde bana özel hazırlanmış bir yemek sofrası bulamamıştım. Hiçbir zaman annem, senin için tavuklu börek yaptım görevden döndüğünde ye diye, dememişti. Bunları hep yengem yapardı genelde. Ama o da annemin yerini tutmazdı işte.

Ergenliğimin başından sonuna kadar tüm özel eşyalarımı içine doldurduğum minik sandığımı yatağımın üzerine bırakıp boynumdaki zincire bağlı olan anahtarı çıkardım. Ankara'ya geri dönmek ben de büyük bir boşluğa sebebiyet vermişti. Daha doğrusu olan boşluğu büyütmüştü. Karadelik her geçen gün karanlığına daha fazla hayat hapsediyordu.

Biraz hatıralarım ve tuttuğum notlara göz gezdirdim. Eskiye bakmak insanın geçmişini yâd etmesinden ziyade o geçmişte mutlu olduğu sayılı âna kısa da olsa tekrar dönmesini sağlıyordu. O mutlu küçük ânın verdiği tatlı hissi, burukta olsa hatırlıyorduk işte.

Annemin günlüğü de bu hatıraların arasındaydı. Koyu kırmızı kapaklı defteri çıkarıp dizlerimin üstünde açtım.

Günlüğün kenarına ipucu olabilir diye not aldığım yerler, altını çizdiğim şüpheli şaibeli satırlar ve yine de hiçbir şey bulamayışım annemin benimle t*şşak geçiş şekliydi. Kaç yıl olmuştu ve gerçekten elde edebildiğim tek sonuç babamın bir bordo bereli oluşuydu. Şimdi ise ne yaptığını Allah bilirdi.

Niyetim onu bulmaktı ve ne kadar doğru olmasa da buna ulaşma arzusunun verdiği motivasyon ile katlanmıştım her şeye. Bunun için asker olmuştum. Daha da ilerisi bordo bereli. Çünkü ÖKK'da olan kişinin bilgileri gizliydi ve ulaşmak da yetki istiyordu. Hatta bazen yetkinin bile yetersiz kaldığı yerler vardı.

Yine de pes etmemiştim. Canlı canlı toprağın altına girdiğim zaman amaçsız oluşum yüzüme çarpmıştı. Amacımın, motivasyonumun oldukça içi boş ve yetersiz oluşu da. Sonrasında inanç ve vatan aşkını birleştirmeyi başarmıştım. Doğrumuzu bulmak için genelde yanlışların içinde boğulmamız da gerekirdi. Ben o yanlışların içinde sadece boğulmamıştım; dalgalar beni kendine katmıştı, onlardan bir parça olmuştum.

Sonra ilk yaptığım şey sorunlarımı mesleğimden uzak tutmak olmuştu. Çünkü farkediyordum ki aslında elimde olan tek şey mesleğimdi. Var olduğum, bana ait olan şey bir bordo bereli olmaktı.

Babamı bulacaktım. Bana veremediği aile için onu pişman edecektim ve yıllardır içimde kalan şeyi yapıp annemden hesap da soracaktım. Ama bunun için bordo bereli oluşumu kullanmayacaktım. Araştırmamı bunun dışında tutacaktım. Çünkü Güneş Milan Aksu'yken duygulara yer vardı ama Teğmen Aksu bordo beresiyle duygulara yer veremezdi. Teğmen Aksu beresini en ufak tehlikeye dahi atamazdı. Emir neyse onu yerine getirir, görevini ikiletmez, doğru düzgün yapardı.

Annemin anılarını okudum tekrar tekrar. Ben bu günlüğün hiçbir yerinde yoktum. Yine yok sayılmıştım. Üç kişilik bir aileyi dışardan izliyor gibiydim. Abimin ilk kelimesi, ilk adım atışı, beraber lunaparka gitmeleri, babamın onu her yere omzunda taşıyışı... Ben ailenin hiçbir parçasına dahil olamamıştım. Benim elimde olan tek şey sadece onların anılarına izinsiz dalmak ve dışardan seyirci olmaktı.

Kapı kilidinden gelen ses ile birlikte acele bir şekilde defteri sandığın içine koyup kilitledim. Yıllardır sakladığım defterin şimdi ortaya çıkmasını istemiyordum. Sandığımı dolap rafımın en gerisine yollarken merdivenleri döven topukluların sesi ulaştı kulaklarıma.

"Güneş!" diye seslendi annem. "Görevden mi döndün? Ne zaman geldin bir tanem?"

Kapıyı açtığımda onun da eli havadaydı. Beni görünce gözlerinde artan pırıltılar içimde bir noktayı çok fena eziyordu.

Gökkuşağının Kayıp Rengi (Asker Konulu)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin