Bölümü gece okumayin dhjdjd ben yazarken bir taraflarım tutuştu (yatırım tavsiyesi hddh)
Sizi bir anda Peri'nin geçmişiyle yüzleştirip bi şoka sokmam yok muuu
(Var)
Geçmiş zamann
Peri Demiraslan elinde ki vitamin hapına bakıp derin bir nefes aldı. Bunun kendisinin kullandığı vitamin haplarından olmadığını gayet tabi anlamıştı. Neredeyse bir aydır bu hapları kullanıyormuş gibi yapıyor ve kimsenin görmediğinden emin olduğu anlarda çöpe atıyordu.
Az önce dışarda hâlâ oyun oynayan oğullarının yanından gelmişti. Bugün Uğur bir ay sonra görevden dönecekti. Onun gelmesini büyük bir sevinç ve heyecanla beklediği gibi korkuyla da bekliyordu.
Heyecanının sebebi tabi ki hamile olduğunu öğrenmesiydi. Bunu bir an önce kocasına söylemek istiyordu. Bugün artık dayanamamış ve ona kardeşi olmadığı için yakınan Çağrı'ya söyleyivermişti.
Korkusunun sebebi ise Uğur gittiğinden beri olan şeylerdi. Birileri her yerde onu takip ediyordu. Bunu hissedebiliyordu, gerçek işinden dolayı algıları çok açıktı Peri'nin. Gizlice takip ediliyordu. Sadece o da değil, çevrelerinde ki herkes. Ama kimse ona inanmıyordu. Bunun için doktora bile gitmişti. Doktor, mesleğinden dolayı şüpheci olmasının çok normal olduğunu ama kendini telkin etmesi gerektiğini söylemiş, dört çocuğa yetişmeye çalışırken çok yorgun düşmüş olabileceğinden halüsinasyon görüyor olabileceğini eklemişti. Peri öyle olmadığını biliyordu ama dediği şeylere kimsenin inanmadığını görünce anlatmaktan vazgeçmişti. Uğur'un dönmesini bekliyordu sadece.
Geçen gün çocukları parka götürmüştü. Banklardan birinde oturduğu sırada büyük oğlu Egemen markete gitmişti. Karşıdan karşıya geçerken son hızla yaklaşan bir arabadan son anda kurtarmıştı oğlunu. Refleksleri sayesinde fark ettiği gibi koşmuş ve oğlunu son anda kucağına çekmişti. Arabanın plakası yoktu. Bu apaçık bir tehditti.
O zamandan sonra çocukları dışarı çıkarmaktan korkar hâle gelmişti.
Ekin ve Ulaş'ı doktor muayenesine götürmek için evden çıkması gerektiğinde Egemen ve Yağız'ı Nida'ya bırakmıştı.
Arabayı çalıştırıp biraz ilerledikten sonra frenlerin bozuk olduğunu fark etmişti. O an arabada oğulları olduğu için panik olsa da kendini kontrol etmeyi başarmış ve vitesi yükseltmeden bunu fark etmiş olduğu için binlerce kez şükretmişti.
Aracı direkt yoldan çevirmiş ve diğer araçlara işaret vererek kazasız belasız evin yoluna sürmüştü. Zaten en fazla iki-üç sokak ilerlemişti. Çocuk koltuklarını iyice kontrol edip elinden geldiği kadar kontrollü bir şekilde ağaca çarparak durmuştu. Arabadan inmeyi bile beceremeden dakikalarca kafasını direksiyona yaslayıp ağlamıştı. Fark etmeseydi çocuklarına ne olacağını düşünerek kafayı yiyebilirdi. Bunları hemen Umut ve Nida ile paylaşmıştı. En az onun kadar endişelenmişti ikisi de. Fakat polise gittiklerinde ve gerekli araştırmalar yapıldığında frenlerin dıştan bir müdahale ile bozulmadığı ortaya çıkmıştı. Peri buna inanmamıştı ama ortada onun bildiklerini bilmeyen Umut ve Nida'nın inanması için hiçbir sebep yoktu. Peri'nin son zamanlarda ki ruh hâli yüzünden paranoya yaptığını düşünüyorlardı. Yine de her şüphesini onu rahatlatmak için araştırmışlar ve bunu asla yüzüne vurmamışlardı. Hatta Peri'den Uğur gelene kadar onların evinde kalmalarını istemişlerdi ancak Peri bunun bir şeyi değiştirmeyeceğini biliyordu, o yüzden reddetmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gökkuşağının Kayıp Rengi (Asker Konulu)
General Fiction*Asker Kurgusu* Güneş Milan Aksu, annesinin günlüğünü okuyarak babası hakkında herhangi bir bilgiye ulaşarak onu bulmak ister. Fakat günlüğü okurken babasının bordo bereli bir asker olduğunu üstüne bir de bir abisi olduğunu öğrenir. O da babasını bu...