şeffaf/ 18

12.9K 907 218
                                    

Sınır 270 oy







Geçmişten bir ân

Bana atılan kurşunların hiçbiri isabet etmezken hızımı kesmeden koşmaya devam ettim. Kulağımda timdekilerin sesleri yankılanıyordu.

Fırat komutan son anda verdiği izni geri çekmişti. Ama yanlış bir zamanda.

Ben okul binasına girdikten hemen sonra.

"Güneş!" diye bağırdı kulaklıktan gelen sesi. "Güneş hemen geri çık. Hadi güzelim!"

Onun bana hitap şekline aldırmadım. Kısa bir sessizlik oluştu. Hepsi Fırat komutanın bana olan zaafının farkındaydılar ama hiçbiri bu kadarını bilmiyordu. İlk defa herkesin içinde bu kadar açık etmişti. Ben ona abimmiş gibi davranırken o bana sevgilisiymişim gibi davranıyordu. Hepimizi bitiren bu olmuştu .

"Komutanım." dedim nefes nefese. "Şimdi geri çıkarsam zayiat olurum. Savaş zayiatı. Çıkamam. Burada ki sivilleri kurtarmamız gerek. Çocukları kurtarmak gerek."

"Komutanım Milan haklı. Geri çıkabileceği bir yol da yok üstelik. Hepsi terörist kaynıyor. Çıkmaya çalışmak kötü sonuçlar doğurabilir. Bunun yerine biz dışarıda ki teröristleri halledip onun yanına ulaşabiliriz." Silah sesleri arasında Kutay'ı başımla onayladım. Her ne kadar o görmese de.

Önüme çıkan bir teröristi hızlıca indirirken bir başkası koridordan dönüp beni gördü. Beni hedef alan kurşundan son anda kendimi yere yuvarlayarak kurtulurken onu da hızlıca indirdim.

Bugün içimde farklı bir huzursuzluk vardı. Neden olduğunu bilmiyordum ama vardı. "O kadar rütbe almış ya bir işe yarasın rütbesi." diyerek yine beni hedef aldı Sibel de.

"Aynen." diyerek onayladım onu. "Şehit olursam ismimin yanında Teğmen yazacak! Ne büyük şeref!" Onu dikkate almıyor olmam da onu rakip olarak görmüyor olmam kadar zoruna gidiyordu. Ben sadece aramızda ki gerilimi büyütmemek için bunu yaparken; onun bu kadar kin güttüğünü bilmiyordum.

Sonunda rehineleri tuttukları yeri bulduğumda, "Rehineler burada komutanım." dedim kısık bir sesle. "Başlarında dört terörist nöbet tutuyor." Rehine dediklerim küçük ilkokul öğrencileri ve onların öğretmenleriydi. Hepsini okulun kantinine toplamışlardı. Tıpkı kurbanlık koyunlar gibi. Doğunun küçük bir köyünde bir köy okuluna saldırmışlardı. Amaçları öğrenci ve öğretmenleri kolay bir şekilde rehine olarak kullanıp bazı isteklerini yerine getirtmekti. Uçuk hayalleri vardı bu iğrenç varlıkların. İsimlerini verdikleri terör elebaşlarını serbest bırakıp onların buradan güvenle uzaklaşabilmesi için bir helikopter ve bir meblağ para istemişlerdi.

"Dikkatli ol, tamam mı?" dedi sesinden belli olan endişe ve korku ile. "Canını tehlikeye atma Milan. Olur mu?"

Çaresizce nefesimi bıraktım. Biraz da sıkılmıştım aslında. Yaptığı şeyin ne kadar zarar verdiğini görmüyordu.

"Dikkatli olurum komutanım ama zaten şehit olmak bizim sevdamız. Canımız vatan uğruna rahat rahat feda olabilir."

Gaz maskemi yüzüme indirirken içeriye bir gaz bombası attım. Siviller de etkilenecekti ama tek kişiydim ve hızlı olmam gerekiyordu. Onlar öksürüp ellerini gözlerine götürürken tek tek avladım hepsini.

Gökkuşağının Kayıp Rengi (Asker Konulu)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin