mazot mavisi/ 10

15K 936 364
                                    

Benim için uzun Wattpad dünyası için yine kısa bir bölüm yazdım hdhdhd bugün yine aktifim, yorumlarda buluşalımm🧡☀️🔥

Bir de gerçekten beğendiyseniz bir yıldızınızı almak isterim💫

Yalnızlık, zannettiğimiz kadar basit bir şey değildi. Yalnızlık sadece kimsesiz, sessiz, sizsiz olmak değildi.

Bir insan yalnız oldu mu, önce kendine güvenini kaybederdi. Güzel hiçbir şeyden anlamazdı. Yalnızlık, gözleri bozardı mesela. Çünkü yalnız insanların gözleri sadece kusurları görürdü. Sadece yanlış, kötü, pis olan şeylere odaklanırlardı.

Yalnız insanlar mükemmel olmak isterlerdi. Mükemmel olmadıkları için yalnız kaldıklarını düşünürlerdi çünkü.

Yalnızlık... Öyle bir şeydi işte.

Yalnızlık hep üşümekti.

Kimse sarılmadığı için kollarımızı kendimize dolamak yalnızlıktı.

Ben yalnızdım. Bunu son iki haftadır daha net görüyordum. Anıl vardı, yengem vardı, dayım vardı, yok gibi olsa da annem vardı ama ben yalnızdım. Çünkü ben bu hayatta beraber de yapılabilecek her şeyi tek başıma başarmıştım. Ben kimseden yardım almamayı, kendi ayaklarımın üzerinde durmayı güçlü olmak zannetmiştim. Yanılmışım. Güçlü olmak değil yalnız olmakmış.

Dünyaya tekrar gelsem güçlü olmak istemezdim; yalnız olmamak isterdim. Çünkü insan güçlü olduğunda da onun için gurur duyacak, sevinecek birini istiyordu yanında. Ama ikisi her zaman birlikte verilmiyordu insana.

Düştüğümde kendim de kalkabilirdim ama biri bana elini uzattığında onun için değerli olduğumu anlardım.

Herkes güçlü olayım diye ayağa kendim kalkmamı beklemişti. Babam yok diye mi güçlü olmam gerekiyordu? Annem beni istemiyor diye mi güçlü olmam gerekiyordu? Niçin? Yoksa kimse bana elimi tutacak kadar bile değer vermemiş miydi?

Davet için hazırlanırken bunu düşünüyordum. Dalgın bakışlarım boynumda ki kalp şeklinde küçük pırlanta kolyedeydi. O kadar zarif ve güzeldi ki... Davet için ayarlanan kıyafetlerin içinden çıkmıştı.

Ben banyoda hazırlanırken gelen sesler sebebiyle Çağrı Üsteğmenin odaya girdiğini anlamıştım. Gökçe'ye, "Benim kıyafetlerimi buraya göndermişler." diyordu.

Sesini duymak ben de bazı hisleri tetiklese de hepsini içime gömdüm. İki hafta boyunca bu odadan her çıktığımızda kolunu belime sarmıştı. O sadece ona verilen görevi yerine getiriyordu belki ama verdiği güvenin, desteğin farkında değildi. Korumak ister gibi, yalnız değilsin der gibi tutuşları vardı. Rol olduğunu bilsem bile hiç bitmesin ister gibiydim. Hâlbuki samimi konuşmalar geçmemişti aramızda. Hâlâ ilk günkü yabancı gibiydik. Ama ben o kadar desteğe ihtiyaç duyuyordum ki sahtesi bile bana iyi gelmişti. Bu yüzden bir yandan da bugün görevimizin bitiyor olması benim açımdan olması gerekendi.

Gökçe hazırlanıp yan tarafa geçecekti. Biz de buradan beraber çıkacak ve sonra davete üçümüz birlikte gidecektik.

Üzerimi son kez düzeltip, çıktığımda Çağrı Üsteğmen ile karşılaşacağımı bilmemin de etkisi ile aynada kendimle yüzleştim. Kırmızı saten elbisem vücudumu sarıyor ve dizlerime kadar iniyordu. Frikik verecek bir dekoltesi yoktu ama sarı saçlarım ve beyaz tenimle birleşince ortaya dikkat çeken bir şey çıkıyordu.

Kilidi çevirip kapıyı açtım ve derin bir nefes alıp verirken çıktım. Çağrı ve Gökçe küçük mutfakta oturmuş bir şeyler atıştırıyorlardı. İçeri girdiğimde ikisinin de gözleri beni buldu. Gökçe ile o malum günden sonra hiçbir şey olmamış gibi devam etmiştik.

Gökkuşağının Kayıp Rengi (Asker Konulu)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin