küpe çiçeği rengi/36

10.7K 1K 196
                                    

Bir önceki bölüme oy vermeyi unutmayın oluuur muuu?

Sınır 700

°°°

"Seni daha önce görmüştüm!" Elini omzuma koyarak Uğur Demiraslan'a döndü. "Kızın çok güçlü bir asker."

Uğur Demiraslan sırıttı. Bir an bu bana komik geldi ama bir sonra ki ân derince bir iç çekmemek için kendimi zor tuttum. Babam benimle gurur duyuyordu.

Küçüklüğümden itibaren hayalini kurduğum ânın içindeydim sonunda...
Benimle gurur duyacak bir ebeveyn. Belki ilk aşkım olamadın ama bazı şeyler için çok geç değildir ha?

"Hiç şüphem yok." Kısık mırıltısı kalbimin hızını artırırken gerçekten benimle gurur duyar gibi konuşmasının beni bu kadar etkiliyor olması haksızlık gibi geliyordu. Boğazımı temizledim. Odama çıkmak istiyordum.

"Senin için bir hediyem var, kızım." Bana öyle yumuşak bir şekilde kızım demişti ki onun askerleri korkutan adam olduğuna inanamadım. Uğur Demiraslan'ı buldu bakışlarım bir iç güdüyle. Bunu yapmam onu benden daha çok şaşırtmıştı. Oturduğu yerde kıpırdanıp gözlerini bir kez kapatıp açtı. Yüzünde dalgın bir gülümseme ile buruk bir şekilde beni izliyordu öncesinde.

Büyük karton bir poşeti bana uzattı Onur Albay. "Teşekkür ederim." diye mırıldanarak poşeti aldım. İnsanların önünde açmaktan hoşlanmazdım ama sebepsiz bir şekilde elim poşetin içine girdiğinde kendimi engellemedim. Elime gelen tüylü ve yumuşak şeyin peluş bir hayvan olduğunu tahmin ederek çıkardım. Kahverengi bir tavşandı. Kulakları ile oynarken yüzümde bir gülümseme belirdi. "Çok tatlı."

"Orada senin için bir şey daha var." Evet, küçük bir kutu vardı. Onu da çıkardım. "Aslında oğlanların hepsine daha önce bunlardan hediye etmiştim. Her birine ilk doğum günlerinde." Egemen arkamdan güldü. "Evet, benimki hâlâ duruyor."

"Benimkini Ayperi kaçırıp dursa da... o da duruyor."

Ekin'in peluş bir oyuncağı olması fikri çok uzak bir ihtimal gibi durmasa da Egemen'in peluş bir tavşana sahip olması fikri komikti. Sırıtarak onu elinde oyuncakla düşündüğüm esnada bunu anlamış gibi kısık bir sesle, "Bunu kimseden duymayacağım." diyerek uyardı. Koskoca adamın düşündüğü şeyin bu olmasına kıkırdadığımda hemen yanımda sesli bir soluk duydum.

Egemen'i düşünmemeye çalışarak kutuyu açtığımda içinden deri bir bileklik çıktı. "Aslında Uğur'un genleri sağolsun çocukların hepsi erkek olduğu için daha erkeksi bir şeyler seçmiştim. Hepsine benzer şeyler aldığım için seni de daha iyi hissettirir diye düşündüm."

Onlarla benzer eşyalara sahip olursam kendimi onların bir parçası gibi hissederdim. O da bunu söylemek istiyordu. Başımı salladım ama bu daha çok öylesine bir hareketti. Aklım Onur Taşkıran'ın sözlerindeydi.

Onlara alışmak istiyor muydum? Sanırım istiyordum. Bilekliği hemen orada bileğime geçirdiğimde Albayın da geniş bir gülümseme ile bana baktığına şahit oldum.

"Ben bir yukarı çıkayım." dediğim esnada o da eski yerine geçti.

"Yemeği bahçede yiyeceğiz, sıcak tutacak bir şeyler giyin."

Uğur Demiraslan'ın sözlerini yanıtsız bıraktım. Belki de cevap veremedim demek daha doğru olurdu. Benimle bir baba gibi ilgilenmesi beni afallatıyordu.

Dediği gibi beni sıcak tutacak bir şeyler giymedim yine de. Ona karşı içimde farklı bir his vardı. Belki de bu kadar yıl boyunca beni tekrar aramadığı için ona öfkeliydim. Öldüğümü söyledikleri zaman bu kadar kolay kabul ettiği için kırgındım. Belki de ölü olarak kalmamı istemişti. Şimdi sadece ortaya çıktığım için kendini babalık yapmak zorunda hissediyordu.

Gökkuşağının Kayıp Rengi (Asker Konulu)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin