siyah/4

19.2K 996 223
                                    

Bölüm atmayı unutmuştum yeni hatırladım hdjjsjs

Boool yorum lütfen benim motivem de sizin yorumlarınız:)))

Bundan sonra yazdıkça atacağım ki çok kopukluk olmasın

Gidişat hakkında da fikirlerinizi belirtirseniz çok mutlu olurum

☀️

kaptanzey_


Savaşmak bir hayat meşgalesiydi benim için. Savaşmazsam ne yapacağımı bilmiyordum. Beni acılarımla baş başa bırakmayacak bir aksiyon olmalıydı.

Sabahın beşinde kalkıp saat sekize kadar oyalanmıştım. Oyalanmaktan kastım evin önünden başlayarak tüm mahalleyi koşmaktı. Sonrasında tıpkı askeriyedeymiş gibi şınav, mekik ve barfiksle bunu tamamladım. Tüfeksiz hareketlere başladığım esnada bahçede koşarak bana yaklaşan köpeği görünce; o bana yaklaşana kadar bekledim. Anıl'ın köpeği Aça üzerime atlarken geriye doğru düştüm. Bunu yapmayı sevdiğini biliyordum. Golden Retriever cinsi bir köpecikti. Oyuncu bir yapısı vardı ve oldukça sevecendi. Yüzümü yalamasına izin verdim. Geri kalan egzersizlerimi bırakıp onunla oynamaya başladım. Hayatta bana sevgiyi hissettiren çok az şey vardı ve Aça da onlardan biriydi.

Sonunda Anıl uyanıp ekmek almaya çıkarken bizi gördü. "Lan! Kızım." diye seslendiğinde Aça hemen beni satıp sahibinin yanına koştu. Anıl'ın etrafında dönüp dilini dışarı çıkardığında yaptığına güldüm. "Aça hanım, kulaklar hemen aşağı eğildi. Nerede kadın dayanışması?!"

Bana iki kere havlayıp kuyruğunu sallayarak tekrar Anıl'a döndü. Üzerinde gri bir eşofman ve krem bir şişme mont olan kuzenim hâlâ uyku mahmuruyken ayakları üstüne çöktü. "Babasının en sevdiği, güzel kızım benim."

"Tek çocuk o bir kere. Onu böyle kandıramazsın." Anıl bana güldükten sonra, köpeğini öpüp başını okşadı ve ayağa kalktı. "Hadi gel ekmek almaya gidelim yavrum. Bak benim anam beni dövüyor biliyor musun? Senin kadar şanslı değil herkes Aça hanım! Kıymetimi bil."

"Saçma sapan şeyler söyleme köpeğe!" diye bağırdım arkasından. Ardından içeri girip kısa ve hızlı bir duş aldım.

Hazırlanıp evden ayrıldım. Anıl'ın aracını almıştım. Bu da demek oluyordu ki kendime bir an önce bir araba almalıydım. Göçebe hayatı gibi bir hayat yaşadığımdan kötü bir huyum vardı. Hiçbir şeyi sahiplenemezdim, hiçbir yere ait hissedemezdim, hiçbir eşyama doğru düzgün bakamazdım. Bu yüzden kendime araba da almak istememiştim. Ama eğer Ankara'da kalmaya devam edeceksem almak zorunda kalacaktım.

Gölbaşı'nda, bordo berelilerin yuvasının önünde durduğumuzda; içimden bir ses bugünün miladım olduğunu fısıldıyordu. Yine bir adım babama yaklaşmıştım. Üstelik kendi alanımda, kendimi ifade edebileceğim yerdeydim tekrar. Kendim olabileceğim yerde. Gerçekten yuvamdaydım.

İçeri girdim. Koridorları geçerken bana eşlik eden adam bir şeyler söylüyordu ama onu doğru düzgün anlayamıyordum bile. Heyecanlıydım. Yeni insanlarla tanışacaktım ve artık benim de bir timim olacaktı. Bu benim için gerçekten önemliydi. Bir şeyin bir parçası olmak. Ben bugüne kadar hiçbir şeyin bir parçası olamamıştım. Annem için bile. Ben bir ailenin bile bir parçası olamamıştım. Göreve ilk başladığımda bir timle beraberdim. Atmaca timi. Ama onlarda beni bir parçaları yapamamışlardı, beni hiçbir yere sığdıramamışlardı. Bu yüzden bir daha aynı şeyleri yaşar mıyım korkusu da vardı üzerimde.

Gökkuşağının Kayıp Rengi (Asker Konulu)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin