menekşe rengi/ 14

13.6K 894 201
                                    


Bölümü beğendiyseniz yıldıza basmayı ve satır aralarına yorum yapmayı unutmayınız🧡🔥☀️






"Korkma Şûle. Kimsenin seni evime getirdiğimi öğrenmesine izin vermem."

Şokla yüzüne bakakaldım. "Beni evinize mi getirdiniz?"

Bu adam gülmekten başka bir şey mi bilmiyordu, ben mi çok komiktim? Burnuma bir fiske vurduğunda yutkunarak eline baktım. Sonra gözlerimi ondan tamamen kopardım.

"Yukarı çıkalım, anlatırım sana."

Dediği gibi yukarı çıkmak için asansöre bindik. Üçüncü kata bastığını gördüm. Sessizlik içinde asansörün kapısı açılana kadar bekledik. Ardından Çağrı Üsteğmen arka cebinden bir anahtar çıkardı. Önünde durduğumuz dairenin kapısını açtı ve kendinden önce benim geçmem için bekledi. Ayakkabılarımı çıkarıp içeri girdiğimde benim ardımdan o da girdi. Bana işaret ettiği odaya geçerken, gözlerim etrafı merakla süzmeden oraya girdim.

"Burası benim evim sayılmaz. Babamın üniversite yıllarında okuluna yakın olduğu için tuttuğu bir daire." Güldü. "Aslında bu biraz palavra. Okul buradan iki saat uzaklıkta. Onu burada neyin çektiğini bilmiyorum ama sonrasında burada ki anılarının çokluğu sebebiyle daireyi satın almışlar. Şimdi de ben geliyorum arada sırada. Egemen, Ekin... Ailede ki tüm erkeklerin yalnız kalmak istediğinde uğradığı yer burası oluyor genelde."

Tedirginlikle sordum. "Burada olmam uygun mu Üsteğmen'im?"

Dudakları kıvrıldı. "Neden olmasın? Olmaması için bir sebep yok."

Kapüşonumu ve ardından Çağrı Üsteğmenin verdiği şapkayı çıkardım. Şapkayı koltuğun üzerine bıraktım.

"Peki burada ne yapacağız ki?"
Burada iki koltuk, bir orta sehpa ve büyük bir televizyon vardı. Televizyon duvara monte edilmiş, etrafına da küçük raflar yapılmıştı. Raflarda kitap değil CD'ler vardı.

"Depresyona en iyi gelen şeyi tabi ki."

"Ben depresyonda falan değilim." diye yükseldim. Rahatsız olmuştum. Dalgın, üzgün ve ruhsal olarak bitiktim. Ama depresyonda değildim.
Yüzüme dikkatle baktı. Beni anlıyormuş, nasıl hissettiğimi biliyormuş gibi baktı. "Elbette değilsin. Üzgünsün ve ben de sana destek olmak istiyorum. Sadece bu."

Onu onayladım ama buraya geldiğim için şimdiden pişman olmaya başlamıştım bile. Çağrı odadan çıkarken koltukta geriye doğru yaslandım. Pişman olmak için birçok sebebe sahiptim. Birincil ve en önemlisi ise; burada yalnız olmamızdı. Dışarda olmak farklıydı. Bir evin için yalnız kalmak farklıydı. İkincisi burası biraz mahrem bir alandı. Belki de özel bir geçmişe sahipti ve Çağrı sorun olmayacağını söylese de bir başkasının anılarına zarar verme korkusu ile şimdiden burayı terk etmek istiyordum. Son olarak da, biri beni görüp Egemen'e söylerse durumu yanlış anlayabileceği düşüncesiydi.

O geri geldiğinde neredeyse gitmeyi teklif edecektim. Yerimde rahatsızca doğruldum. "Salep mi sıcak çikolata mı?" diye sorduğunda ise çoktan ağzımdan çıkması gereken sözleri unutmuştum. Dudaklarımı birbirine bastırdıktan sonra küçük bir çocuğun heyecanı ile, "Salep!" dedim. "Salep mi yapacaksınız bana Üsteğmen'im?" Allah'ım, ağzıma mukayyet ol.

Tatlı bir kıkırtı dudaklarından dökülürken beni başını sallayarak onayladı. "Bence de salep." Sesi, mutluluğu, anlayışı başımı döndürüyordu. Yutkundum.

"Burada beni beklemek yerine yanıma gelmeye ne dersin? Sen burada yalnız, ben mutfakta... Yan yana olsak?"

Ayağa kalktım. "Olur, sıkılırım zaten yalnız başıma."

Gökkuşağının Kayıp Rengi (Asker Konulu)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin