çelik mavisi/ 31

13.4K 1K 274
                                    

Oy sınırı 570

Ve bölüm uzun arklar inanabiliyomusunuzz (çokta inanmayın)

Milan banyo kapısını kilitleyip birkaç dakika derin nefesler alıp verdi. Çağrı'yı öpmüştü. Gözlerini kapatıp bu rezilliği unutmaya çalıştı. Başaramayacak olsa da...

Musluğu açıp avuçlarına doldurduğu suyu üst üste yüzüne çarptı. Rezilliği bir değildi ki! Çağrı'ya bu evin salonunda neler demişti? Onun kendisini sadece cinsel anlamda arzuladığını söyledikten sonra kalkıp onun evinde hatta yatağında, Çağrı'yı öpmüştü. Ya da bu sadece başarısız bir öpme girişimiydi. O kadar beceriksiz olmasa belki de Çağrı ona karşılık verirdi?

Onun düşüncelerinden habersiz utanç içinde: cezalandırırcasına dudaklarını dişledi. 

Yapacak çok şey yoktu. Çağrı nasıl hiç olmamış gibi davrandıysa onun da yapması gereken şey buydu belki de. Sadece bunu anlamlandıramamıştı.

Sebebi de şuydu: Çağrı'yı vurmuş olmasına rağmen o, bu olmuş gibi davranmamıştı kendisine. Ayrıca Milan'a yaklaşmak isteyen kendisi olmasına rağmen öpücüğüne karşılık vermemişti.

Kilidi açıp banyodan çıktı. Mutfaktan gelen aşina olduğu tıkırtılara doğru yürüdü. Çağrı dolaptan çıkardığı sebzeleri sudan geçiriyordu. Milan o ân sabah olduğunun farkına vardı. Günün değiştiğini bilinçaltı fark etse de Milan bunu şimdi fark ediyordu.

Çağrı kahvaltı hazırlıyordu.

Öyleyse bir kabustan uyanıp onu başucunda bulduğunda güneş çoktan doğmuştu. Çağrı elini yanağına koyup onu sakinleştirmeye çalışırken güneş çoktan doğmuştu. Ve yine Milan uzanıp düşünmeden onu öperken güneş çoktan doğmuştu.

Çağrı ona salep yaparken de güneş doğmuştu.

Sahi bu adam sürekli ona salep yapıyordu. Sanki bu basit içecek ikisinin arasında özel bir bağ oluşturmuştu.

Çağrı Milan'ın geldiğini duymuştu ama başını kaldıracak cesarete sahip değildi. Henüz kafayı yememişti. Güzel bir kahvaltı yapacaklardı. Sonra Milan'ı alıp dışarı çıkaracaktı.

Milan masanın üzerine onun için bırakılan sıcak salep dolu kupayı alıp sandalyeye oturdu. Tereddütlüydü. Bir şeyler söylemesi gerekiyordu sanki.

Çağrı iç geçirip konuşmayı başlatırken ona yardımcı oldu. "Göz göze geldiğimiz ilk ân anlamıştım." Dönüp Milan'a bakmadı. Onu suçlu hissettirmek gibi bir niyeti yoktu. "Hiçbir şey hatırlamadığını söyleyen birine göre gözlerin bana bakarken başka bir şeye yoramayacağım kadar mahçuptu." Doğrama tahtasında salatalık ve domatesleri doğramaya devam etti. Onları bir tabağa yerleştirene kadar ikisinden de ses çıkmadı. Çağrı sonunda arkasını dönüp tabağı kahvaltı masasına bırakırken ona bakmaktan alamadı kendisini.

"Ayrıca gözlerin omzuma kısa bir ân olsun değmemek için büyük bir çaba harcadı. Orada bir yara olduğunu bilmesen de omzuma bakman, beni incelemen normal bir davranış olurdu. Ama sen farkında olmasan da bilerek gözlerini omzuma değdirmemek için bir çaba verdin."

Milan yutkundu. Çağrı böyle anlatınca kendi kendini ele veren bir aptal gibi hissetmişti. Bunu genelde insanlara o yapardı. Çağrı'nın da onun ifadelerini incelemesi ve beden dilinden yalan söylediğini anlaması biraz bozulmasına sebep oldu.

Yine de hâlâ daha ağır basan duygu suçluluktu. "Özür dilerim." dedi bu defa teklemeden. "Orada kafam biraz karışmıştı."

Milan doktora da bununla ilgili bir şey anlatmadığı için Çağrı tüm dikkatini ona vermişti şimdi. Orada kızın kendisini tanıdığını düşünüyordu. Yine de onu hain zannetmişti. Ya böyle bir tuzak kurulmuş ve Çağrı'nın adı verilmişti ya da başka bir durum vardı.

Gökkuşağının Kayıp Rengi (Asker Konulu)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin