acı kahve/ 23

12.1K 1K 531
                                    

Oy sınırı 400  bu defa sınır geçilmeden gerçekten bölüm gelmeyecek

Bu arada arkadaşlar benim yazı tarzım bu şekilde daha önce de kitaplarımı okuyan olduysa bilir. Ben uzun bölüm yazmıyorum, yazamıyorum.

Bi de yine, burada mı bitirilir yaw diyeceğiniz yerde bitiyo bölüm. Her zaman ki gibi djjgfdd haberiniz olsun yanii

Geçmişten bir ân

Peri bağıra çağıra oyun oynayan çocuklarına baktı. Egemen, Çağrı ve Yağız birbirlerini kovalıyorlardı. En büyükleri olan Egemen altı yaşındaydı.

Ekin ve Ulaş ise onlar için serdiği örtünün üstünde oyuncakları ile oynayarak güneşli havanın tadını çıkarıyorlardı.

Peri, Ekin ve Ulaş'ın yanına örtünün üzerine oturmuştu. Üzerinde yazlık bir kıyafet vardı. Kocaman hasır şapkalarından birini takmıştı. Arada sırada hemen yanında ki meyve tabağından çilek aşırıyordu.

Yaşadığı her şeye rağmen bugün her zamankinden daha mutluydu. Bugün Uğur görevden dönüyordu ve bu sabah güzel bir haber öğrenmişti. Son mutlu ânı olduğunu bilemeden kocaman gülümsüyor ve etrafa mutluluk saçıyordu. Ekin paytak adımlarla kucağına çıktığında yanaklarını sulu sulu öpüp kokusunu içine çekti. Ulaş şimdilik sakin bir şekilde ses çıkaran garip oyuncağını izliyordu.

"Ne oldu bebeğim?"

"Bö-je" hecelerden oluşan sesleri uzun zamandır keyifle dinliyor ve anlamlandırıyordu Peri. Oğlu eline aldığı karıncayı kendisine gösterirken güldü.

Ekin onun gülmesinden yüz bularak karıncayı ağzına doğru götürdü. Peri'nin gözleri irice açılırken son anda oğlunun elinin üstünde ki karıncayı eliyle vurarak düşürdü.

"Ekin! Karıncayı canlı canlı yemeyi mi düşünüyordun bebeğim?"

Ekin'in dikkatli bakışları örtünün üzerinde hızla yol alan karıncadayken elini ikinci defa uzanıp almak için atsa da Peri yine gülerek engel oldu. Oğlu kafasını kaldırıp ona bakarken ise şaşkınlık içinde kaldı. Ekin gözlerini doldurmuş, dudaklarını büzmüş sanki yiyemediği karıncanın yasını tutuyordu.

Annesinin şaşkın ve tereddüt dolu bakışlarını görünce ise çığlık çığlığa ağlamaya başladı.

Peri onu sakinleştirmeye çalışırken çırpınıp kendini yerden yere vuran oğluna gülmemek için kendini zor tutuyordu. Minik Ulaş kafasını çevirip abisini kaale almayan bir bakış attı. Şimdiden baygın bakışlarının hepsini Ekin'e hediye ediyordu.

Ekin'e biraz meyve vermeye çalışsa da bebeği o karıncayı kafasına takmıştı. Peri onu yanına oturtup akan burnunu sildikten sonra ağzına bir kiraz vermişti. Ekin'in yanaklarında ki yaşlar bile kurumamıştı ama gözleri hâlâ dikkatli bir şekilde yerde geziniyor, çimlerin arasından çıkacak bir canlıyı pusuya yatmış bekliyordu.

Yağız susayarak nefes nefese bir hâlde annesine koşturdu. "Suu! Anne susadım!" diyerek kendini örtünün üzerine yere bıraktı. Sırt üstü uzandığı sırada Ulaş elini onun yüzüne çarpmıştı. Artık bilerek yaptığını düşünüyordu Yağız. Bu bebek şimdiden çok fenaydı. Gülerek kardeşinin yüzüne çarptığı elini tutup parmaklarını ısırdı. Minik kardeşi gülerek elini ondan çekti.

Gökkuşağının Kayıp Rengi (Asker Konulu)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin