Kral ve Kelebek

193 21 72
                                    

Keyifli okumalar kiraz çiçeklerim🌸🌸

Yıldızımız parlatmayı unutmayın🌟

Zehirle kaplanmış iki kişi biri yılan, diğeri ise kelebek kaderleri olmayanlar.

-------------------------------------------------------------

Deniz çekildi, gece en kanlı zamana döndü, ölenler geri gelmedi yaşayanlar ölümlülerle dirildi zaman geri akmamaya ant içti

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Deniz çekildi, gece en kanlı zamana döndü, ölenler geri gelmedi yaşayanlar ölümlülerle dirildi zaman geri akmamaya ant içti. Ben ise bu Dünya'da en masumun içinde var olmuş  elleri kanla kaplı gözleri intikamın karanlığında kaybolmuş, ruhu ölmüş kadındım.

Karmaşık hayatın içerisinde olan, içinde iyi ve kötünün savaş verdiği kişiydim ben...başlangıcın sonunda olduğum döngünden gelen kayıp ruhtum, şimdilerde İsveç'in en iyi savcısı olarak anılan Vera Lerina'ydım diğer tarafta ise İsveç'te aranan suikastçı olan Kanlı Ayın Kelebeğiyim.

Gece ve gündüz, sıcak ve soğuktum ben, bir zamanlar ruhum heykel gibi dimdik duruyordu sonra...bir şeyler oldu ve ruhumun heykeli düştü parçalara ayrıldı bunu yapanlar ise özür dileyerek düzeltmeye çalıştı ama gerçek şuydu hem ruhumda eksiklikler vardı hem de artık o pürüzsüz değildi.

Kafamı yukarı kaldırdım gökyüzünde gece mavisini süsleyen binlerce yıldız vardı, derin nefes verdim tekrar nefes aldığımda burnuma etrafın soğuğuyla karışık kan kokusu karışmıştı kafamı eğdiğimde öldürdüğüm bedenlerin cansız bir şekilde yatmasaydı, onları katletmiştim Kanlı Ayın Kelebeği cinayetini işlemişti gitmeden yerdeki kana dokundum asfaltın dondurucu yapısını kan ile birleştiğinde ılık bir hal almıştı dokunduğum kanla Kelebek çizdim bu benim simgemdi kalktım arkama dahi bakmadan bulunduğum otobanı terk ettim.

Yavaşça yürümeye başladım. Otobandan ayrıldım ve üst geçidin merdivenlerini tırmanmaya başladım. Yerde yatan cansız bedenlere uzun süre baktım. Onların gözleri hâlâ açıktı, bakışları donuktu. Kim olduklarını bilmiyordum, ama bu karanlıkta onlarla bir tuhaf bağ kurmuştum.

Rüzgar hafifçe esiyordu ve yapraklar hışırdıyordu. Arabaların uğramadığı bu sessiz köşede, zamanın durduğunu hissediyordum. Ancak bu yerde saat gece yarısını geçeli çok olmasına rağmen araba yaklaştı ve durdu, içerisinden bir adam indi ölümüş insanların yanına yürdü ve elini cebine götürdü. Telefonunu çıkarıp ekranını açtı. Birilerini arıyor olmalıydı. Parmakları titriyordu, tuşlara dokunurken. Gözleri ekrana kilitlenmişti, sanki bir sırrı çözmeye çalışıyordu.

Ben ise bu tuhaf manzarayı gülerek izliyordum. Belki de delirmiştim. Belki de bu gece, gerçeklikle rüya arasındaki ince çizgiyi aşmıştım. Ama içimde bir his vardı; bu olağanüstü anın bir anlamı vardı. Ailemin katillerine yavaş yavaş yaklaşıyordum ve ele başını bulduğumda, işte o zaman onu kimse elimden alamayacaktı.

KIRIK PARÇALAR |DÜZENLEMEDE|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin