Her ne kadar özlemiş olursa olsun Hoseok on beş gündür ne Yoongiyi ne ailesini görmüyordu. Sadece telefondan arayıp hâllerini hatırlarını sorar Yoongi'nin iyi olduğundan emin olur ve kapatırdı.
Şirkete de gitmezdi, işlerini halleder ve mail olarak ya da asistanından elle yollardı.
Havalar gittikçe soğumaya başlamıştı, kış her an gelebilecek gibiydi.
Evde canı sıkıldığı için tüm odaları temizlemeye koyuldu.
Kafasını temizlikte dâhil her türlü işle meşgul etmeye çalışıyordu.Yorgun bir şekilde yemeğini yerken bir yandan da çekmecede bulduğu flash belleği takmakla uğraşıyordu.
" Film izlerken yerim diye aldığım yemeği film izleyemeden bitireceğim bu nedir ya? Gir artık lanet olasıca. "
Zar zor takar takmaz belleğin içeriğine girdi." Yanlış flashımı taktım acaba , filmler yok. Ne ki bu? "
Yarım saatlik videoyu oynattığında aslında bunun hastane kayıdı olduğunu fark etti.
" Geun ne alaka? Jiminde ne işi var bunun? "Kayıdı ilerlettiğinde kayıttaki yerin yenidoğan bölümü olduğunu görünce merakı ve şaşkınlığı daha fazla artmıştı.
" Yenidoğanda ne işi var bunun? Yoksa kimsenin bilmediği bir çocuğu mu var? "Pür dikkat videoyu izlerken gördüğü minik bedenle elindeki cam bardak yere düşüp tuzla buz oldu.
" S.. Sue. "
Geun telaşla etrafına baktıktan sonra küveze eğilip Sueyu kucağına almıştı.
Hoseok dudaklarından dökülen hıçkırıkla leptobu sıktı." Hayır hayır dokunma, ona dokunma. "
İstediği gibi olmamıştı, gördüğü korkunç durum karşısında aklını kaybetti.Geun eli bile titremeden elindeki şırıngayı Sue'nun küçük dudakları arasına koymuştu. Birkaç saniye sonra ise Geun'un baş parmağını tutan küçük eli düşmüştü.
Hoseok leptobu fırlattı.
Yüreği ciğeri o gün bebeğinin ölümünü aldığı Zamankinden çok daha fazla yanıyordu.Kendini kaybetti, kendi elleriyle temizlediği düzelttiği evi kendi elleriyle darmadağın etti. Kendine zarar verdiğinin farkında bile değildi.
" Sueaaaaa, Sueaaaam bebeğim özür dilerim özür dilerim. "
Acıyan göğsüne yumruk geçirsede yüreğinin sızı asla geçmeyecekti." Ben Yoongiye nasıl diyeceğim canımızın canını yakmışlar diye , nasıl diyeceğim yavrumuzu bizden bile bile aldılar diye. "
" Sueeeeeeeeeeeeeee. "
Üzerine hiç birşey almadan yalın ayak hâlde elinde sadece telefonuyla ve cüzdanıyla evden çıktı.
Aldığı nefes bile batıyordu ciğerlerine.Kabristanın kilitli kapı demirinden atlayıp koşarak merdivenleri çıktı küçük mezarlığa sarıldı.
" Sueeaaa, güzel meleğim seni koruyamadığım için özür dilerim, iyi bir baba olamadığım için özür dilerim. "Ne kadar özür dilerse dilesin kendini kendi bile affedemiyordu.
" Nasıl kıydılar sana, nasıl yaktılar canını, nasıl izin verdim seni elimden almalarına? "
Yüzünü mermere koydu.
" Seni hazırlamalarını bekledim, kollarıma alıp evimize gidecektik beceremedim sana iyi bir baba olamadım beni sakın affetme, affetme canımın içi, sana layık baba olamadım . "
Bir kez daha ölümüne nefret etti kendinden.
Ağlamaktan sesi kısılmış hâlde orada uyuyakaldıKabristanda gece bekçiliği yapan görevli yerde yatan Hoseok'u gördüğünde ilkin irkilsede omzuna dokundu.
" Hey bayım, burada bu saatte bulunmanız uygun değil. " Etrafına bakındıktan sonra sersemlemiş bir şekilde adama boş boş baktı.
" Biraz daha kalayım lütfen, o çok küçük. Onun canını yaktılar, onun bana ihtiyacı var lütfen. " " Hava soğuk gel sıcak bir şeyler içelim. "
Hoseok adamın nezaketen omzuna dokunmasına karşılık elini itti.
" İstemiyorum, rahat bırak beni. "
" Acınızı anlıyorum ama ziyaretçi alamıyorum. " " Anlayamazsın,yüreğimin nasıl yandığını kimse anlayamaz. Git başımdan, beni bebeğimle bırak. "
" Zorluk çıkarmayın lütfen gündüz vakti tekrar gelirsiniz. "
Hoseok gözleri dolu mezarlığa baktı.
" Zorluk çıkarmak değildi amacım, lütfen biraz daha durayım. "" Bak genç adam, burada yatan masum çocukların ruhu var biz insanlar görmesekte duymasakta onlar bizi görüyor duyuyor.
Senin bebeğinde babasını görüyor duyuyor. Seni böyle görürse çok üzülür. "" Ben onu koruyamadım, ona iyi bir baba olamadım. "" On yıldır burada çalışıyorum ve sizi çok fazla görüyorum sık sık buraya gelir eşinle birlikte ona sevginizi dile getirirsiniz.
Sen ona bu dünyada hâlâ sevgini göstermeye devam ediyorsun. İyi bir baba olmadığını söylesende, evladınıza göre siz iyi bir babasınız. Hadi gidip toparla kendini ve toparlanmış bir şekilde gündüz gel. Seni böyle görüp üzülmesin ufaklık . "
" Sueaa, baba şimdi gitmek zorunda ama yine geleceğim seni çok seviyorum meleğim."
Görevlinin karşısında saygıyla eğilip geldiği gibi kabristandan çıktı.Kesmesi gereken bir hesabı vardı, bu savaşı başlatan Geundu, Hoseok ise savaşı en acı şekilde acımasızca bitirmeye ant içmişti.
Sabaha kadar dışarıda oyalandı.
Taksiye binip evin adresini verdi.
Evi çok fazla dağıtmıştı, biri gelirse asla bir açıklama yapamazdı bu yüzden temizlik malzemeleri ve mutfak için alışveriş yapıp eve döndü.
Nasıl normal davranacağını bilmese de birşeyler yapmak zorundaydı.
Dağıttığı evi toplayıp kırdığı eşyaları çöpe attı.
Evin önünde sokak lambasının altında oturup gökyüzüne baktı." Keşke senin değil benim canımı yaksalardı gözümün nuru. Keşke bende ölseydimde bu gerçeği görmeseydim, keşke şuan yanında olabilseydim. "
" Efendim iyi misiniz? "
" Nasıl görünüyorum? "" Şey, berbat görünüyorsunuz, hasta mısınız? Hastaneye gidelim. "
" Hasta değilim, temizlik yaptım o yüzden yorgunum. "
" Yemek yediniz mi? "" Yiyeceğim birazdan. "
" Bay Yoongiyi aramamı ister misiniz? "
" Gerek yok, her seferinde onu rahatsız etmek istemiyorum. Oh, yemek yapmadım ben halimde yok, kendine ve bana birşeyler sipariş eder misin? "
" Ne istersiniz? "" Kafana göre takıl ben evdeyim. "Dikkat çekmemek için normal davranmak ve yemek zorunda kalması
midesini alt üst etmişti.
Daha yeni yediği yemeği daha sindiremeden çıkardı.
Soğuk fayansa çöküp soluklanırken gözleri kapandı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
FOREVER WİTH YOU /SOPE
FanficMutlu evlilikleri , bebeklerinin ölümü sebebiyle acı bir şekilde biten Yoongi ve Hoseok birkaç sene sonra tekrar karşılaşmışlardı.