66. Bölüm

187 15 8
                                    

İyi okumalar.

Esra'dan
Anahtarı ikinci kez deliğe sokamayınca sinirle kapıya vurdum. Evlenmiş. İdrak etmeye çalıştığım gerçeklikle bir kez daha vurdum. Kapının aniden açılmasıyla sendeledim ki Fatma Nur tuttu beni. "Ne oldu lan sana?" kendimi toplayıp ifadesiz bir şekilde baktım ona. Yoktu hiçbir his yoktu sadece düşünceler. "Bir şey yok. Sen neden buradasın bara gitmedin mi?" Mesleği yoktu arada bir çıkıp şarkı söylüyordu mekanlarda. Serbest takılıyordu her zamanki gibi.

"İyi değilsin gel içeri." kolumdan tutmak isteyince kendimi çektim. "İyiyim." dedim. Yüzüne bakmadan içeri girdim. "Çay var mı?" sorduğum soruyla afalladı. "Her zaman da seni keser mi bilemedim." cümlesi canımı sıkmıştı. Cevap vermeden mutfağa geçtim.

Çay doldururken beni izliyordu. Anlatmazsam sorgulayacağını bildiğim için "Deniz." dedim. "Heh biliyordum karşılaşacağınızı ama bu kadar erken sanmıyordum." Yüzünde bir sırıtış oldu. "Eee eski aşıklar olarak ne yaptınız? Boynuna atladı mı?" Keyifle konuşurken benim aklıma kocasına sarıldığı an geldi. Onu seviyordu. "Evlenmiş." Fatma Nur'un gözleri şokla açıldı "Hass-"

Sandalyeyi çektim oturdum. "Nasıl kiminle?" verdiği tepkiye bakarak yıllardır Deniz'in beni unutamadığını falan düşünüyordu galiba. "Kız beni aldatmıştı Fatma. Düzgün tepkiler ver." yine kurduğum cümle hiçbir şey hissettirmemişti. "Teknik olarak seni değil flört ettiği kişiyi aldattı." bu konudaki pozitifliği beni öldürecekti.

"Bana olduğunu söylediği duygularını aldattı. Bizi aldattı." önümdeki tüm çayı tek dikişte içtim. Ağzımda kötü bir tat olmuştu. İçtiğim çaydan bile zevk almıyordum. "Neyse olayı anlat. Nasıl karşılaştınız?"

Alkole düşmek istemiyordum ama ihtiyacım var gibiydi. Yine de usulca çayımı doldurdum. Sakin bir şekilde "Cansu vurulmuş." Fatma Nur'un gözünden hüzün dalgası geçti. İlk ve son aşkıydı Cansu onun. Duygularını saklamak ya da yok etmek istemiyordu. "Durumu nasıl?" sesindeki endişe belli oluyordu. "Bilmiyorum. Haber gelince ifade için gideceğim." bu olay bir an önce kapansın istiyorum. "Kim yapmış?"

"Sana bunu söyleyemem." gizlilik önemli sonuçta. "Saçmalama ne yapacağım sanki?" yüzüne baktım. Bir şey yapmazdı büyümüştü artık. Delilikleri kaybolmuştu. "Deniz'in kocası şüpheli. Silah arkadaşı." Yediği çikolata boğazında kalmıştı. Öksürürken sırtına vurup su verdim. Nefesi düzene girince "Senin ilk görevin bu mu gerçekten?"

Berbat bir şaka gibi geliyordu ama evet buydu. "Sence suçlu o mu?" bu soru zordu. Elimde yeteri kanıt yoktu ama gözaltında tutacak kadar kanıt vardı. "Bilmiyorum." derin bir nefes aldı.

(...)

Duştan çıkıp saçımı kuruturken Fatma Nur geldi. "Hazır mısın?" ona yatağın üstündeki kıyafetleri gösterip "Şunları giyince hazır olacağım." dedim. Fatma Nur kıyafetleri incelerken "Fazla açık bugün seni grup bile kesmez." yaptığı iğrenç espriye kendi kahkaha atınca omzuna vurdum.

Deniz'den

"Anne babam niye gelmiyor?" Ceren'imin geldiğimden beri sorduğu şeye bir kez daha aynı cevabı vermiştim "Gelecek kızım." "Ne zaman?" saçlarını öptüm "Baban seni çok özledi. İşleri var gelecek kızım." daha sıkı sarıldı bana. "Anne ben niye sizi hep özlemek zorunda kalıyorum? Sen varken babam yok babam varken sen yoksun." ona böyle hissettirdiğim için gözlerim dolmuştu.

Küçük kızım bizim varlığımızı hissetmiyordu. "Biz hep varız yavrum. Tekrar bir arada olacağız biz seni çok seviyoruz." saçlarını öperek söylediğim şeyler sonucunda yüzü ilk defa gülmüştü. Bana sarılıp "Ben de sizi çok seviyorum." dedi.

(...)

Ceren mutfakta yaptığım keki yiyorken olanları düşündüm. Cansu hâlâ aynı ölüm kalım savaşı veriyor. Engin'in durumu karışık suçsuz olduğuna hepimiz hem fikiriz ama Esra Demir'i nasıl ikna edecektik? Yarın olacak olan görüşme aklıma gelince yine gerildim. O bana karşı bu kadar rahatken ben neden etkisi altındaydım hâlâ anlamıyorum. Gergin bir havası vardı. "Ellerine sağlık anneciğim." kızımın sesiyle gülümsedim.

Hayattaki en değerli varlığıma bakarken onun Esra'ya ne kadar çok benzediğini bir kez daha fark ettim. "Afiyet olsun küçüğüm. Gel hadi uyuyalım." Tabağını tezgaha koyup elimi tuttu. "Beraber mi?" yanağını öpüp "Beraber." dedim.

Esra'dan

Adını bilmediğim kızın bana sürtünmesine izin veriyordum. Karşımdaki kızdan etkilenmiyordum ama kafamı dağıtmak için birlikte olmak istiyordum. Kız bana dokunmak için hamle yapınca elini tuttum. "Dokunmak yasak kabul edeceksen eve geçelim." Kızın arsız gülüşüyle hesabı ödemek için tanıdık kişiye göz kırptım. "Fatma Nur'a yazarsınız." deyip yanımdaki kızla çıktım mekandan. "Elini de mi tutmayayım?" tenime başka bir tenin değmesini istemiyordum. "Benden istediğini alacaksın ama sana hiçbir şey vermeyeceğim." Zaten kafası gidikti ne desem kabul edecek gibiydi.

(...)

Altımdaki beden zevkle titrerken çalan telefonla kalktım üstünden. "Durmasana." baygın gözleri daha fazlasını isterken arayan kişinin İnci olduğunu gördüm. Kız bileğime yapışmışken "Tamam ama sessiz ol." Telefonu açmışken bir yandan da kızı tatmin etmek için uğraşıyordum. "Rahatsız ediyorum ama Cansu Soysal uyanmış Esra Hanım. Haber vermemi istemiştiniz."

Elim durmuştu. "Teşekkür ederim." deyip kapattım telefonu. Lavaboya gidip elimi yıkadım herhangi bir morluk iz yoktu bedenimde. Üstümdeki pantolonu da çıkardım kızın ıslaklığı bulaşmıştı. Daha resmi bir şeyler giyip odaya girdim. "Beni bırakacak mısın?" demişti kız. "Burada uyuyabilirsin. Kalktığında da kahvaltı yapıp çıkarsın." odadan çıkacakken "Bir daha seni ne zaman görebilirim?"

"Göremezsin. Görsen de yanıma gelmekle uğraşma tek atımlık kurşunum ben." deyip çıktım.

Fark Etmeden Senin OlmuşumHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin