17. bölüm

747 47 6
                                    

İyi okumalar.

Uyandığımda Esra yoktu. Belli bir süre beklemiştim ama uykuya yenik düşmüştüm. Üzerimi değiştirip odadan çıktım. Üzerime iyice Esra'nın kokusu sinmişti ve bu çok güzeldi.

"Akşamüstü gelirim. Yok canım gelmeyin bu gece, yarın görüşürüz." diyip telefonu kapattı. Arkasını döndü, beni görmesiyle gülümsedi. "Günaydın." dedi. Aynı şekilde karşılık verdim. "Kahvaltı henüz hazır değil." dedi. Omuz silktim. "Beraber yaparız." dedim. Mutfaktayken Esra bir şarkı mırıldanıyordu. "Senin kollarında başlayan sabahlara biten gecelere doyamadım hâlâ." Ben de doyamamıştım. Kısa sürede onunla yaşamaya alışmıştım. Son gördüğüm ve ilk gördüğüm yüzün o olması güzeldi. Uyanmak için bir sebepti Esra Demir.

"Özledin mi İstanbul'u?" dedim. Peynir yerken "Özledim, içindekileri."
"Ablan burada mı kalacak?"  Başını salladı. "Ablam gidiş geliş yapıyor. Burada yaşıyor."
"Niye seninle yaşamıyor?" Yalnız yaşıyordu, anne-babasıyla değildi. Güvenli değildi.
"Yenge burada. Aşk her şeyin önüne geçer." Kaşlarımı havaya kaldırıp "Kardeşinin bile mi?"
"Ben istedim."
"Neden?" çok soru soruyor gibiydim ve bu onu rahatsız etmiş gibi görünüyordu. Çayını bitirip "Hadi çabuk ye, buradaki son zamanları güzel geçirelim." dedi. Gülümsedim. Gerçekten onunla burada güzel bir üç gün geçirmiştim. Rahatlatıcı etkisi vardı.

"Uçak kaçta?" dedim bavulunu toplamaya yardım ederken.
"Uçakla gitmeyeceğiz ki."
"Nasıl?"
Elindeki bavulu kapıya koyup bana baktı. "Arabayla gideceğiz."
"Ablanın gelmeyeceğini söylemiştin." "Gelmeyecek zaten ben kullanıyorum araba." Şaşırmıştım. Doğum günü gelmemişti daha. Cansu söylemişti, oradan aklımda kalmış. Gördüğüm en kuralcı insandı, ehliyetsiz araba kullanmazdı. Düşüncelerimi okumuş gibi "Ehliyetim var." Bavulları arabaya taşıdı.

Saat 4'e geliyordu. Şuan çıksak akşama orada olurduk. Burada daha fazla kalmak istiyordum ama okul vardı. Yorgun bir şekilde gitmek istemiyordum.

Esra arabaya geçmişti klimayı açtıktan sonra gelmemi istedi. Son kez etrafa baktım. Futbol sahasına baktım dünkü yaptığım şey aklıma gelince utandım. Futbolun F'si bile bir süre bana o ânı ve Esra'yı hatırlatacaktı. Esra'nın kornoya basmasıyla arabaya doğru gittim. Ön kapıyı açınca "İstersen arkada uyuyabilirsin yolumuz uzun." Ne kadar cazip bir fikir olsa da onu yalnız bırakmak istemiyordum. Onunla geçirdiğim her saniye güzel hissettiriyordu. "Gerek yok, iyiyim." dedim ve koltuğa oturdum.

Şehirden çıkmamıştık. Esra ablasıyla vedalaşmak için hastaneye gitmek istemişti. "Nasıl ehliyet aldın? 18 yaşında olman gerekiyordu." Gülümseyip bana baktı. "19 yaşındayım ben."  Ağzım açık kaldı. Esra kahkaha attı. "Sınıfta falan kalmadım, bir sene geç başladım."  Ben hâlâ şoktayken çeneme dokundu. "Kapat sinek kaçacak."  Dalga geçiyordu bir de. Göz devirdim, elini ittim. "Niye söylemedin?"
"Sormadın."
"Nereden bilebilirim büyük olduğunu?"
"Bilsen ne olacaktı? Daha saygılı mı davranacaktın?"  Kaşlarımı çattım bir şey söylecekken arabayı durdurdu, emniyet kemerini çıkardı. "Ablamla vedalaşıp geleceğim, uzun sürmez."  Başımla onayladım.

Yola devam ederken sessizlik hakimdi. Aklıma gelen şeyle ona döndüm. "Okuldakilere ne diyeceğiz?' dedim.
İnsanların ne dediği umurunda değildi, benim de öyle ama herkesin her şeye karışması sinir bozucuydu. "Hangi konuda? Emir'se o iş bitti. İnci Su da sana karışamaz. Bana atılan iftirayı da halletmişsiniz." dedi umursamaz bir şekilde. "Bizden bahsediyorum."  Cevabını merak ediyordum. Yüzünü inceledim. Bu da pek umurunda değildi. Gerçi suçlu benim, kıza o kadar laf ettikten sonra arkadaş oldum. Tükürdüğümü yaladım resmen. Ama bazı fikirlerim değişmemişti. Onun gecelik ilişkileri olduğunu, insanları kullandığını, profesyonel yalancı olduğunu biliyordum. O kadar temiz değilsin Demir, o kadar iyi değilsin. O zaman benim şu an onun yanında ne işim vardı? Sorunun cevabını biliyordum ve bunun için her şeyi yapacaktım.

Fark Etmeden Senin OlmuşumHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin