50. Bölüm

259 21 2
                                    

İyi okumalar.

Göğsünde yattığım beden dün geceden beri sessizdi. Düşüncelerinj asla okuyamıyordum. "Günaydın." derken belimdeki eli gevşemişti. Kafamı kaldırdığımda yorgun bir şekilde bana bakan yeşilleriyle karşılaştım.

Gülümsedi belli etmek istemiyor gibiydi. Ellimi dudağına koydum. "Bana her şeyi yap ama sahte bir şekilde gülümseme Demir." Sırıttı bu sefer. Dudaklarıma yaklaştı. "Bana her şeyi yap ama ne yapacağımı söyleme Korkmaz." Benden uzaklaşmak için hareketlenince üzerinden kalktım. Harika bir başlangıç gerçekten.

Esra mutfaktayken Cansu'yu aradım. 3. çalışında açtı.
"Müsait misin?"
Cansu: Bekle.

Kapı açılma sesi duyunca nerede olduğunu merak ettim. "Neredesin?"

Cansu: Nida'da kaldım gece.
"Ne?"
Cansu: Beraber uyuduk.
"Sadece uyudunuz mu?"
Cansu: Of Deniz. Duygusal boşluğundan yararlanmak istemiyorum. Ona değer veriyorum.
"O istedi yani." güldüm. Nida Esra'ya takıntılıydı. Takıntısının geçmesi için Cansu ve sevgisi iyi bir yöntemdi. Nida'nın Cansu'ya karşı koyamayacağını biliyordum. O sadece sevilmek isteyen bir kızdı. Cansu'nun şefkati onu iyileştirecekti.

Cansu: Öpmek istedi ben de izin vermedim. Ağırdan almalıyız hâlâ senin sevgilini seviyor.

Konuştuğumuz şeye bak ya. En yakın arkadaşımın hoşlandığı kişi benim sevgilime takık ve biz bunun farkında olmamıza rağmen birimiz destek olmaya çalışıyoruz birimiz kalbine girmeye. Hiçbirimiz normal değildik.

Cansu: Siz nasılsınız?
"Kötü bir bitiş iyi olmayan bir başlangıç yaptık. Esra'yla dün ailevi şeyler konuştuk. Konuştuğumuzdan beri kendi kabuğuna çekildi almıyor beni içine. Ayrıca Derya'yla videosunu izledim duygu karmaşası yaşadım yine."

Cansu: Şu konuyu aş artık Deniz. Üvey kardeşin falan ama kendi suçu yüzünden ölmüş. Ölen biri için yaşayan birini cezalandıramazsın.

Ben Esra'ya ceza kesemiyordum ki. Telefondan Nida'nın sesi gelince güldüm. "Siz iyi bir başlangıç yapın hadi sonra yine konuşuruz."

Cansu: Yengemin gönlünü al.
"Bende zaten." Bu sefer o güldü. Vedalaştıktan sonra telefonu kapattım.

Mutfağa girdiğimde Esra kahvaltı hazırlıyordu. Daha doğrusu domates kesiyordu beceriksizdi yemek konusunda. Yavaşça gelip arkasından sarıldım. Boynunu öpüp "Yine çok beceriklisin sevgilim." dedim. Elimden kurtulmaya çalışıp "Dikkatimi dağıtıyorsun." dedi. Ellerini tutup bıçağı bırakmasını sağladım. "Ben yaparım sen çay koy." dedim. Omuz silkti. "Küs müyüz?" dedim. "Hayır, sadece kafam karışık. Bugün benden verim alamayacak gibisin git istersen huysuzluğumu çekmek zorunda değilsin." dedi.

Kırıcıydı. "Esra seni zorunluluk olarak görmüyorum. Sen en kötü hâlinle bile bana iyi geliyorsun. Tüm gün aklım sende kalacağına yanında kalırım daha iyi." küçük bir öpücük verdikten sonra "Kovsan da gitmiyorum yani." dedim. "Peki." deyip geçiştirdi beni.

Kahvaltı yaparken sessizdi yine. "Cansu ve Nida nasıl?" dedi birden. Kaşlarım çatıldı. "Nida'yı mı merak ediyorsun?" dedim. "Yakın arkadaşım benim yüzümden üzülüyor onun iyi olmasını istiyorum." dedi sakince. "O zaman git onunla sevgili ol Demir. Onu çok mutlu edersin emin ol." diye bağırdım. "Denedik olmadı." dedi.

Gözlerim dolmuştu bilerek canımı yakmaya mı çalışıyordu? Ayağa kalktım salona geçtim Esra da peşimden geliyordu. "Deniz ne yapıyorsun?" Kolumu tuttu. "Ne oldu bir anda?"

Histerik bir gülüşle "Bir şey olmuyor Demir. Gidiyorum ben. Nida gelsin siz mutlu mesut yaşayın ben ve arkadaşımdan da uzak durun." dedim. Ayrılıyor muyduk? "Deniz ben sevdiğim kızın yanındayım ne saçmalıyorsun?" Kolumu çekip kapıya yöneldim. Arkamdan "Sonra konuşalım." diye bağırdı. Nasıl bu kadar rahat olabiliyordu?

Esra'dan

Terk edilmiştim şaka gibi. Çalan telefonla derin bir nefes aldım. Kapıya yöneldim. Geliyordu gelmekte olan. Silahı belime sokup kapıyı açtım. Gelenleri görünce yüzümü buruşturdum. Bitsin artık bu iş. Özlem Abla aralarından sıyrılıp bana sarıldı. Kulağıma "Deniz evde mi?" diye fısıldadı. Kafamı olumsuz anlamda salladım. Bu itlerin Deniz'in yüzünü bile görmesini istemiyordum. Babamın sağ kolu Kasım "Hoşbulduk." dedi gülerek. "Uzatma gir içeri." deyip kapıdan ayrıldım. Özlem Abla elimi sıktı. Olay çıksın istemiyordu. Kasım ve itleri içeri girince Özlem Abla "Her yerin kameralarla dolu olduğunu Esra'nın kılına bile zarar veremeyeceğinizi bilerek geldiniz değil mi buraya?"

Kasım yine güldü. "Anlaşmak için geldik. Esra'ya zarar veremeyiz ama sevdiklerine zarar verebiliriz." dedi. "Hiç kimseye bir şey yapamazsınız." dedi Özlem Abla. "Babanı gerçekten hapise mi sokacaksın küçük kız?" dedi bana. O küçük kız hepinizin içinden geçecekti de neyse bunlar için de dosyalar hazırdı. Benim ve diğer kızların ifadeleriyle işleri bitecek gibiydi. Diğerlerini korkutmuşlardır ama beni yıldıramazlar.

"Zamanımı harcıyorsun ne söyleyeceksen söyle. Neyle tehdit edeceksin beni?" dedim soğukkanlı bir şekilde. "Tehdit yok. Annen nasıl Esra?"

Anlamıştım. Benim için bir şey ifade etmiyordu. Ölmesine üzülmem. "Anneye nefret babaya nefret. Sana can veren insanların canını almak seni kötü kız yapar. Kötü kızları hep cezalandırılır değil mi küçüğüm?" beni geçmişten vurmaya çalışıyordu. Yer miyim lan ben bunları? Özlem Abla "Alacağın kısıtlı özgür nefesi burada tüketmen senin ultra geri zekalı olduğunu gösterir. Hadi kapıya." dedi.

Kasım ciddileşti. İstediğini alamamıştı. "Seni ilgilendirmese de ablan annene düşkün. Her şeyi yaşayan ablan intikam derdinde olan sensin. Bir düşün bakalım kim için ne için yapıyorsun bunları. Sen gençliğini ablanın intikamını almakla uğraşırken ablan anneni tedavi etmek için uğraşıyor. Farkına var bir şeylerin." şimdi de duygularıma oynuyordu.

"Haddini aşma." dedim. "Ablana sevgin bu denli aptallaştırıyorken seni onu üzecek olan bir şeyi neden yapıyorsun?" annemin ölmesine dünya üzerinde üzülecek tek kişi ablamdı ama ok yaydan çıkmıştı. Bu yolda ben gençliğimi feda ettiysem herkes acı çekmek zorunda.

Acı çekmek için geldiğimiz dünyada acıdan kaçacak kadar aptal olan tek varlık insandır.
"Sevdiğin herkesin öleceğini bilsem de ben davamdan dönmeyeceğim." dedim kendimden emin sesimle. Özlem Abla zafer bakışı atıp onları kapıya yönlendirdi.

Şu an ihtiyacım olan şey sevgilimin sesiydi. Ona kötü davranmak her şeyden daha çok canımı yakıyordu. Telefonu açmayınca mesaj attım. "Sesini özledim."

Fark Etmeden Senin OlmuşumHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin