15. bölüm (Esra)

910 49 13
                                    

Medya: Esra Demir
İyi okumalar.

Başımda yoğun bir ağrı vardı. Üstüm değişmişti. Geceye dair bir şeyler hatırlamaya çalışıyordum ama yok. Hafifçe doğrulduğumda kolumda bir sızı hissettim. Yan tarafıma baktım. Serum askısını gördüm yanında da enjektör vardı. En son mutfaktaydım sonrası karanlık. Muhtemelen bayılmış olmalıyım. Sol tarafıma döndüm.

Karşımda sandalyede uyuyan bir Deniz Korkmaz beklemiyordum. Neden orada uyumuştu? Her tarafı tutulmuştur şimdi. Baş ağrımı umursamayıp ayağa kalktım. Hafif sendelesemde iyiydim. "Deniz, uyan." Uyanmamıştı. "Deniz." dedim tekrardan. Yine başarısız olmuştum. Aklıma gelen fikirle yatağa girdim, gözlerimi kapattım ve serum askısını düşürdüm. Çıkan gürültüyle Deniz uyandı. "Esra." dedi endişeli sesiyle. Üzerime çıkıp serum askısını düzeltmeye çalıştı. Gözümü açtım. Nefes nasıl alınıyordu?

Deniz üzerimden kalkacakken elimi beline koydum. Daha da yakınlaşmasını sağladım. Gözlerimi açtım. "Adım, ağzına çok yakışıyor." dedim. Onu etkiliyordum ve bunun farkındaydım.

Telefonumun çalmasıyla odada serdar Ortaç'ın karabiberim şarkısı duyuldu.


Güldü. "Utanırım beni öp diyemem." duyduğum şeyle afallasam da şarkı sözü olduğunu anladım. "Ele güne sorma beni." dedim. Gülüp ayağa kalktı. Kalkarken de dün serum takılı koluma baskı uyguladı. Sanırım bu onu kandırdığım içindi.

"Kötü müsün?" dedi. "Hayır."  Ablam içeri girdi. "Geri zekalı kardeşim, günaydın. Sana da günaydın Deniz." Biz de günaydın dedikten sonra "Kahvaltı hazırladım, bekliyorum sizi." diyip çıktı. Deniz'e baktım. "Gece kötü olunca ablanı çağırdım. Ateşin vardı ve bayılmıştın. Ne yapacağımı bilemedim."
"Anladım, teşekkür ederim." Beraber odadan çıktık. Kahvaltı masasına oturduk. Ablam "Ben gittikten sonra niye bir şey yemedin?"
"Vaktim olmadı."  Hâlâ halsiz hissediyordum ama önemli değildi. "Dikkat etmen gerekiyor." dedi Deniz.

Ablam Deniz'e bakıp "Rahat uyudun mu?" Deniz duraksadı. Ben de "Sandalyede nasıl rahat edilebilecekse o kadar rahattı." dedim. Ablam "Sandalye mi?" Cevap vermesi için Deniz'e baktım. Gerilmişti yüzünden belli oluyor. Telefonu çaldı. İzin isteyip telefonla konuşmak için uzaklaştı. Kahvaltımıza devam ederken Ablam "Senin için endişeleniyor." Bir şey söylemeden ablama baktım. "Soğuk duş aldırmış ben gelene kadar. Sabaha kadar da başında bekledi." diye devam etti sözlerine. "Teşekkür ettim." dedim umursamadan. Bunları duyunca heyecanlansam da bunu es geçtim. Çayımı içerken ablam arkasına yaslandı.

"Havada aşk kokusu var." dedi. Göz devirip "Ömrünün sonuna kadar benimle uğraşacaksın."
"Ay yeter be, bıktım senden. Artık Deniz'insin tepe tepe kullansın." diyip masayı toplamaya başladı. Deniz yanımıza geldi. "Neyi tepe tepe kullanayım?" dedi merakla. Ablam cevap verecekken "Doydun mu?" dedim. Kafa sallayıp ablama yardım etti.

"Abla senin işin yok mu?"  Saatlerdir başımızda oturup kahve içiyordu. Konuşmamız gereken konular vardı ve konuşamıyorduk. "Hayırdır prenses, rahatsız mı oldun?"
"Evet."  Deniz beni dürtüp öksürdü. Onun bu hareketine güldüm. Ablam "Tamam be sıkıldım zaten. Gidiyorum ben bir şeye ihtiyacın olursa söylersin." diyip ayaklandı. Deniz "Ayıp oldu."  Ona bakıp "Bizde her şey açıktır. Birbirimize karşı pembe yalan bile söylemeyiz. Rahatsızsak bunu dile getiririz. Karşı tarafta bunu yanlış anlamaz."
"Değişik."
"Alışırsın Deniz Hanım." ona böyle seslenmem hoşuna gitmiş olacak ki gülümsedi.

Fark Etmeden Senin OlmuşumHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin