20. bölüm

667 41 21
                                    

Medya: Esra Demir.

İyi okumalar.

Fazla kalabalık değildi. Girişteki kadın "Hoş geldiniz Esra Hanım."  Esra da baş selamı verdi. Elif en öndeki masaya giderken Cansu "Masamız belli mi?"  Nida "Baş köşe bizim."  Sanki sen evleniyorsun aq. Masaya geçtik. Cansu kulağıma eğilip "Çok yakışıyorsunuz, nazar değecek." Koluna vurup "Duyacaklar." dedim.

Aslı abla ve sanırım Esra'nın kuzeni olduğunu düşündüğüm oldukça şık olan kız bizim masaya doğru geliyordu. Esra ayağa kalktı. "Evleniyormuşsun bugün, bilmiyorum muyum?" dedi ve kuzenine sarıldı. "Daha değil. Benden önce sen gidecek gibisin." dedi ve bana baktı. Esra kuzeninden ayrıldı. Kuzeni "Arkadaşları tanımıyorum galiba. Hoş geldiniz, ben Leyla." dedi elini uzatarak. Elini tutup "Deniz." Cansu da adını söyledi.

Esra, ablasına sarıldı. "Ne zamana kadar buradasın?"
"Bu gece gideceğim." Esra daha sıkı sarıldı. "Özledim seni." dedi. Leyla, Esra'ya vurup "Bugün benim günüm sonra özlem giderin. Benimle ilgilenin ya."  Esra da gülüp yanıma oturdu.

Nida "Dans edelim mi?" dedi Esra'ya elini uzatarak. Ne olur kabul etme. Esra gülümsedi ve elini tuttu. Fatma Nur da ayaklandı. "Bir şeyler içelim."  Esra da alayla "Reşit olmayanlar içmesin. Size özel meyve suyu getirdim." Elif ve Nida oflayıp "Yeter." dediler. Fatma Nur da "İçeni ihbar ediyoruz." dedi gülerek ve ikisi gitti.

Cansu "Ciddiler miydi?" dedi tedirgin bir şekilde. Nida "Maalesef."  Cansu kolunu bağlayıp geriye yaslandı. Elif "İçip içmemeniz size kalmış ama Esra dikkat ediyor bu konuya. Yine de karışmaz." Kaan "İsteyen var mı o zaman?"  Nida hariç hepsi içeceğini belirtti. Ben de içmek istemiyordum.

Kaan'la Murat içecek almaya gitmişti. Esra'yı izliyordum. Fatma Nur ve ablasıyla bir şeyler konuşuyordu. "Fatma Nur da mı reşit?" dedim. Elif başıyla onaylayıp "Doğum günün ne zaman?" dedi bana. 1 ay kalmıştı doğum günüme. "15 Ocak."  Elif, Nida'ya baktı ve "İyi az kalmış." dedi.

Esra ve Fatma Nur masaya geldi. Esra bize meyve suyu getirmişti gerçekten. Kendine bir şey almamıştı. Nida "Dans teklifim hâlâ geçerli." Esra bana baktı. Elif'in masa altından ayağına vurup karşıyı işaret etmesiyle oraya yöneldi bakışları. Sinirlenmiş gibiydi. Baktığı tarafa baktım okul müdürümüzü gördüm. Cansu "Müdürün ne işi var?" dedi merakla. Cevaplaması için Esra'ya baktım. Fatma Nur "Leyla bizim okuldan mezun. Eski öğrencisinin partisine gelmesi normal." Müdür, Leyla'yla konuşuyordu. Gözüme Leyla Candaş yazısı takıldı. Müdürün soyadı da onun gibi bir şeydi.

Leyla bizim masaya geldi. "Of ba-" diyip sustu. "Barmen niye geç kaldı?"  "Eğleniyor musunuz?" dedi bana bakarak. Başımı salladım. "Hoş bir parti." dedim. Esra müdüre bakıyordu. Leyla, Esra'nın kulağına "Seninle konuşmak istiyor."  Kimse duymamıştı ama ben duymuştum. Esra anlamış gibi "Okulun en iyi öğrencisiyle konuşmak zorunda zaten."  Onun egolu biri olduğunu biliyorum ama böyle cümle kuracak biri değil. Masadan kalkıp müdürün yanına gitti. Fatma Nur içkisini içip "İçkileri beğendim." Cansu da shot atıp "Hem kaliteli hem bedava bir şeyler içiyoruz." Hafiften gitmişti. İçkiye dayanıklı değildi.

İlerleyen saatlerde ortam bayağı kaynamıştı. Nida ve Esra dans ederken diğer çiftler de sahnedeydi. Fatma Nur ve ben oturuyorduk. Onunla dans etmek geliyordu içimden ama reddeceğine adım kadar emindim yine de şansımı denemek için "Biz kaldık sadece." dedim. Etrafta gezinen gözleri beni buldu. "Eee?" "Dans edebiliriz." dedim. İçkisini yudumlayıp gözlerini kıstı. "Bir karar ver artık. İkili oynama." dedi ve masadan kalktı, Esra'nın yanına gitti. Bir süre sonra Esra, Nida'yı bırakıp bana doğru yürüdü.

Karşıma geçip "Sıkılmışsın." dedi. Biraz gerilmiştim. "Yalnız bıraktın beni. Sen davet etmiştin. Yanındakine ihanet etmeyeceksin Demir." Elini uzatıp "Peki, ne istersin?" O kadar çok şey istiyordum ki. Yanıyordum, intikam ateşiyle. Elini tuttum. Daha fazla yanıyordum bu sefer farklı şekilde.

Beraber ilerledik. Dans edenlerin arasına karıştık. Elleri belimi buldu, benim de kollarım onun boynuna dolandı. Aramızda mesafe bırakmayıp tek vücut olmamızı sağladı. Başımı omzuna koydum. Salınırken onu izledim. Hafifçe gülümsedi.

"Bana öyle bakma." dedi. Hiçbir şey umurumda değildi. Anın büyüsü ele geçirmişti. "Anlayacaklar." dedim. Esra iç çekti ve "İkimize karşı bu dünya."  Neydi bizi engelleyen şey? "Bizi anlamayacaklar."  Esra gülümsedi. O an fark ettim ki çalan şarkı buymuş. Aptalım. Eşlik etmeye devam etti.


"Rahatsın herhalde." dedi. Mayışmıştım. Başımı sallayıp "Huzur bulduğum yer demiştim."
"Çok kapılma." dedi ve bıraktı.

Ne olduğunu anlamadan Esra'yı sahnede gördüm. Fatma Nur da yanında elinde gitarla oturuyordu. Şaka mı? Eliflerin yanına yürüdüm. "Esra ve şarkı söylemek?" Sesi az önce güzel gelmişti ama bana öyle geliyor sanıyordum. Elif "Onda daha ne hünerler var."  Cansu "Bir şeyde de kötü ol be kızım."

Esra mikrofonu alıp "Bugün burada toplanma nedenimiz sevgili kuzenimin yalnızlığa vedası. Artık hayatı iki kişilik. Aldığı her karar, her düşüncesi, attığı her adım iki kişi için. Bugünün gelmesini bekliyordum o hep aşk doluydu. Benim gibi değil. Birilerine bağlanmak, hayatına devam edebilmesi için şart. Bazılarımızın ruhu eş arar ve kuzenim bu eşi buldu. Umarım mutlu olursunuz. Umarım arayan her ruh eşini bulur." gözleri beni buldu. "Onun için belki de asla yapmam dediğim şeyi şu an yapacağım." dedi ve Fatma Nur çalmaya başladı.

Öyle kolay aşık olmam.
Ama senin ayrı bir havan var.
Seni gördüğüm de beynim oyunlar oynar.
Yine görüşürüz hiç sanmam.
Yaşıyoruz çok farklı hayatlar.
Benim olmazsan burada bir dakka durmam.

Şarkıya Fatma Nur girdi.

Bir bir söyledim her şeyi olmaz ki.
Zorlama boş yere.
Senden kaçar oldum ben engeller yüzünden.
"Hiç, hiç, hiç yok mu bir yolu" demiştin.
Ben de o gece fazla içmiştim.
Kıralım duvarları gel yanıma yat dedim.

İkisi birlikte ilk kıtayı söylediler.

Herkes onları izliyordu. Yeterince nefes kesici olan Esra daha da etkileyiciydi bu gece.

Şarkı bitince Esra kısa bir konuşma yapıp sahneden indi. Onu merdivenlerin önünde bekliyordum. Esra beni görünce güldü. "Beğendin mi?" dedi. Fatma Nur'a baktım. Bizi yalnız bıraktı. Ben de daha fazla dayanamayıp sarhoşluğun verdiği cesaretle dudağına yapıştım Esra'nın.

Karşılık vermiyordu. Şokta olduğunu düşünüp alt dudağını ısırdım. O ise kendini geri çekti. "Sakın bir daha yapma." dedi öfkeyle. "Hoşuna gitmedi mi?" Etrafı kolaçan edip "Saçmalama. Kafana göre hareket edemezsin."
"Bu kadar mı istemiyorsun beni?" şu an ne yaptığımın, ne söylediğimin ya da onun ne söylediğini algılamıyordum.

Beynim uyuşmuştu. Müthiş bir sızı hissediyordum sadece. Ağladığımı yeni fark etmiştim. Benden bağımsız hareket ediyordu her organım. Özellikle kalbim. Esra beni öylece bırakıp gitti. Dizlerimin üstüne çöktüm.

Kolumdan tutup yürümeme yardım eden kişi Nida'ydı. Biraz yürüdük, tuvalete getirmişti beni. İçeridekileri çıkarttı. Çeşmeyi açtı. Elinden kurtulup "Ben hallederim." dedim.

Nida kapıya yaslanıp alayla beni izlemeye başladı. "Seni hiç mi uyarmadılar güzelim? Hiç mi bahsetmediler? Esra benim ve her zaman böyle olacak. Aşkımızın önüne geçme." Arkama geçti "Onun düşüp kalktığı bir kaltak bile olamazsın." "Uzak dur." cümlesini bitirir bitirmez dirsek attım.

Onu göğsünden ittim. Dengesini kaybetti sinirle üstüme yürürken ayağı kayıp yere düştü. Gözleri kapandı. Yerden kalkamadı. "Nida hallettin mi?" diyerek kapıyı açtı Fatma Nur. Beni ve Nida'yı görünce ufak çaplı bir şok geçirdi. "Sen ne yaptın?" diye bağırıp Nida'nın yanına gitti. Kafasına dokunduğunda elindeki kanı görmemle bilincim kapandı.

Uzun süredir yoktum. Beklettiğim için özür dilerim.

Ne yazdığım hakkında hiçbir fikrim yok.
Konu farklı yerlere gitti. Hiç planda yoktu. Neyse umarım beğenirsiniz.

Fark Etmeden Senin OlmuşumHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin