87. Bölüm

155 11 69
                                    

Medyadaki şarkı Fatma Nur'u yansıtıyor bence.

İyi okumalar.

"Açık alanda seninle sevişmediğim için trip atmıyorsun değil mi?" omuz silkti. "Yok canım. Ne münasebet?" Çocuk gibi.

Sabah saatlerindeydik. Ben etrafı toplarken o yerde bağdaş kurmuş oturuyordu. "Çimleri rahat bırak Esra."

Bırakmıştı. Her dediğimi yapacak mıydı? "Neyin var senin Esra?" Başım çatlıyordu. Uyumak istiyordum artık.

"Kötü bir his var içimde. Sanki birine bir şey oluyormuş gibi." Gülümsedim.

"Mutluluk yabancı olunca bize bu hisler normal. Ben de her an kötü bir şey olacak da daha doyamadan ayrılacağız diye korkuyorum."

Acı bir tebessümle baktı bana. "Bana olan sevgin gözlerinden okunuyorken Engin'i nasıl kalbine alıp parmağına yüzüğünü taktın?"

Engin sorunu vardı bir de. Derin bir nefes alıp anlattım ona her şeyi. "Ceren'i çok mu seviyorsun?" Engin'i hiç umursamayıp sadece Ceren'le ilgili kısıma takılmıştı.

"Başta Zeynep'in emanetiydi ama sonra aramızdaki bağ farklılaştı. Artık ona Zeynep'ten kalan bir hatıra ya da Engin'in kızı olarak değil kendi kızım olarak görüyorum. Onun annesi benim, doğurmama gerek yok bunun için." son cümlem istemsiz sert çıktı. Esra ayağa kalktı. Durgun görünüyordu yanıma geldi. Elimi tuttu. "Ne olursa olsun Ceren'in velayetini alacaksın."

Elini bıraktım. "Gidelim mi artık?" Anlam verememişti bu davranışıma. Tamam ondan ayrılmak istemiyorum ama sürünmesi gerekiyordu. Giderken arkamdan geliyordu. "Masa, sandalye kaldı burada."

"Hallettim onu."

Arabayı bindim. Gelmesini bekliyordum. Geceden beri iyi hissetmiyordu farkındaydım. Benimle ilgiliydi belki de affetmeyecekti. Arabaya bindi.

"Deniz sadece kafam karışık. Bir gecede 10 yıldır inandığım her şey yerle bir oldu."

"Bana inanmıyor musun? Eğer öyleyse Cansu'yla konuşabilirsin. Bahsettiğim fotoğraflar-"

"İnanıyorum. Sadece başka bir şey var. Neden evliliğini gözüme soktun? Engin'le mutlu aile tablonuza inandırdın beni. Neden görür görmez anlatmadım bana bunları? Kocanın saldırısından seni kurtardığım için kafan karışmış olabilir diye endişeliyim."

Esra benim için seçim değildi zorunluluktu. Hep ona aittim.

"Engin hayatımı kurtardı. Ona borçluydum. Sana anlatamazdım çünkü evliydim. Biz mutlu olamayız sandım en azından Engin ve Ceren mutlu olsun dedim. Ben onlara ihanet edemezdim senin için bile. İnanmama ihtimalin de cabası. Yok saydın beni. Dava dışında konuşmadın bile. Değişmiştin Esra. Düşman gibi davrandın."

Derin bir nefes aldım. "Şimdi ne değişti de söyledin?"

"Seni çıplak gördüm."

Ağzındaki suyu püskürttü. Kahkaha attım. "Arabaya sıçtın." Her yeri ıslatmıştı.

"Sapık mısın ya?" O da gülüyordu.

"Esra önümde eğildin." Nasıl tahrik olmayayım?

"Ben de insanım." Utanmış mıydı o? "O an huri sandım seni."

Başını eğdi. Elleri cebindeydi. "Telefonumu gördün mü?" Yine bir tedirginlik vardı üstünde.

"Getirmemişsindir belki. Oturduğumuz yerde düşürmedin eminim."

Biraz daha gerilmişti. "Esra işle alakalıdır. İkimiz de kötü adamları yakalıyoruz. Normal bir ânımız yok."

Derin bir nefes aldı. "Olabilir."

"Kahvaltı yapmadın o yüzden gerginsin. Enerjin tükeniyor sabahları." Kahvaltı yapmadan güne başlamazdı.

"Enerjimi tüketecek bir şey yapmadım ki. Tüm gece sarılarak ağladık."

Kahkaha attım. "Bir geceyle kurtulamazsın. Yaşattıklarının bedelini ödeyeceksin."

"Ne bedeli acaba? Aldattığını sandım Deniz ne bekliyordun?" Haklı ama umurumda değil. Peşimde koşsun.

"Söylediklerin fazla ağırdı Esra. Geldiğinden beri kendimi affettirmeye çalıştım bir kez yüzüme bakmadın. Nefret ettin benden; kendimden soğuttun beni. Gözlerindeki duygusuzluğu unutamıyorum."

Elleri titremeye başladı. Suçlu hissetsin diye söylememiştim. Beni anlamasını istiyordum sadece. Pencereyi açtı hava almak için.

"Haklıydın yaptıklarında ama beni de anla. Çok kırıldım. İstediğim tek şey şefkatin, ilgin ve sevgin." Ellerini saklamaya çalıştı. Titremesi artmıştı.

"Yine bana yetersiz hissettiriyorsun. Aldatman yalan olabilir ama o gün söylediklerin gerçekti. Engin'i erkek olduğu için değil, sana saygı duyup değerli hissettirdiği için seçtin."

"Kendin söylüyorsun Engin'i belli sebeplerden dolayı seçtim seni ise sen olduğun için sevdim. Bana her şeyi söylemene rağmen sevdim, zarar vermene rağmen."

"Yine mağduriyet yaratıyorsun Deniz."
Sinirlendirmişti bu cümlesi. "Sadece trip atınca ilgi gösteriyorsun çünkü. İki gram ilgiyi hâlâ çok görüyorsun bana. İnanamıyorum ya." Direksiyonu sıkmıştım. Bir şekilde ortama sıçıyordu ya. Bu öküzün neyine aşıktım?

"Deniz sağa çek." Issız yolda yağmur yağıyordu her yer çamur. Ne yapmaya çalışıyordu? "Kurtulmak için bir yarım saat dayan." Gaza basınca elini elimin üstüne koydu. "Sinirliyken araba kullanmaman gerekiyor. Dur lütfen."

Durdum. Elimi de çekmiştim. Neden bana böyle sert davranıyordu ki? İç çekip indi arabadan. "Esra dur-" yolun ortasında duruyordu. Gözlerini kapatmış ıslanıyordu. Ya sabır! İndim arabadan.

Bagajdan montu alıp yanına gittim. "Hasta olacaksın giy şunu." Montu aldı, kollarını boynuma doladı. Montu bana giydirmişti. "Seni her şeyden çok seviyorum."

"Senden uzakta da olsam evlensem de beni unuttuğunu da düşünsem sana aittim ama Esra beni cepte görme. Beni kendinden mahrum bırakma."

"Deniz ben seni çok önemsiyorum. İyi hissetmiyorum bunun seninle de alakası yok. Eve geçelim mi? Fatma Nur'la konuşmam gerekiyor. O şerefsizi görmeden başlayan sabahlar bana kötü hissettiriyor. Onu gözümün önünden ayırınca başına bir şey gelecekmiş korkusu oluşuyor. O yüzden mantıklı davranamıyorum şu an. Özür dilerim."

Sarıldım ona. "Anlıyorum canım. Üşütmüşsün bin hadi gidelim." Yanağımı öpüp arabaya yöneldi. Islaktı ama zaten arabayı batırmıştı o yüzden sorun yoktu. Arka kapıyı açtı. "Örtü koyup oturalım. Kuruması uzun sürer, böyle binersek gidene kadar hasta olursun."

Esra elinde örtü ve telefonumla geldi yanıma. "Cansu aramış kaç defa." Telefonu bana verip örtüyü kabaca koltuğa serdi. Benim tarafıma daha kalın olan battaniyeyi örtmüştü.

Montu çıkarıp bagaja koydum. Esra arabaya binmişti. Ben de yerime geçtim. Nida aramıştı bu sefer. "Açıyorum." Başımla onaylaydım onu. "Hoparlöre veriyorum?"

"Deniz." sesi bir garipti. Boğuk geliyordu.

"Efendim Nida?"

"Fatma Nur birkaç saat önce öldü. Esra'ya ulaşamıyoruz sen söylersin."

Fazla mı kopuk yazdım acaba? Sonu dışında bir türlü toplayamadım bölümü.

Bihterizm0 bu kıyağımı unutma. 😉

Fark Etmeden Senin OlmuşumHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin