14. bölüm

866 54 13
                                    

Medya: Deniz korkmaz

İyi okumalar.

Bir süredir bakışıyorduk. "Her şeyi konuşacağız." dedi. Az önceki kızın yanımıza geldiğini fark edince Esra'nın kollarından kurtuldum. Kız "Esra abla, merhem için teşekkür ederim. Benden istediğin bir şey yoksa gideyim." Esra elini kızın omzuna koyup "Kendine dikkat et Meryem. Kontrol için hastaneye gitmelisin ablam gelince seni götürür." Ne olduğunu anlamamıştım ama yine Esra'ya haksızlık ettim sanırım. (En azından farkına vardın.) Kız "Gerek yok Esra abla, daha fazla yormayayım sizi." d Esra da "Ablam da geldi zaten." Kız karşımızdan gelen Esra'nın ablası Aslı'ya baktı. Aslı abla yanımıza gelip "Selam kızlar." dedikten sonra bana dönüp "İyi misin, bir sorun mu var? Deniz." adımı unutmamasına şaşırmıştım. "Hayır." diyebildim sadece.

Hepimiz içeri geçmiştik. Esra, ablası ve adının Meryem olduğunu öğrendiğim kız aralarında bir şeyler konuşuyorlardı. Ben de evin önüne çıktım.

Esra'dan

Meryem'e sarıldıktan sonra dışarı çıkmıştı. Aklımda tonlarca soru vardı. Deniz neden buradaydı? Ablam zihnimi okumuş gibi "Deniz niye burada?"  "Bilmiyorum."
"Nasıl? Sen çağırmadın mı? Burayı nereden biliyor?" diye soruları art arda sıraladı. "Bilmiyorum abla konuşacağım. Hadi git kız seni bekliyor."

Gözümün kararmasıyla önümdeki koltuğa tutundum. Ablam hemen yanıma gelip beni tuttu ve koltuğa oturttu. "Ne oldu canım?"
"Bir şeyim yok, iyiyim." Ablam elini alnıma koydu. "Ateşin var gibi. Doktora gidelim."
"Gerek yok abla, gerçekten iyiyim."  Ablam bana tebessüm edip "Deniz burada diye mi gelmek istemiyorsun?" Gözlerimi kaçırdım. "Ne alaka?"
"Sen sağlığına çok dikkat eden birisin. En ufak şeyi bile göz ardı etmezsin."
"Of abla." diyip ayağa kalktım.
"Gördüğün gibi bir şeyim yok. Yemek yemedim sadece. Yerim, geçer." Ablam "Peki o zaman. Deniz var diye gidiyorum. İhtiyacın olduğunda arıyorsun." Ablamın nasihatlerini dinleyip Meryem ve onu yolcu ettim.

Deniz istemediği için buradaydım. Tatil evinde kalıyordum. Üst tarafım orman alt tarafım denizdi. İnsanlardan kaçmak için ideal bir yerdi.
Deniz hakkında birçok merak ettiğim şey vardı. Önce çay yapıp sonra konuşmalıydım.

Deniz'den

Harika bir manzaraydı. Hava biraz serindi. Altımda bulunan sonsuz denize bakarken arkamda bir hareketlilik hissettim. Esra elindeki çarşafla omuzlarımı örttü. Teşekkür edip çarşafı üstüme çektim. Yanıma oturdu. Elindeki çaylardan birini verdi.

Sessiz bir şekilde oturuyorduk. "Yanlış anladın." dedi. "Meryem burada çobanlık yapan bir kız. Şehre uzak olduğu için sütü onlardan alıyorum. Bir hayli mesafe var çadırla aramızda. Gelirken ayağa takılmış yere düşmüş. Vücudunda morluklar vardı. Merhem sürmesine yardım ederken sen geldin." diye uzun bir açıklama yaptı. "Gerek yoktu." dedim. açıklama için dediğimi anlamış olacak ki "Yanlış anlaşılmalardan nefret ediyorum." dedi üzgün olduğunu belli olan sesiyle. "Canın çok acıdı mı?" dedim. Bana baktı. "Seninki kadar değil."  Kaşlarımı çattım. "Ne demek bu?"
"Her şeye rağmen inanıp buralara kadar gelmişsin, öyle görünce tüm inancını yitirdin. Hayal kırıklığına uğradın. Benim yüzümden canın yandı, seni kırdığım için üzgünüm."

Nasıl bu kadar güzel düşünebiliyordu? "Kalbin çok güzel." Dediğim şeye ikimiz de şaşırmıştık. Gülümsedi.

Elini saçıma uzattı. Gözlerime baktı. Karşı gelmedim. Saçımın ucuna dokunup "Saçlarını kesmişsin."
"Yakışmamış mı?"  Güldü. "Uzunken daha güzeldin.Böyle çekici bir seme olmuşsun."  Güldüm. "Bu iyi bir şey değil mi?"

Saçımı okşayıp iç çekti. "Neden kestin?" "Senin yüzünden." dedim. Şaşkın bir suratla bana bakıyordu. Kahkaha attım bu hâline. "Mesela yani." dedim. Elini çekip "Bayağı da komik kızsın."  "Saçlarımı sevdiğin için kestim."  Bana yaklaşıp gözlerime baktı. İçimde pek iyi şeyler olmuyordu. "Kimse için bir şey yapma." dedi fısıltıyla. Etkileyiciydi. Hipnoz olmuşcasına kafa salladım.

"Seni etkiliyorum." dedi. Kendimi toplayıp "Saçmalıyorsun." dedim. "Neden buradasın?" Sustum. Niye gelmiştim. Onu görmek istiyordum. Nedenini bilmiyorum.  "Sana inandım. Ön yargılı olduğumu düşündüm." Yalan söylemedim, eksik bilgi verdim. "Bu kanıya nereden vardın? Bir anda fikrini ne değiştirdi?" Sorgulayacaktı. "Yokluğun." dedim. Tam ağzını açıp konuşacakken "Daha fazla soru sorma. Her şeyi düşündüm. Eksik yerler vardı." Başını salladı. "Anlıyorum." Ne kadar anlayışlı biri ya. Her şeyini ayrı düşüyorum be kızım.

"Beni tanımak istiyorsun yani?" dedi. Başımı salladım. "Arkadaş olabiliriz." dedi. "Bunun için birbirimizi sevmemiz gerekmiyor mu?" dedim. Şu an utanıyordum, nasıl böyle bir soru sordum? Bilmiyorum. Her şey cevabına bağlıydı. Çayını bitirip "Bende arkadaşlık her şeydir. En başta güven şart çünkü tüm hayatımı açarım arkadaşlarıma. Kardeşim gibiler. Çok zor birilerini severim. Seni seviyor muyum belirsiz ama içimde anlamsız bir güven var sana karşı." devam etti. "Kızlar gibi olamazsın ama beni tanımış olursun. Ben de seni tanırım. Sınırlarımızı bilirsek bir sorun olmaz." dedi. Tarifsiz bir acı hissediyordum. Neden onun beni sevmesini istiyordum ki? Neden ona en yakın kişi olmak istiyordum? Onu görmeye bile dayanamıyorken neden bu haldeydim? Sevdiğim insanlar dışında kimse için ekstra bir şey yapmazken onu görmek için yüzlerce kilometre gelmiştim. Esra'nın elimdeki çayı almasıyla irkildim. Esra ayağa kalkıp mutfağa gitti.

İçerden bir düşme sesi gelince korkuyla "İyi misin?" diye bağırdım. Ses gelmedi. Hızlıca içeri girdim. "Esra?" Yine ses yok. Mutfağa girdiğimde Esra'yı yerde gördüm. Hemen eğilip başını kucağıma yerleştirdim. "Esra ne oldu sana? Lütfen aç gözünü." Gözlerim dolmuştu. Onu kaldırdım. Cayır cayır yanıyordu. Ne yapmam gerekiyor şuan. Elim ayağıma dolaşmıştı. Bez gibi bir şey aradım. Bulduktan sonra ıslattım. Esra'nın başına koydum. Vücut ısısı düşmeliydi. Esra "Soğuk." diye mırıldandı.

Elimi tuttu. Hâlâ sıcaktı. Kahretsin çok korkuyordum. Ablasını aramalıydım. Esra'nın telefonunu aldım. Şifre istiyordu. Neydi ki şifresi? Panikle Cansu'yu aradım. Hemen açtı. "Ne oldu? Öldüm meraktan. Öpüştünüz mü?" dedi heyecanla. Ağlamaklı bir sesle "Esra yanıyor."
"Ee söndürsene kızım."
"Beni, nasıl yapıldığını sormak için aradığını söyleme sakın." dedi gülerek. "Saçmalamayı kes. Esra ateşler içinde. Hasta. Ne yapacağımı bilmiyorum." Cansu ciddi bir ses tonuyla "Soğuk duş aldırdın mı?"  Aklıma gelmemişti. "Hayır." dedim. "Duş aldır, doktoru ara. Zaman kazandırır. İlaç da vardır orada." "Tamam."
"Nasıl yapacağım?"
"Deniz, Esra'nın sağlığını düşün ona göre hareket et." diyip kapattı.

Her şeyi bir kenara bıraktım. Esra'nın üstündekileri çıkardım. Çok güzeldi ama sırası değildi. İç çamaşırıyla onu duşa soktum. Soğuk suyu açtım. Titremeye başladı. Elimi tutup üzerine doğru çekti. Şu an birlikte duş başlığının altındaydık yüzlerimiz çok yakındı. "İyi olacaksın." dedim. Duştan sonra onu yatağa taşıdım. Çamaşırları ıslaktı ama değiştiremezdim. Havluyla sarıp onu yatırdım. Kapı çaldı. Duşa girmeden önce ablası Esra'yı aramıştı. Ben de ona olanları anlattım. Doktor olduğunu o an öğrendim.

Kapıyı açtım. Aslı abla hızla içeri girdi. "Yatağında." dedim. Esra'nın yanına gitti. Elini onun alnına koydu. "Ben gittikten sonra yemek yedi mi?" dedi endişeli bir ifadeyle. "Hayır. Sadece çay içtik."  Anladım derecesine başını salladı. Bana baktı. "Sakin ol." dedi. "Ciddi bir şey değil. Üstünü değiştir sen de."  Islak olduğumu o an fark ettim. Az önceki an aklıma gelince bir ateş bastı. Hemen gidip üstümü değiştirdim.

Esra'nın yanına geldiğimde Aslı abla ona serum takmıştı. Esra'nın saçlarını okşuyordu. Geldiğimi fark edince  "Teşekkür ederim." dedi. Gülümseyip "Ben teşekkür ederim."  O da gülümsedi. "Gelsene." dedi. Gülümsedim. Esra'ya baktım. "Onu seviyor musun?" dedi. "Öyle bir şey yok." dedim. Bana inanmamış bir şekilde baktı.

"Başına bir şey gelmesini istemiyorum." dedim. "Başına gelen şeylerin sorumlusu değil misin zaten?"  Haklıydı. Benim yüzümden buradaydı. Hastaneye uzakta bir yerdeydi. Aslı abla olmasa neler olurdu tahmin bile edemiyorum. "Esra benden bir şeyleri saklamaz. Aranızdakileri çözebilecek yaştasınız. Sana kanım kaynadı Deniz. Kardeşimi daha fazla üzme. Olmuyorsa zorlamayın, oluyorsa da zorlamayın. Bazı şeyleri akışına bırakmalısınız. Birbirinizi kırmadan, üzmeden, yıpratmadan. Esra hatasız diyemem. Kendi de seni nasıl bu hâle getirdiğini bilmiyor. Açık olun birinize. Duyguların altında yatan sebepleri konuşun." Cevap veremedim. Yine haklıydı. Soyadlarını haklı olarak değiştirmeliler. Bir saniye ne ara Demir ailesinin her dediğini onaylar olmuştum.

Düşünecek çok şey var, birçok cevap var ama şu an sırası değildi.

Deniz'in bu halini sevdiniz mi?

Fark Etmeden Senin OlmuşumHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin