80. Bölüm

141 19 30
                                    

İyi okumalar.

Tek gözümü açtığımda çıplak bir Esra Demir görmek cennete düştüğümün kanıtıydı. Çok şükür öbür dünyamı kurtarmışım. Sırtı dönükken iç çamaşırı almak için eğilince Tanrı'nın huri olarak onu göndermesini manidar bulmuştum. Taş gibiydi. E madem cennetteydim her istediğimi yapabilirdim.

"Yatağıma gelsene." İki dünyada da onu istemem aşk mıydı azgınlık mıydı anlamadım. Esra sesimi duyunca şortunu giyip bana doğru geldi. Üst tarafı hâlâ çıplaktı. "Kafana çok sert vurmuş. İyi misin?" Yanıma geldi. Eğilip elini alnıma koydu. Göğüsleri bu kadar yakınımdayken başka bir şey düşünemiyordum dokunmak için elimi uzattığımda kendini hemen geri çekti.

Kaşlarımı çatıp "Cennette de mi sana erişim yasağım var si-" küfür edecekken kahkasını duydum. O kadar güzeldi ki gülüşü gözlerimi göğsünden çekip gülüşüne odaklandım. "Deniz ölmedin."

Nasıl ölmedim? Yeni hissettiğim baş ağrısı ve sırt ağrısıyla hâlâ hayatta olduğumu anladım. Ölmediysem burada ne işim vardı? Sahi neredeydim? Esra varsa yanımda kesinlikle güvende bir yerdeydim.

Sütyenini giyerken onu izlediğimi fark edince sapık gibi hissedip kafamı yastığa gömdüm. Bir de kızı yatağa çağırdım. Off çok utanıyorum.

Aklımda tonla soru vardı. Ceren iyi mi? Cansu nerede? Engin'e ne oldu? Ben nasıl kurtuldum? Yaşanılanlar gerçek miydi? Engin kafama silah dayanmıştı. Öldürecekti beni. "Kafanı yastığa gömme başın ağrıyacak. Zaten uyumaman gerekiyordu ama çoktan bayılmıştın." Dediğini yapıp yatakta doğruldum. Her tarafım ağrıyordu.

Acı yüzüme yansımış olacak ki "Ağrı kesici ister misin?" diye sordu.

"Neredeyiz? Engin'e ne oldu? Beni kim kurtardı?" Esra sorularımı cevaplamadı. Yine duygusuz gözleriyle kalbimi deliyordu. Yatağın yanındaki sürahiden su doldurdu. Paketten ilaç çıkarıp bana uzattı. Telefonunu çıkarıp birini aradı. Ben ilacı içerken "Pelin pembe kutulu ilaçtan 1 tane verdim ama ağrısı fazla. 1 tane daha vermemde sorun olur mu yoksa başka bir şey mi vereyim?"

Beni iyi etme görevi Pelin'e mi düşmüştü? Pelin'in söylediklerini pek anlamasam da Esra başıyla onaylayıp teşekkür etti ve kapattı. "Mutfaktan ilaç getireceğim aç mısın bir şey ister misin?"

"Tüm gece gözlerimin içine baka baka sana sürtünmesine izin verdiğin kızı mı aradın beni iyileştirmesi için? Bu gecenin sorumlusu o kız." Öfkeme yenik düşmüştüm yine konu Esra olunca hiçbir duyguya engel olamıyordum. "Pelin'den daha önemli işlerimiz var Deniz. Sağlığın öncelikli benim için. Lütfen senin için de öyle olsun. Ceren annesini çok özledi."

Ceren'im ona bir şey olmamıştır değil mi? Bana Zeynep'in emanetiydi o. Öz annesi Ceren henüz 1 yaşına bile gelmeden beraber olduğumuz bir operasyonda kollarımda can vermişti. Ceren'i bana emanet etmişti o artık senin kızın demişti. Uzun bir süre Ceren'i görmek için Engin'in evine girdim çıktım. Engin çok iyi bir insandı. Zeynep'ten sonra o da çökmüştü.

Ceren 1,5 yaşına gelmişti ve beni annesi yerine koymuştu. Engin'in ailesi evlenmesi için zorluyordu onu. Ceren'i ne olduğu belirsiz bir kadına yani bana emanet edemezlermiş. Bir süre sonra Engin'in annesi Ceren'e bakmaya başladı.  Bana göstermedi yüzünü. Bekar bir erkeğin evine giremezmişim. Ceren'in bana alışmasını istemiyormuş. Engin'in de o sıralar Suriye sınırında göreve gitmesi gerekiyordu. Ceren yalnız kalacaktı babaannesi memlekete götürecekti. Ondan ayrı kalmamak için Engin'in ilgisine karşılık verdim. Sonra da evlendik. Onu seviyordum ama hiçbir zaman eşim olarak göremedim. Mutluydum yanında her şey çok güzeldi ama Esra'yı unutamadım. Çok uğraştım. Cansu'ya ve Nida'ya yasakladım adını. Tüm fotoğrafları yaktım. Anıları düşünmemek için her şeyi yaptım. Bir yerden sonra unutmasam da hissizleşmiş gibiydim.

Artık onu düşünmek kalbime acı vermiyordu. Kabullenmiştim yokluğunu. Herkesin gözlerindeki ışıltıyı kaybettiği bir gün vardı ben bir sabah uyandığımda onun başkasını sevdiğini öğrendiğimde her şeyi kaybetmiştim. Sonra Ceren'e tutundum. O benim yaşama sebebim oldu.

Bir anıya binlerce kez gülümseyebilir miydi insan? Ya da tek bir geceyi binlerce kez tekrar yaşıyormuş gibi hissedebilir miydi? Ben hepsini Esra'da hissettim. O geceki dokunuşlarını yıllarca bedenimde hissettim.

Kapının açılmasıyla kendimi toplamaya çalışmadım. Görsün istiyorum her şeyi ben anlatmadan anlasın. Bir kez olsun sözlerime değil gözlerime inansın istiyorum.

Çorbanın kokusu gelince gülümsedim. O da neye gülümsediğimi anlamış gibi buruk bir tebessüm oluştu dudaklarında. 

"O zaman da gelip sen kurtardın beni. Tecavüze uğrayacaktım sen olmasan. Beni kucaklayıp çıkardın o kirli yerden. Evine götürdün. Başımda bekledin." (8. bölümde oluyor bunlar.)

Tepsiyi masanın üzerine koydu. Gözlerimi sildim. Kaseyi eline alıp kaşığa çorba doldurdu. Uzattığı kaşığa baktım. İnsan 8. bölümde neyse 80. bölümde de oydu.

Elimi elinin üzerine koyup içtim çorbayı. Direkt ellerini çekti elimden. Hareket edince canım yine acıdı. Hayvan herif öldüresiye dövmüş. "Tarih tekerrür mü ediyor dersin?" sorduğu soruyla iç çektim. "O zaman ellerin saçlarımdaydı. Şimdi ellerimden kayıp gidiyorsun. O zamanlar sevgi vardı gözlerinde şimdi-" sustum devam edemedim. Sesli bir şekilde söylemek ağır gelmişti.

Fark Etmeden Senin OlmuşumHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin