25. Bölüm

303 36 4
                                    

Derinin bakış açısıyla

Ellerim ve ayaklarım bağlı, sandalyede öylece oturuyordum. Zamanın ne kadar geçtiğini bilmiyordum; günler mi, saatler mi? Bilmiyordum. Açlık ve susuzluk vücudumu zayıflatmıştı, başım dönüyordu.

"Ulan şerefsiz karı, insan bari bir su ve yiyecek bi'şeyler verir," diye mırıldandım. Etrafıma bakındım, ama hiçbir kaçış yolu görünmüyordu.

"Şuradan bir kurtulayım, senin ağzına sıçacağım orospu karı," dedim hırsla.

Bir insana böyle işkence mi yapılır ya.

Tam o sırada kapı açıldı ve Sude içeri girdi. "Ooo, Derin'im," dedi alaycı bir ses tonuyla. "Senin ağzına böyle kelimeler hiç yakışmıyor. Ağzını toplamamız lazım bizim. "Yanındaki iri yarı adama göz işareti yaptı. Adam hemen yanıma geldi ve ağzıma sert bir yumruk attı. Sandalyeyle birlikte yere düştüm, ağzımdan kan gelmeye başladı.

Orospu karı seni.

Yerde acı içinde kıvranırken Sude'nin kahkahaları kulaklarımda yankılandı. "Bu sadece başlangıç, Derin," dedi. "Sana ne yapabileceğimi göreceksin. Bahar'dan uzak duracaksın. Anladın mı?" Cevap veremedim, sadece acı içinde inledim.

Tipim değilsin demek istiyorum ama kesinlikle daha fazla dayak yiyecektim.

Sus Derin sus kendine hakim ol.

Sude adamlarına bir işaret daha yaptı ve adamlar beni tekrar sandalyeye oturttular. Ellerimle yüzümü tutmaya çalıştım, ama bağlı olduğum için sadece gözyaşlarımı silmeye çalıştım. "Sana bir ders vermemiz gerekiyor, Derin," dedi Sude, yüzünde şeytani bir gülümsemeyle. "Bahar'ın ne olduğunu sanıyorsun? O sadece bir oyuncak, senin gibi zavallı biri için değil. En yakın zamanda seni bir çöp gibi atar gider."

Adamlar bir kez daha üzerime doğru geldiler. İçimden bağırmak, kaçmak istiyordum, ama gücüm yoktu. Beni tekrar darp etmeye başladılar, vücuduma inen darbelerle her bir parçam ağrıyordu. Sude ise bu şiddeti keyifle izliyordu.

"Sude... lütfen," dedim zorlukla. "Ne istiyorsan, yaparım. Sadece durun."

Sude başını yana eğdi, gözlerinde merhametten eser yoktu. "Bahar'dan vazgeçeceksin," dedi sert bir şekilde. "Onu unutacaksın. Yoksa bu işkenceler daha da kötüleşir."

Ya birisi bunu hastaneye kapatsın.

En özel deliler hastensi olurda sevinirim.

"Tamam," diye fısıldadım. "Tamam, vazgeçiyorum."

O kadar hızlı vazgeçermiydim lan, daha karım olucak.

Olmayan spermlerim ile çocuk yapıcaz.

Bu cevabım üzerine Sude'nin yüzündeki gülümseme büyüdü. "İşte böyle," dedi. "Görüyorsun, Derin. Senin iyiliğin için yapıyoruz bunları." Ardından, adamlarına bir işaret daha yaptı ve onlar da beni bir süre rahat bıraktılar.

O an, çaresizlik ve umutsuzluk içindeydim. Sude'nin elinde oyuncak olmuştum ve bu kabusun ne zaman sona ereceğini bilmiyordum. Asla ama asla Bahar'dan vazgeçmezdim.

Tek umudum, bir şekilde buradan kurtulmak ve Bahar'a yeniden kavuşmaktı. Ama o an için, bu sadece bir hayalden ibaretti.

Vücudumda her bir darbenin izini hissederek sandalyede oturuyordum. Gözlerim şişmiş, ağzım ve burnum kan içindeydi. Sude'nin adamları içeri girdi, ellerinde bir şişe su ve bir tabak yemekle. "Yemezsen ölürsün," dedi biri sert bir sesle. Su şişesini açıp yüzüme su çarptı, ağzımı açmaya çalıştı. Ancak ne suyu içebilecek ne de yemeği yiyebilecek halim vardı. Başımı yana çevirdim, yemeği reddettim.

Yasak Aşkın Gölgesinde (Öğretmen x Öğrenci GxG)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin