Arabadan iner inmez Bahar, “Biraz yürümemiz gerekecek. Araba daha ileriye gidemez,” dedi ve etrafa bakındı.
Ona onaylayarak başımı salladım, “Sorun değil, yürüyüş yapmayı severim zaten.”
Yavaşça yola koyulduk. Etrafta gökyüzüne doğru yükselen ağaçlar, hafif bir esintiyle sallanıyordu; dallar arasında kuşların cıvıltıları yankılanıyordu. Havadaki çam kokusu içime işledi, bu kadar doğayla iç içe bir yerde olmak garip bir huzur veriyordu.
Bahar bir an durdu ve bana bakarak, “Bacağın nasıl? İyi misin? Eğer acıyorsa yardım edeyim,” dedi endişeyle.
“Elimden tutabilirsin, böylelikle bacağına daha az yük biner,” dedi, sesindeki yumuşaklıkla.
Gülümseyerek elini tuttum. “Yani, kötü bir fikir değil,” dedim, ve birlikte yürümeye devam ettik.
Etrafta Bahar’ın korumalarının olduğunu fark ettim. Çalılıkların arasında bir iki tanesi göz ucuyla görünüyordu. Bahar bunu fark edip açıklama gereği duydu. “Korumalar, güvenlik için. Buralarda pek insan olmaz ama yine de tedbiri elden bırakmamak gerek,” dedi, güven verici bir tonla.
“Anladım,” dedim ona gülümseyerek. İçten içe Bahar’ın bu kadar titiz oluşu hoşuma gitmişti.
Bir süre sonra karşımıza ahşap, geniş bir kapı çıktı. Eve yaklaştıkça heyecanım arttı. Kapıya yaklaşır yaklaşmaz, hizmetli bir kadın kapıyı açarak Bahar’a hafifçe eğildi.
“Hoş geldiniz Bahar Hanım,” dedi kadın, sesi nazik ve profesyoneldi.
“Serpil Hanım, bu benim karım, Derin,” dedi gözlerimin içine bakarak, yüzünde hafif bir gülümsemeyle. Bu kendinden emin, sahiplenici ifade karşısında şaşkına döndüm, ama hoşuma gitmişti de. İçimde tatlı bir sıcaklık hissettim, sanki Bahar’la birlikte bu evin gerçekten bir parçasıymışım gibi.
Serpil Hanım bana dönüp gülümseyerek hafifçe başını eğdi. “Hoş geldiniz, Derin Hanım,” dedi.
“Merhaba Serpil Hanım,” dedim, yüzümde kocaman bir gülümsemeyle. Onun bu sıcak karşılaması, burada gerçekten evimdeymişim gibi hissettirdi.
Bahar, eliyle içeriye doğru geçmemi işaret etti. Eve adım attığım an nefesim kesildi. Tam karşımda büyük bir oturma odası vardı; odanın ortasında devasa bir şömine duruyordu, etrafındaki rahat koltuklarla tamamlanmıştı. Şöminenin hafif ateşi odaya sıcaklık yayıyordu ve odadaki her detay, adeta Bahar’ın titiz zevkine göre seçilmişti. Üzerlerinde yumuşak battaniyeler olan koltuklar, duvarda asılı tablolar ve yer yer dekoratif eski kitaplarla süslenmiş raflar... Odanın genel havası modern ama sıcak bir çiftlik evi atmosferindeydi.
Evin atmosferi beni o kadar etkilemişti ki farkında olmadan Bahar’a döndüm. “Burası gerçekten harika. Çok zarif, ama aynı zamanda rahat. Senin zevkinle uyumlu olduğu o kadar belli ki,” dedim.
Bahar’ın evi ne kadar çok sevdiğimi fark etmesi uzun sürmemişti. Birden bana dönüp, “Sana evi gezdireyim mi?” diye sordu. Gözlerinde o tanıdık, heyecanlı parıltı vardı.
“Olur, burayı gerçekten çok merak ediyorum,” dedim gülümseyerek.
Beraber salondan başlayarak evi gezmeye başladık. İlk olarak geniş, ferah salonun köşesinde duran devasa kitaplığa yöneldik. Her raf kitaplarla doluydu; bazıları eski ciltsiz romanlar, bazıları ise klasiklerden oluşuyordu. Elimi raflardan birine uzattım, tozunu dahi almadan bırakmadığı belli olan bir kitaba dokundum.
“Demek klasiklere bu kadar düşkünsün?” dedim hafif bir alayla.
Bahar omuz silkerek hafifçe gülümsedi. “Sadece boş zamanlarımda, diyelim. Belki biraz da iş bahanesiyle,” dedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yasak Aşkın Gölgesinde (Öğretmen x Öğrenci GxG)
RomanceDerin, sıradan bir öğrenci olarak başladığı okul hayatında, İngiltere'den gelen gizemli ve soğuk Bahar Arslan'ın öğretmeni olmasıyla dünyası altüst olur. Farklı geçmişlere ve karakterlere sahip olmalarına rağmen, aralarındaki çekim inkâr edilemezdir...