42. Bölüm

237 38 5
                                    

Yat kıyıdan uzaklaştığında içimdeki huzursuzluk bir anda yerini korkuya bıraktı. Dalgaların hafifçe salladığı yatın içinde bir o yana bir bu yana dolanıp ne yapacağımı şaşırdım. Telefonuma uzanıp Yaren’i aramak istedim, ama çantam Yaren’deydi. Çanta Yaren’de olduğu için telefonuma da ulaşmam mümkün değildi. Bu durum beni iyice panikletmişti.

Hay sikeyim olucak iş mi bu şimdi.

Denizin ortasına doğru ilerledikçe kıyı neredeyse görünmez oldu. Bir noktada yat durdu ve etrafımda sadece deniz, dalgaların hafif şırıltısı ve yıldızlar kaldı.

Durmak şimdi mi aklına geldi.

Bırakaydın devam etseydin Rusya'ya gitseydik.

Rus karılarıda iyidir diyorlar, aman banane amk.

Şehrin ışıkları artık çok uzakta kalmıştı. Bir süre öylece durdum, denizin ortasında yapayalnız gibiydim.

Sonra, yatın içinden bir ses duydum. İçimdeki korku daha da büyüdü. Kalbim hızla atmaya başladı. "Kim var orada?!" diye bağırdım, ama cevap gelmedi.

Kafana sıçayım Derin mal Yaren'i neden dinledin, sıçtım şimdi.

Sesin nereden geldiğini anlamaya çalıştım, ama sadece boşluktan yankılanan sessizlik vardı. Yeniden seslenerek, "Her kimsen, beni hemen geri götür! Yanlışlıkla burada kaldım!" diye bağırdım.

"Ya valla özür dilerim. Bir daha asla başkasının yatına binmeyeciğim," dedim son çareyle.

Tam o sırada merdivenlerden biri çıktı.

Gözlerime inanamadım, Bahar’ı gördüm. O andaki şaşkınlık ve korku karışımı duygularım içimi sarstı.

“Bahar? Sen ne yapıyorsun burada?!” diye bağırdım, sesimdeki panikle.

Ulan Yaren! Eğer bu işin arkasından sen çıkarsan siktim seni.

Bahar ise rahat bir tavırla gülümsedi ve bana doğru yaklaştı. “Sakin ol, bebeğim,” dedi, sesi yumuşak ama bir o kadar da alaycıydı. “Hiçbir şey yapmıyorum. Sadece doğum gününü kutlamak istedim, sadece ikimiz...”

Dalga mı geçiyorsun benimle.

“Sen... sen ne yaptığının farkında mısın?” dedim, sinirle ona doğru adım atarak. “Resmen beni kaçırıyorsun! Çabuk beni sahile geri götür!”

Bahar başını olumsuz anlamda salladı, yüzünde sahte bir pişmanlık ifadesiyle, “Üzgünüm, bebeğim, ama aramızdaki sorunları düzeltene kadar seni burada tutmam gerekecek.”

O an tam anlamıyla şoktaydım. Bahar, yatın arkasındaki siyah koltuklardan birine kendini rahatça atarak uzandı. Rahat tavırları sinirlerimi daha da bozuyordu.

Bu kadın hep böyle miydi?

“Gel otur,” dedi sakin bir sesle. “Ayakta durma, yorulursun.”

Sinirle yerimde kıpırdandım. “Beni geri götür Bahar!” diye bağırdım. “Söz veriyorum seni polise şikayet etmeyeceğim, sadece geri götür!”

Bahar bu söylediklerime kahkaha atarak yanıt verdi. Anlam veremediğim bu gülme krizi beni iyice delirtmişti.

"Pardon. Komik olan ne?” diye sordum, gözlerimi ona dikerek.

Bahar gözlerinde o alaycı bakışla, “Polis bana bir şey yapamaz, prenses,” dedi, kendinden emin bir şekilde.

Sanki Cumhurbaşkanının kızı rahatlığa bak.

Bir anda daha da sinirlenmiştim. “Bana prenses deme! Git sürtüştüğün o kıza de!” diye patladım.

Bahar, kaşlarını hafifçe çattı, ardından tekrar sırıtıp, “Şimdi anladım,” dedi, sesinde sinsi bir alay vardı. “Prensesim neden bu kadar sinirliymiş şimdi anladım,”

Yasak Aşkın Gölgesinde (Öğretmen x Öğrenci GxG)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin