Kuşların cıvıldamasıyla sabah olduğunu anlayabiliyor fakat gözlerimi açamıyordum , o kadar maceradan sonra üstüne dünkü gerici konuşmayla birlikte bedenim adeta volkanik bir dağın patlaması gibi sarsılmıştı . Yarı uykulu olmama rağmen elimde sıcak bir hava dalgası hissediyordum , gözlerimi zorlayarak açtığımda ise karşımda ki manzaraya gülmemek imkansızdı çünkü aspar aramıza koyduğumuz yastıkların üzerine çıkmış ve orda uyuya kalmıştı tabi haliyle bende farkında varmadan elimi onun yüzüne koymuş ve burnundan rahat nefes alamamasına sebep olmuştum bu yüzden de ağzı kocaman açılmıştı . Asparı nefessiz bırakmamak için hemen elimi çektim ve hafifçe koluna dokunarak yastıkların üzerinden yatağa doğru kaymasını sağladım sonrasında ise üstünü örtüp sessizce odadan ayrıldım , yüzümü yıkamaya geçiyordum ki elizi gördüm ve ooo eliz hanım dün gece rahat uyumuşsunuzdur uraz beyle dedim , elizin yüzü aniden kızarmış ve s-sen n-nerden biliyorsun diyordu . Acaba oda paylaşımı ayarlamadan ortadan kaybolmanız üstüne diğer iki odanın boş olmasından kaynaklı olabilir mi dedim , hiç bir şey diyemiyor ve yüzü kızarıyordu onu daha da utandırmamak için gülümseyerek merak etme sizin sayenizde bende asparla aynı odayı paylaşmak zorunda kaldım ama biz sizin gibi sarılmadık tabi araya yastık koyduk dedim . Eliz şuna bak yaa hem uğraşıyor hem de rahatlatmaya çalışıyor sen dostum musun yoksa düşmanım mısın diye bana sitem ediyordu ben ise ona tabii ki de sonuna kadar dostu olduğum ile alakalı nasihatlar veriyordum . Biz böylesine eğlenirken birden fark ettik ki uyku bekçileri karşımızda dikilmiş bizi izliyorlardı , eliz uraza dönerek ooo horlama makinesi sonunda uyanabilmişsin dedi , asparla ben birbirimize bakarak HORLAMA MAKİNESİ Mİ diyerek kahkaha atmaya başladık . Uzun bir süre güldükten sonra aspar gözlerimin içine bakarak eve dönme zamanımız millet o yüzden herkes toparlansın ve yola koyulalım dedi aniden uraz ee kahvaltı yapmayacak mıyız asparcığım dedi o da yapmayacağız urazcığım diyordu aralarında geçen bu samimiyeti elizle ben yüzümüzü bir kağıt parçası gibi buruşturarak izliyorduk ... Herkes artık eşyalarını toplamış ve arabaya koyuyordu ben ise kaldığım odanın her bir santimini inceleyerek veda ediyordum , merdivenlerden bir ayak sesi duyuyordum arkamı döndüğümde ise gelenin aspar olduğunu fark ettim bana ne o küçük hanım yoksa yazlıktan ayrılmak istemiyor musun dedi bende ona dönerek odadan değil anılardan ayrılmak istemiyorum dedim . Anılardan ayrılmak sizce de bir taraftan kulağa hoş gelirken bir taraftan da acınası gibi durmuyor mu çünkü bizde güzel izler güzel yaşanmışlıkları bırakan anılardan ayrılmak ve unutmak istemeyiz fakat bize acı veren canımızı yakanı da hep unutmak isteriz ama ne tesadüftür ki güzel olanları çabuk unutup kötü olanları da bir türlü unutamıyoruz . Küçük hanım merak etme daha burada çok anılarımız birikecek sadece ufak bir veda gibi düşün sen ne zaman istersen o zaman buraya tekrar gelebiliriz o yüzden canını sıkma dedi bende ona senden son bir şey rica edebilir miyim peki dedim o da tabii ki de sormana bile gerek yok dedi bende ona beni mezarlığa götürebilir misin onlarla da vedalaşmak istiyorum dedim , asparın biraz gözleri dolmuştu ama beni kırmamıştı tamam olur demişti . Eşyalarını arabaya koyalım urazla eliz de evde bir şey kaldı mı kontrol etsinler bizde o sırada mezarlığı ziyaret ederiz dedi bende ona beraber ziyaret ettikten sonra tek başıma biraz konuşmak istediğimi söyledim o da gülümseyerek beni onayladı ardından eşyaları arabaya yerleştirip urazla elize haber verip mezarlığa geçtik . Aspar biraz benimle beraber kaldıktan sonra dışarı çıkıp kapının önünde bekliyordu bende o sırada onlara çok güzel bir çocuk büyüttüklerini ve ne kadar iyi biri olduğunu onunla geçirdiğim zamanlarda eğlendiğimi ve ufak tefek anılarımızı anlattım ve son olarak eğer siz burada olsaydınız her şey çok daha güzel olacaktı ama merak etmeyin elimizden geldiğince biz onun yanında olup yokluğunuzu hissettirmemeye çalışacağız dedim ve asparın yanına geçtim o da bana bakıyorum da duygusal bebeğin gene gözleri dolmuş dedi ve sarıldı bende ona sarıldım . El ele tutuşarak arabaya doğru yürüdük , arabaya vardığımızda uraz sürekli açım açım diyordu asparda tamam söylenme yolda bir yere uğrarız ama bu sefer arabayı sen sürüyorsun önde de eliz sana talimat veriyor çünkü ben çok yorgun ve halsizim arkada küçük hanımın huzurlu kollarında dinleneceğim dedi uraz da ay kibar beyefendi ben sürerim merak etme hatta senden daha iyi sürerim diyerek hava atmaya çalışıyordu ki eliz uraz bey isterseniz hastane ve kaza olayını hatırlatmayayım diyerek kolunu sıktı uraz da hemen pardon kraliçem buyurun sizi koltuğunuza geçireyim dedi ve elizin kapısını açtı sonrasında ise aspar ve bende arabaya geçtik , artık güzel anılara biraz veda edip gerçeklerle yüzleşmeye doğru yola koyulmuştuk. Uraz her zaman ki gibi yerinde duramadığı için radyoyu açmıştı ama ne asparın ne de benim kafam müziği kaldırmıyordu çünkü ikimizde çok yorgunduk ve uraza müziği kapatmasını rica ettik ama o bizi dinlemiyordu tabii ki de eliz üstadımız işe elini atmış ve müziği kapattırmıştı o sırada arka koltukta yorgunluktan uyuya kalmışım ki asparın üstümü örtmesiyle birlikte irkilerek uyandım , aspar bir şey yok hadi uyumaya devam et sen dedi bende uyku sersemi bir şey anlamadan kafamı geri koymuştum ve tatlı uykuma devam etmiştim . Eskisi gibi karanlık sonunun nereye gittiği belli olmayan ve yıkık harabeleri olmayan tatlı rüyalar görüyordum içimde gizli bir yerde sanki bir hazine arıyorum o hazine beni her şeyden kurtaracak ve içimi huzurla kaplayacak gibi hissettiriyordu belki de o hazineyi bir an önce bulmalı ya da hazinenin yolunu kendim çizmeliydim . Ben tekrar uykuya daldıktan uzun bir süre sonra uraz açlığa dayanamadığı için yolun kenarında ilk gördüğü bazlama yapan yerde durmuş ve hepimizi ayağa kaldırmıştı eğer kalkmazsanız sizi burada bırakıp giderim diye tehdit ediyordu ama bir yandan da korkarak elize bakıyordu , elizde tatlı bir gülümseme sergileyerek uraza bakıyordu bunu fark eden uraz eliz hariç demek istemiştim diyordu bu duruma asparda bende gülmeden edemiyorduk ufak gülme olayını hallettikten sonra masaya oturduk ve sıcak bazlamalarımızın gelmesini bekledik sanırım o kadar yorgunluk ve tantanadan sonra benimde karnım acıkmış olacak ki bazlamalar hazırlanıyorken karnım guruldamaya başlamıştı bunu fark eden eliz ben sana kendini aç bırakma demiyor muyum sonra tansiyonun gene düşecek diye azarlıyordu beni . Bunu duyan aspar bana bakmış ve kızgın bir ses tonuyla küçük hanım sen bunu neden bana söylemiyorsun diyerek polis memuru gibi sorguya tutuyordu bende ona tam açıklamamı yapacaktım ki bazlamalarımız gelmişti bende fırsattan istifade sıcak bazlamayı ağzıma tıkıştırmıştım ve tabii ki de ağzımı yakmıştım aspar hemen ona gelen ayranı açtı ve bana içirdi ve biraz da olsa ağzımda ki yanmayı hafifletmişti tıpkı içimde ki yangını ve felaketi hafiflettiği gibi...Küçük hanım şuan kaçmış olabilirsin ama sonra ifadeni alacağım sen merak etme diyordu , yemeğimizi bitirdikten sonra tekrar yola koyulmuştuk ve artık hepimiz şarkı dinleyip eğlenebilecek durumdaydık tabi uraz da kendine gelmiş ve olduğundan kat ve kat daha neşeli duruyordu . Aspar uraza artık radyoyu açabileceğini söylüyordu uraz da merak etme çoktan düğmeye bastım açılır birazdan diyordu , ortama uymasa da asparla benim göz göze gelmemi sağlayan şarkı *Köfn - Kavgası Çok * çalıyordu . Şarkı çalarken eliz bir anda bana bir fotoğraf uzattı bende bu ne dedim o da bak bakalım neymiş dedi ve gözlerime inanamadım ben uyurken hepsi poz vermiş ve böyle tatlı bir fotoğraf ortaya çıkmıştı , aspar elize bu fotoğraftan bir tane daha yok mu ya bende anı olarak saklamak istiyorum dedi eliz de maalesef o an çekilen fotoğrafı çıkartıyor kopyası çıkmıyor dedi asparda neyse ben zaten uyurken bir sürü fotoğrafını çektim diyerek bana yan bakış attı bende ona bakarak umarım şaka yapıyorsundur aspar bey yoksa bu son sözün olabilir diye onu gıdıklamaya başladım o da tamam tamam şaka dermişim dedi ve ben o hışımla daha çok gıdıklamaya başladım en sonunda yüzü kıpkırmızı olduğu için mecburen bırakmıştım . Artık eve varmama son 5 dakika kalmıştı ki hepsine bu tatlı sürpriz için teşekkür ediyor ve bir daha tekrarlamak için söz alıyordum son olarak ise asparın yanağına ufak bir öpücük kondururken kulağına her şey için çok teşekkür ederim demiştim ve eve girmiştim bütün yorgunluğumla yatağıma uzanıp yarın olacakların endişesi ve rahatlar mıyım düşüncesi ile uykuya dalmıştım , acaba bu sefer anılardan ayrılabilecek miydim...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sen Yoksun
RomanceÜzüntü çukurunda boğulup teker teker anılar tablolarına uğrayarak gerçek sevgiyi bulmayı çalışan bir aşığın psikolojik çöküntüsünün yaşantısı Bir aşığın sevgi ararken sevgiden vazgeçişi İlaçlarda onun gibi geçici