Bölüm 33 - İki Küçük Kız Kardeş Gibi

13 1 1
                                    

Vücudumda ki tüm damarlar utançtan geriye çekilmiş ve nefesimi kesmişti , aspar günden güne kalbimi daha da ısıtıyor ve beni utandırıyordu . Bir kaç dakika öylece dona kaldıktan sonra ciddiyetimi tekrar toparlayıp aspara hadi hadi pastayı biz yapmazsak o bizi yapacak dedim ve masanın üstündeki malzemeleri alıp kaba dökmeye başladım , o sırada aspar da bana müzik olmadan iş yapamayız radyoyu açıp geliyorum hemen dedi bende tamam hadi çabuk ol dedim o da hay hay hanımefendi dedi . Aspar yanıma geldiğinde ona üstümüzde ki önlüklerde neden melek ve ayman isminin yazdığını sordum o da bana annesiyle babasının önlüklerinin olduğunu ve her zaman beraber yemek yaptıklarını söyledi . Gözlerim biraz dolmuş olsa da asparın yanında ağlamamalıydım çünkü onun da üzüleceğini biliyordum  ve hiç bir şey olmamış gibi aspara gülümseyerek ne kadar da güzelmiş dedim , o sırada radyoda Sezen Aksu - Haydi Gel Benimle Ol çalıyordu aspar bana baktı ve gülümsedi bende ne oldu beyefendi işten kaçmak için yeni bahanenizi bulduğunuz için mi mutlusunuz dedim o da tam bir bahane değil ama şuan çalan şarkı annem ve babamın şarkısıydı ne zaman bu şarkı çıksa beraber dans ederlerdi bende onları hayranlıkla izlerdim , peki hanımefendi sizde benimle dans eder misiniz ? dedi. İçimdeki kelebekler sanki yerinden fırlayacak ve etrafa sürü şeklinde yayılacaklar gibi hissetmiş ve aspara bir şey demeden sadece kafamı sallayabilmiştim . Bana kibar bir prens gibi elini uzattı ve bu dansta bana eşlik eder misiniz hanımefendi dedi bende elbette beyefendi dedim , şarkı eşliğinde biraz dans ederken halsizleştiğimi hissetim ve kafamı asparın göğüsüne yaslayarak  dans etmeye devam ettim . Aspar bana bir şey mi oldu dedi bende ona sadece biraz halsizleştiğimi ama sorun olmayacağını söyledim o da o zaman küçük hanım bu kadar dans yeterli sizi hemen prenses koltuğunuza oturtturalım dedi bende asla öyle bir şeyin olmayacağını ve artık keki yapmamız gerektiğini söylüyordum o da ne kadar da keçi inatlısın dedi bende bana diyene bak sen  sanki benden eksik kalır yanın var diyordum . Aspar bana pes etmiş bakışını attıktan sonra beraber keki yapmaya devam ettik ve sonunda keki fırına verip kremasını hazırlamaya koyulmuştuk bir anda burnumda beyaz bir kütle olduğunu hissettim aspar küçük çocuk gibi kremayı burnuma sürmüş ve bana bakarak gülüyordu  bende demek öyle aspar bey diyerek yanağına elimle bolca krema sürdüm  ve beraber gülmeye başladık . Bir yerden zil sesi geliyordu aspar da misafirlerimiz de sonunda geldi dedi bende ona ne misafiri benim gene niye haberim yok acaba dedim o da çünkü sürprizdi de ondan dedi hatta kapıyı sen açarsan misafirlerinde  kim olduğunu görebilirsin dedi bende kimmiş bakalım dedim ve kapıya doğru yöneldim , kapıyı açtığımda hayretler içerisinde karşımda uraz ve elizi el ele tutuşurken gördüm  . Gözlerimi kocaman açmış ne olduğunu anlamaya çalışıyordum  eliz hanımda bana gülerek dünyadan en yakın arkadaşıma sesleniyorum acaba kendisi beni duyuyor mu diyordu , uraz da elizin kulağına eğilmiş bir şeyler söyleyerek gülümsüyordu . Uzun süredir kapının önünden içeri giremediğimiz için aspar endişelenmiş olacak ki yanıma geldi ve bir şey mi  oldu dedi bende elimle eliz ve urazı göstererek sence bir şey olmamış mı gibi görünüyor dedim o da gülümsedi böyle şeyler normal küçük hanım dedi bende ona dönerek sen benimle dalga mı geçiyorsun aspar bey dedim  . Sonrasında üçü birden gülmeye başladı bende demek benden bir şeyler gizleniyor o zaman  aspar bey sizi de dışarı alalım dedim ve asparı,eliz ve urazın yanına doğru ittirerek kapıyı suratlarına kapattım . Bir kaç defa zilin çaldığını duysam da aldırış etmeyip fırından keki çıkardım ve  kremasını üzerine sürüp  son süslemeleri yaptım  , aniden koluma bir şey dokundu ama ben ne olduğunu anlamadan aspar bana sarılmış ve sarılırken de özür diliyordu sana söylemem gerekiyordu ama onlar saklamamı istediler dedi ben şaşkınlık içerisinde eve nasıl girdin diye soruyordum o da bana hatırlatırım küçük hanım burası benim küçüklüğüm girmediğim yer girmediğim herhangi bir köşe kalmadı o yüzden de kapıyı yüzüme kapatmış olsan da ben gene senin yanına gelirim dedi .  Eliz ve Uraz da arkadan gelerek o çifte kumrular bakıyorum da önlükleri giymişsiniz eee akşam yemeğimiz ne karnım acıktı diyordu uraz , eliz de dirseği ile urazın karnına vurarak hem suçlu hem de haylazsın ben sana o kadar gizlemeyelim yoksa büyük azar yeriz dedim beni dinleyen mi var dedi . Asparla beraber  durmuş ikisinin atışmasını izleyerek gülüyorduk  , aspar bana dönerek  bence önlükleri onlara vermeliyiz ve içeceği de onlar yapmalı dedi bende çok harika bir fikir hem bizde biraz dinlenmiş oluruz dedim ve asparla beraber önlükleri çıkartıp onlar tartışırken üstlerine giydiriyorduk ikisi de ne olduğunu anlamamış ve sessiz bir şekilde durup birbirlerine bakıyorlardı . Ben de eliz hanıma dünyadan sesleniyorum biricik arkadaşının onu affetmesinin tek şartı uraz beyle içeceği yapması dedim ve salona geçtim aspar da hemen arkamdan geliyordu , beraber koltuğa oturduk  tam kafamı asparın omuzuna koyup biraz dinleneyim dedim ki elizle urazın atışma sesleri geliyordu  . Asparda bir şey yok sen onlara aldırış etme diyip elleriyle kulaklarımı kapatarak kafamı kendisine doğru çekiyordu bu şekilde hem onları duymayacak ve asparın omzunda kafamı dinlendirebilecektim farkına varmadan halsizlikten uyuya kalmıştım aspar da uyanmayayım diye öylece durmuş ve hiç hareket etmemişti uyandığımda ilk gördüğüm şey asparın bana bakan sıcacık gözleriydi bende ona gülümseyerek baktım ve rüyam ne kadar da güzel aspar gerçekten de bu kadar yakışıklı mı diye konuşuyordum çünkü kendimi rüyada sanıyordum ta ki aspar rüya değil küçük hanım  ama iltifatınız için teşekkür ederim dedi . Rüya olmadığını anladığımda utancımdan koltukta ilk bulduğum yastığa sarılmış ve  yüzümü asla kaldırmıyordum aspar ise arkamda kahkaha atıyordu , eliz ve uraz da içecek olarak limonata yaptıklarını haber verirken bir yandan da ne olduğunu soruyorlardı aspar ise gülmekten cevap veremiyor ben ise yastığa gömüldüğümden bir şey söyleyemiyordum . Eliz gelmiş bana dokunuyor ve iyi olup olmadığımı soruyordu ben ise sessizce duruyordum en sonda sen gel bakalım diyerek kolumdan çekiştiriyordu  aspar bir anda elize dikkat et ayağında ki yara daha iyileşmedi dedi , eliz bir an durup ne yarası dedi aspar da bahçede ki oyuncaklarla oynayacağım diye koşarken yere düştü dedi , eliz de küçük çocukmuşum gibi saçlarımı okşayarak ah seni sakar dedi ve güldü hadi gel de elini yüzünü bir yıkayalım da  ne olduğunu dökül bana dedi bende tamam dedim ve salondan ayrıldık . Elizle elimi yüzümü yıkadıktan sonra bahçede ki ahşap sandalyelere oturduk ve eliz bana dökül bakalım asparla aranızda neler dönüyor dedi bende bana diyeceğine önce sen dökül asıl urazla senin aranda ne dönüyor dedim ikimizde o an utandığımızdan kafalarımızı farklı yönlere çevirmiştik iki küçük kız kardeş gibi...

Sen YoksunHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin