Bölüm 29 - Gözleri Kalbimi Isıtırken

9 1 0
                                    

Karşımda duran  yazlık asparın anılarıyla dolu bir yerdi , heyecanlanıyor ve günün nasıl geçeceğini iple çekiyordum . Aspar küçük hanım maceraya hazır mısın bakalım dedi , bende tabiki aspar bey dedim ama aklıma bir şey takıldı tanıştıracağın kişiler nerede dedim  o da buranın biraz ilerisindeler merak etme  onlarla tanışacaksın ama önce sana biraz buraları gezdirmek istiyorum dedi , bende tamam aspar bey rehberim olmanızı rica ediyorum diyerek güldüm . O zaman küçük hanım elinizi tutabilir miyim dedi  , bende tabiki aspar bey dedim ve el ele tutuşarak yazlığa doğru yürüdük , yazlığın etrafı o kadar güzeldi ki  minik ahşap masa sandalye , at arabası resmen küçük çocuklar için yapılan oyun alanları gibiydi , bir anda gidip oynamak istedim ama asparın rehberliğine uymalıydım çünkü tanışacağım kişileri merak ediyordum , aspar kapıyı açmak için elimi bıraktı ve anahtarını bulmaya koyuldu fakat bulamıyordu . Ne oldu diye sorduğumda anahtarı bulamadığını motoruna bakıp geleceğini ve benim burada beklemem gerektiğini söyledi , bende tamam dedim  . Bahçede gördüğüm oyuncaklara gözüm kayıyordu ve içimdeki çocuğun oynama isteğini durduramıyordum , aspar arkasını döndüğü için beni fark etmez diyerekten  oyuncaklara doğru koştum fakat her zaman ki sakarlığım üstümde olduğu için dizimi çarpmış ve yaralamıştım bunu fark eden aspar koşarak yanıma geldi ve iyi misin diye bana sordu bende iyiyim ama biraz canım acıyor dedim o da yürüyüp yürüyemeyeceğimi sordu bende denemeden bilemem dedim fakat en ufak bir hareketimde canım yanıyordu , aspara belli etmek istemesem de aramızdaki bağdan ötürü ben söylemesem de  o ne olduğunu anlayabiliyordu  ve canımın yandığını fark ettiği için beni tuttuğu gibi yazlığa götürüyordu , ayaklarım bir kez daha yerden kesilmişti ama bu kesinti sadece ayaklarımda değil kalbimde de büyük etkiler bırakıyordu. Kapıya geldiğimizde asparın kapıyı nasıl açacağını merak ediyordum çünkü beni taşırken anahtarı nasıl takıp kapıyı açacaktı diye düşünürken bir anda bana anahtarı cebinden almamı söyledi ve biraz eğilerek beni kapıya yaklaştırdı ve küçük hanım kapıyı açar mısınız dedi  bende tabiki de aspar bey dedim , bir iki denememden sonra kapıyı açmıştım ve kapıyı açar açmaz  burnuma aşırı hoş bir koku gelmişti  . Gözlerimi kapatıp kokuya kendimi kaptırmıştım ta  ki aspar beni koltuğa bırakana kadar , aspar bana döndü ve bakıyorum da içerideki koku hoşuna gitti , uzak diyarlara dalmış gibiydin dedi ve gülümsedi .Bende bu kokunun neyden geldiğini sordum o da bekle bakalım pansuman için malzemelerini getirirken bu kokuya sahip olan şeyi de getireceğim dedi  ve yanımdan ayrıldı . Aspar yanıma gelesiye kadar etrafı inceliyordum duvarlarda anne , babası ve küçük bir kızın olduğu fotoğraflar vardı , eşyalar baya eskiydi ama canlılığını koruyordu  . Aspar bir anda saçıma bir şey takmıştı bu deminki aldığım kokuyu dibimde hissetmeme sebep olmuştu , aspar pansuman için gerekli malzemeleri getirmiş ve dizimdeki yaranın olduğu yerdeki kıyafetimi kıvırıyordu bunu yaparken aynı zamanda da çok nazikti canımın yanmasından korkuyordu bende asparın pansuman yaparken zorlanmaması için kafamı dağıtacak bir şey bulmalıydım derken kafama taktığı çiçek bir anda elimde düştü  . Gözlerim kocaman açılmış ve çiçeğe kilitlenmiştim o kadar güzel bir beyaza sahipti ki kokusu gibi görünüşü de muhteşemdi  hemen merakımı gidermek için aspara bu çiçeğin adı ne diye sormuştum  o da bana *kaudpul çiçeği olduğunu söyledi ilk defa duyuyordum bu çiçeği ve hayran kalmıştım , aspar bana gülümsüyor ve pansumanın bittiğini söylüyordu . Bana karnımın aç olup olmadığını sordu bende açlıktan ziyade uykumun olduğunu söyledim o da biraz dinlenmek istersen uzanabilirsin dedi , aspar bunu söylerken çoktan esnemeye başlamıştım uzanmaya çalışırken dizimin acısını hissediyordum ama uykumun ağırlığından acıyı bile düşünecek durumda olmadığımı fark ettim . Ben uzandığımda bir anda asparın ortadan kaybolduğunu fark ettim ,elinde bir pikeyle geliyordu üstümü örteceğini fark ettim ve peki ben uzanırken sen ne yapacaksın dedim o  da bilmem belki yemek hazırlarım belki de uyuyan güzeli izlerim dedi . Yanaklarım utandığımı belli eder gibi kızarmıştı , hızlı bir şekilde pikeyi kafama çekmiştim çünkü asparın kızarmış yüzümü görmesini istemiyordum . Ben pikenin altında saklanırken aspar gülüyordu  *bir anda gülmesi durdu ve pikeyi gözlerimi görebileceği şekilde çekti . Utanmana gerek yok dedi yanında olmadığım zamanlar gözlerimle izleyemesem de kalbimle hep seni izliyorum dedi ve pikenin üstünden dudağıma ufak bir öpücük kondurarak gözlerinin sıcaklığı ile gözlerimi ısıttığı gibi kalbimi de ısıtıyordu  , gözlerimden de öpüp yemek yapacağını ve benimde uyumamı söylemişti , yaptığı şeylerden sonra nasıl uyumamı bekliyordu hayret ediyordum bu çocuğa . Aspar yanımdan gittiğinde uyumaya çalışsam da demin yaşanan şeylerden ötürü sakinleşemiyor ve uyuyamıyordum çünkü olan uykum da artık ortadan kalkmıştı , dizimin acısının hafiflediğini hissedip ayağa kalkmış ve sessizce asparın yanına doğru gitmeye karar vermiştim  . Ufak tefek mırıldanma sesleri geliyordu , aspar beni fark etmemişti ama mırıldandığı şarkı sözleri biraz tuhaf gelmişti sözler şu şekildeydi : ''Sanki sevdiklerim hayattalarken  hala/ne kolay teslim olmak rüyalara '' diye gidiyordu . Baharat kokusundan hapşırmama engel olamamış ve asparın beni fark etmesine yol açmıştım , bana döndüğünde gözlerinin dolu olduğunu gördüm ve şaşırdım  . Beni görünce hemen yüzünü çevirip elleri ile gözlerini silip önündeki malzemeleri doğramaya devam etmişti , hemen yanına gittim ve kolundan tutup kendime çevirdim çünkü ters giden bir şeyler vardı ve bu beni huzursuz ediyordu . Aspara ne olduğunu sorduğum anda gözlerindeki yaşlar kum saatindeki kum tanecikleri gibi hızlı akıyordu , bende onu zorlamak istemedim ve ona sımsıkı sarıldım çünkü canını acıtan bir şey olduğunu hissedebiliyordum ama ne olduğunu bilmiyordum . Sarılmam ile beraber ağlaması daha da şiddetlenmişti ilk defa asparın bu haline tanıklık ediyordum ve açıkçası endişeleniyordum , onu sakinleştirmek için sırtını sıvazlıyor ve saçını okşuyordum . Nefes alıp verişi biraz daha düzene girmişti biraz geri çekilerek ellerimle yüzündeki göz yaşlarını siliyordum  hatta biraz neşelenmesi için yanaklarını sıkıp hanimiş benim asparıma yapıyordum . Yüzünde ufak bir gülümseme belirdiğinde ona bir kez daha sarıldım ve kulağına seni seviyorum ve yanındayım küçük aspar bey  korkmana gerek yok diyordum çünkü karşımda aspar değil de küçüklüğü vardı ve çok korkmuştu bu yüzden önce onu sakinleştirmeliydim . Minik aspar bey sakinleştiğinde bana yemekleri bitirmesini beklememi ve tanıştıracağı kişilerin yanına gideceğimizi söylüyordu bende sabırla onu bekliyordum . Aspar yemekleri yaptıktan sonra etrafı toparladı ve hadi küçük hanım gidiyoruz dedi , aşırı heyecanlıydım ve yerimde duramıyordum  , biraz yürüdükten sonra durduk . Aspar ellerimden tuttu ve bana hazır olup olmadığımı sordu bende sevecen bir şekilde hazırım diyordum , dışarıdan çiçeklerle dolu ufak kapılı bir yer vardı ve etrafındaki bitkiler ayrı bir güzellik katıyordu  ta ki o mezar taşlarını görene kadar ...


* Kaudpul çiçeği gece kraliçesi olarak da bilinir ve anı zamanda yılda bir kez  gece açar şafak doğmadan ölür ve toplandıktan sonra sadece 4 saat yaşar.

*Pilli Bebek -Eylül Akşamı ilk paragrafımız için aşırı hoş ve anlamlı bir şarkı sevgili okurlarım 

* Burada ise alıntı yaptığım  Papatcirem - Kaptan şarkısı bizi biraz bölüm hakkında bilgilendirirken aynı zaman da hoş bir esintiye sürüklüyor .

Sen YoksunHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin