Bölüm 32 - İçimdeki Sırları Dökmek İstemiştim

11 2 2
                                    

İçindeki solmuş bahçede kalan son tohumu da kaybetmemesi için asparın saçıyla oynuyor ve onu sakinleştirmeye çalışıyordum o ise sadece ağlıyor ve sessiz kalıyordu bu neredeyse saatlerce sürdü ve en sonunda uyuya kaldı o öyle kalınca bende hareket edemedim ve onun üzerine yaslanıp gözlerimi kapattım , bende uyuya kalmıştım .Sabah uyandığımda aspar yanımda yoktu ve perde kapalıydı birkaç dakika sonra kapı açıldı , aspar elinde ufak bir tepsi ile gelmiş küçük hanımın büyük midesi acıkmıştır diye düşündüm diyerek gülüyordu bende ona bana diyene bak sen hele midesi kara delik gibi gözükmüyor ama bir sürü evreni içine çekebilir diyerek karşılık veriyordum. Asparla her zaman ki olan atışmamızı yaptıktan sonra yerde kahvaltımızı yapmaya koyulmuştuk dünün yorgunluğu ile fazla yemek yiyemediğim için  çok fazla acıkmıştım ve elimde olmadan hızlı hızlı yiyordum aspar ise dünün hatıra tablolarında gezintiye çıkmış gibi dalgın dalgın lokmalarını ağzına atıyordu . Bir anda aspara iyi misin dedim fakat o kadar dalgındı ki beni duymadı bile,  bir kere daha tekrar etmekten zarar gelmeyeceğini düşünerek tekrar ettim fakat o yine duymadı ve en sonunda dayanamayıp omzuna bir tane vurdum neye uğradığını şaşıran aspar bana bakıyordu sonunda beni fark edebildiniz aspar bey dedim o da kusura bakma dalmışım dedi , bende ona sen gerçekten aspar mısın çünkü benim tanıdığım aspar en ufak bir şey de ya küçük hanım der ya da benimle uğraşır bana kusura bakmayın resmiyetini kullanmaz dedim . Dediklerim karşısında beni haklı bulan aspar kafasını öne eğmiş ve susmuş bir şekilde oturuyordu , içimden bu iş böyle olmayacak diyerek yanına oturdum ve ona sarıldım belki de içindeki yalnız çocuğun sadece sarılmaya ihtiyacı vardı .*Aslında hepimizin kendi içindeki çocuğa sımsıkı sarılması gerekiyordu içimizdeki çocuğu ne kadar yalnız bırakırsak hatta yalnız bırakılırsa bir gün bizden uzak bir yere gidecektir ve bir daha  onu bulmamız hiç kolay olmayacaktır...         bir kaç dakika birbirimize sarıldık ve ben geri çekilerek asker kendine gel diye yüksek bir ses tonuyla konuştum bugün ki görevlerin düzgünce beslenmek ve ondan sonra küçük hanıma işlerde yardım etmek diyerek asker selamı verdim o da bana katılarak emrinize amadeyim küçük hanım  bir asker olarak görevimi yerine getireceğime söz veriyorum dedi , demin ki gördüğüm aspardan az da olsa eser kalmamıştı bu beni mutlu etmişti çünkü onu bu halde görmek bana da acı veriyordu . O zaman asker şimdi  sıkı bir kahvaltı yapmalıyız çünkü bir asker yeteri kadar beslenmezse yanında ki askere sadece bir yük olur ve bu herkesin işini daha da zorlaştırır dedim , o da dediklerimi anlamış olacak ki emredersiniz küçük hanım diyerek kahvaltısını yapıyordu bende ona eşlik ediyordum . Kahvaltımızı yaptıktan sonra  beraber toplamaya koyulmuştuk mutfağa geldiğimizde aspar bana düne göre iyi olup olmadığımı sordu bende ona düne göre turp gibiyim dedim çünkü harika bir doktor , cerrah , mikrop savaşçısı ve son olarak da bir bekçinin bana baya iyi baktığını söyledim . Aspar gülmeye başlamış ve senin adına sevindim diyerek cevap veriyordu ,  kahvaltı malzemelerini toparladıktan sonra aspar bana asker selamı vererek küçük hanımın emirlerini bekliyorum dedi  bende ona selam vererek bugün pasta görevimiz var pasta yerken de konuşmamız gereken şeyleri konuşucaz dedim , aspar biraz gerilmişe benziyordu ve bana konuşucaklarımızın ne ile ilgili olduğunu soruyordu bende ona bir asker gireceği savaşın sonunu bilmeden hareket eder o yüzden de sana verilen pasta görevi için malzemeleri çıkar bakayım dedim  o da bana emredersiniz küçük hanım dedi . Aspar malzemeleri dolaptan çıkarıyorken bende etrafı inceliyordum  bir duvar rafında ailecek olan fotoğraflarını gördüm aspar o kadar küçüktü ki ilk başta tanıyamadım bile ama baktığımda ne kadar da mutlu olduğunu görebiliyordum , aspar bana dönerek küçük hanım malzemeleri çıkardım şimdi ne yapmalıyım dedi bende ona dönerek o zaman sandalyeye otur ve sadece izle çünkü  pastayı ben yapacağım dedim o da olmaz öyle şey beraber yapalım dedi o zaman hazırsan taş kağıt makas yaparak kimin karar vereceğini seçeceğiz dedim o da tamam dedi  . İlk iki turu ben aldıktan sonra işler tam tersine dönmüş ve aspar kazanmıştı  o yüzen de keki beraber yapacaktık aspar bana iki dakika bekle geliyorum dedi , bende nereye kaçıyorsun kaytarma işten diyerek arkasından bağırıyordum . Aspar geldiğinde iki tane önlük getirmişti  önlükleri görünce şaşırmış bir şekilde aspar bey bazen kafanız gerçekten güzel şeyler için işe yarayabiliyor diyerek uğraşıyordum  o da öylemiymiş en azından çalıştığını gördük diyerek bana laf atmıştı şok tabancasıyla vurulmuştan beter olmuştum çünkü aspardan asla böyle bir şey beklemezdim dediğine kendi de şaşırmış olacak ki ben ne dedim diyerek yere diz çöküp ellerimi tutuyor ve özür diliyordu ben ise ona oldu olacak elimi öp bir de harçlık veriyim dedim o da harçlığa gerek yok öpmek benim için bir şereftir dedi ve öptü , bir kez daha şok tabancası ile vurularak utanmıştım . Asker kalk ayağa ve pastanın ilk katını yapmamız için kalıpları ve malzemeleri karşıtıracağımız bir kap getir dedim o da hemen getiriyorum dedi  ve onun boyuna yakın olan dolapların kapaklarını açarak kapları alarak bana verdi  bende ona dünyaya şanslı olarak gelmişsin ben o kapları alana kadar mutfakta 3. Dünya Savaşı yaşanıyor olurdu dedim o da bana söylemesen de bu çok belli bariz küçük hanım dedi bende ona acaba aspar bey kafanıza saksı düştü de beyninizdeki kişilik damarı mı patladı çünkü bugün ekstra bir gıcıksınız dedim o da bana sanırım bir bayana aşık oldum o yüzden sadece kalbimdeki değil tüm vücudumda ki damarlar birbirine karıştı belki beynim de bu yüzden hasar almıştır malum kendisi mantıklı düşünemeyecek kadar aşık oldu da küçük hanım . Asparın içinden bir yazar çıkmış gibiydi nerden geliyordu böyle sözler aklına hayretler içerisinde ona bakarak alkışladım vay be aspar bey ağzının iyi laf yapıyor ama bir askerin ağzının değil elinin çalışması gerek dedim çünkü laflarınız işten kaytarmak için yeterli olmayabilir dedim . Aspar da bana tüh ya  belki biraz iş görür diye düşünmüştüm diyerek yanıma geldi ve kulağıma aslında işten kaçmak için değil içimdeki sırları dökmek ve ciddiyetimi dile getirmek için söylemiştim diyerek fısıldıyordu ...


* Burada size değinmek istediğim nokta sevgili okurlarım içinizdeki küçük çocuğu hiç bir zaman unutmamanızı ve en canlı duygularınızı hep içinizde yaşamayı bırakmamanızdır.

Sen YoksunHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin