Bölüm 26 - Aşk Böyle Bir Şey Miydi?

17 1 2
                                    

Odaya girmemle bir şok yaşamam çok ani olmuştu Uraz ve Eliz yan yana yatıyorlardı bunun bir hayal oluğunu düşünmek için gözlerimi ovuşturdum fakat karşımdaki manzara değişmiyor ve üstüne daha da tuhaf bir hal alıyordu . Şaşkın gözlerimle Aspara bakıyor neler olduğunu anlamaya çalışıyordum, aspar bana küçük hanım biraz sabırlı olsaydınız size her şeyi anlatacaktım ama siz ve sabırsızlığınız hatta endişeli yapınız beni konuşturmadı ve size hiç bir şey anlatamadan şuan ki olduğumuz bu duruma gelmiş bulunmaktayız diyerek sözünü bitirdi. Asparın karşısında biraz mahcup olmuş ve kızarmıştım tavrımı korumak için ona bir iki laf söylemeliydim ama dilim söylemeye varmıyordu , yapabildiğim tek şey mahcup bir şekilde kafamı öne eğmekten başka bir şey olmadı . Aspar bana doğru yaklaşarak sarıldı ve saçlarımı okşayarak merak etme sana kızmadım sadece sana bir şey olmasından endişelendim dedi. O an aspar bana sarılırken kalp atışlarının hızlı hızlı attığını hissetim , aşk böyle bir şey miydi sevdiğiniz insanın yanında ve sıcacık kolları  arasında kalp atışlarını hissetmek , sıcaklığını ve kendine has olan o hoş kokusu belki de aşk bunlardan fazlasıydı ama benim için o an asparın sıcacık olan kolları ve hızlı kalp atışlarıydı . Aşk her ana has bir şey kimi zaman güldürür kimi zaman can yakar ama en önemlisi sizi birine ait hissettirir . Asparla biraz sarıldıktan sonra bir ses duydum ve arkamı döndüm , Uraz gözlerini açmış ve bize bakıyordu urazın uyandığını gören asparın yüzünde resmen güller açıyordu . Aspar prenses sonunda uykundan uyandın diye urazı eğlendirmeye çalışıyordu , ağrılarından ötürü çok gülemeyen uraz buhar maskesinin altından sadece gülümseyebildi , ben ise uyuyan güzele yani elize bakıyordum görünüşü gerçekten içler acısıydı ve gözlerim dolmuştu en yakın arkadaşımı bu halde görmek beni yıpratıyordu benim bu halimi fark eden urazın da gözü dolmuştu biliyordum ki uraz da çok üzgündü yüzünden okunuyordu resmen ama ne onun ne de benim yapabileceğimiz bir şey yoktu sadece elizin iyi olması için iyi dileklerimizi sunabilirdik . Bir kaç saat geçmişti , aspar ve ben uraz için yiyecek bir şeyler aradık malum hastane yemekleri hem çok özensiz hem de çok besleyici olmuyordu . Aspar ve ben beraber hastane dışına çıkmış etrafta bir yerde yemek yapan bir  yer bulabilir miyiz diye düşünüyorduk , gecenin bir vakti asparla  tuz taneleri gibi olan yıldızların bizi aydınlatmasına izin veriyorduk sessiz bir şekilde . Bir anda asparın elini  tutmuştum çünkü onun yanında kendimi güvende ve mutlu hissediyordum , elini tutmama şaşıran aspar bana bakıyordu ben ise biraz utanmış ve kafamı başka yöne çeviriyordum . Ben yürümeye devam ediyorken aniden sarsıldım, aspar durmuş ve ne olduğunu anlamaya çalışan masum gözlerle bana bakıyordu ben ise ne oldu diye soruyordum o ise asıl sana ne oluyor senden beklemediğim hareketler sergiliyorsun küçük hanım dedi. Bende ne olmuş ki *yakışıklı bir beyefendinin elinden tutuyorum , yanlış bir şey mi yapıyorum acaba aspar bey dedim o an yüzündeki sevinci tarif edemezdim asla ya da edebilir miydim bilmiyorum küçük çocuklar gibi gülümsüyordu ve tabi haliyle bende gülümsüyordum . Aspara hadi artık yürümeye devam etmeliyiz yoksa bizim yüzümüzden uraz prenses aç kalacak dedim ve asparla bir kez daha gülüştük , yürümeye devam ediyor ve beraber gökyüzünü izliyorduk sonunda ev yemekleri yapan bir yer bulmuştuk içeri girdik ve hemen menüye bakıp bir paket yaptırdık . Aspar bana belki eliz de uyanmıştır istersen ona da yaptıralım dedi eğer uyanmadıysa biz yeriz sonra ona tekrar alırız dedi , asparın bu dediğini mantıklı bulmuş ve onaylamıştım . Eliz içinde bir paket yaptırıp dükkandan çıkmıştık yemeklerin olmasını beklerken hava biraz daha serinlemişti tabi ben aceleyle çıktığım için yanıma ceket bile alamamıştım , üşüdüğümü fark eden aspar bana üşüdün mü diye soruyordu ben ise hayır diyordum çünkü bana ceketini vereceğini biliyordum . Asparda ama dudakların hiçte öyle demiyor dedi bende NE! diye bağırmıştım aspar benim tepkime gülmüştü ve merak etme ben şimdi seni ısıtacağım diyordu bende nasıl olacakmış o diyordum o da bekle ve gör dedi. Ben daha ne olduğunu anlamadan soğuktan üşümüş olan dudaklarıma sıcacık dudaklarıyla dokundu, o an bir önceki olay aklıma gelmişti ama bu sefer kendimi anın atmosferine bırakmak istemiştim çünkü damarlarımda ki kanların akışının hızlandığını ve vücudumun sıcaklığının arttığını hissediyordum . Bir kaç dakika birbirine sımsıkı tutunmuş olan dudaklarımız birbirinden ayrılmak istemese de  artık ayrılması gerekiyordu yoksa üşüyen vücudumun ateşi çıkacaktı, ben biraz geri çekildikten sonra asparda geriye çekilmiş ve bir aşığın gözleri nasılsa o da bana öyle bakıyordu. O anın atmosferi o kadar güzeldi ki belki de gerçekleşmesi hayal olan bir rüyaydı ama gerçekti ...

Aspar ve ben o andan sıyrılmış ve hastaneye gülümseye gülümseye yürümüştük , hastaneye vardığımda ikinci güzel bir an olacağını hiç düşünmemiştim Eliz uyanmıştı ama şaşırtıcı bir nokta vardı ki Uraz elleriyle elize yemek yediriyordu gördüklerim beni şaşırtmıştı bir yandan da mutlu etmişti . Asparla yolda oyalandığımız için hastane yemeklerine mecbur kalmışlardı ama bizim yemek getirdiğimizi görünce ikisi de derin bir oh çekmişti.

Peki akıllarda olan o soru bana bile izin vermeyen eliz nasıl urazın ellerinden yemek yiyebiliyordu?


*Sevgili okurlarım burada değinmek istediğim bir şarkı olan Köfn&Simge - Yakışıklı parçası , umarım bölümü okurken keyifle dinlersiniz

Sen YoksunHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin