Bölüm 31 - Ninniler Sadece Büyütülmek İçin Söylenmemeliydi

13 1 0
                                    

Ruhlarımız bu kadar yakınken bedenlerimizin birbirinden bu kadar çekinmesine hala  anlam veremiyordum , ruhum ona aitken bedenim ondan kaçıyordu belki ruhum gibi bedenim ona daha ısınamamıştı . Bazen ruhlarımız bizden gizlice buluşur , konuşur , eğlenir fakat bedenlerimizin bundan haberi yoktur bazen ruhumuz bir yapboz parçasını tamamlasa da bedenimiz hep en uyumsuz parça olmayı seçer nedendir bilinmez hep bizi sevmeyecek insanların peşinden gitmek daha cazip gelmiştir... Aspar çarşaf ve yorgan getiriyordu çünkü ben onun misafiriydim acaba içindeki misafiri olarak geçici miydim yoksa kalıcı mıydım belki de bir gün kale kapısının anahtarını bulup kalbine sorardım. Aspara yatağı hazırlamak için yardım etmek istiyordum ama o ne olursa olsun hiç bir şey yapmama izin vermiyordu , ona sitem ediyor ve bir şeyi de benim yapmam gerektiğini söylüyordum o ise hasta olduğumu ve sadece dinlenmem gerektiğini söylüyordu görende sanki hastanelik olduğumu sanacaktı . Yatağı hazırladıktan sonra işin zor kısmı yatmaktı ama ondan öncesinde pantolon ile mi yatacaktım , bir anda aspar ben sana kıyafet getirmeyi unuttum bekle dedi , içimden keşke burada kalacağımı bana da söyleseydi de hiç bu kadar uğraşmasaydık diyordum . Aspar odaya geldiğinde elinde bir kaç çeşit kıyafet vardı bana bunlardan hangisi sana olur bilemediğim için olacağını düşündüğüm bir kaç seçenek getirdim dedi ve giyinmem için odadan çıktı , kıyafetlere baktığımda boylarından asparın kıyafetleri olduğu anlaşılıyordu  ben giydiğimde sanırım yer bezi olacaktım  neyse ki içinden boyuma yakın olan kıyafetleri bulup diğerlerini odada ki koltuğun üzerine koyup asparı çağırdım . Aspar o kadar düşünceli ve kibardı ki ne olur ne olmaz diye kapıyı tıklatıp tekrardan müsait miyim diye sordu ben onaylayınca da odaya girdi  , beni gördüğünde gülmemek için kendini zor tutuyordu bende ne aspar bey ortada komik bir şey mi varda gülüyorsunuz dedim o da bana bir kaç gün önce buraya gelip temizlik yaptığımda tesadüfen bulduğum küçüklük kıyafetlerimi yıkamıştım sana tam olacağını hiç düşünmezdim dedi ve kahkaha atmaya başladı . Bunu duyunca biraz sinirlensem de bozuntuya vermeden ben yatıyorum aspar bey ışığı kapattığımda da  böyle kahkaha atabilecek misiniz bakalım dedim ve yanındaki ışık düğmesine basıp ışığı kapattım ama hiçte iyi bir fikir olmadığını anlamam çok geç olmamıştı çünkü odanın perdesi yüzünden oda tamamen karanlık olmuş ve hiç bir şey gözükmüyordu  . Aspara ışık düğmesi nerede dediğimde sence ben kediye mi benziyorum küçük hanım nerden bileyim dedi , karanlıkta kapana kısılmış hayaletler gibiydik ruhlarımız var ama bedenlerimiz yoktu . O zaman şöyle yapalım dedi sen  konuş ben yakınına geleyim ve ışık düğmesini birlikte bulalım dedi  bende tamam dedi ve  ona buradayım diye seslendim o da burada olduğunu bende biliyorum dedi o an artık o kadar çok sinirlenmiştim ki aspara vurduğumu sanıp boşluğa vururken yere düşmüştüm ne tesadüf ki yaraladığım dizimin üzerine düşmüştüm  , düşünce dizim o kadar çok acımıştı ki refleks olarak bağırmış ve asparın beni kolaylıkla bulabilmesini sağlamıştım . Aspar beni bulur bulmaz elimi de bulmuş olacak ki elimi sımsıkı tutmuştu ve bana canın çok mu yandı diye soruyordu ben ise ona demin ki bağırmamdan anlaşılmıyor mu ben uzay boşluğuna mı bağırdım diye sitem ediyordum  . Aspar tamam sakin ol küçük hanım bugün doğum günü prensesi olman gerekirken daha çok patlayacak bir bombanın pimi gibisin dedi  ve aniden BULDUM!!  dedi bende neyi buldun dedim o da küçük hanım ilk defa düşmen işe yaradı dedi ve bir anda odanın perdesini açtı , sonunda etraf aydınlığa bende asparın yüzüne kavuşmuştum  tabi yüzüstü yerdeyken nasıl mutlu olabilirdim onu da bilmiyordum . Aspar etraf aydınlanır aydınlanmaz hemen elimden tutup beni kaldırdı ve yarama baktı ve biraz kanamış bekle de pansuman malzemelerini getireyim dedi ve adımını attı ben de hemen elinden tutup aspar lütfen yeter elbet kanayacak yara bu sonuçta en azından içimde bir yara değil dedim . İçimde bir yara kanasaydı asla böyle diyemezdim bence kimse böyle diyemezdi dıştaki yaralar kabuk bağlar zamanla iyileşir  ama içteki yara asla öyle değildir kanar kanar bir gün elbet kanaması durur ama içindeki acı ömür boyu geçmeyecek bir iz bırakır unuttuk sanırsınız ama o gittiğiniz yere uyuduğunuz yere hatta nefes alışınızda bile sizin yanınızdadır siz sadece onu görmüyormuş gibi yapıp  önüne setler çekersiniz eğer o setler çekilmezse aldığınız her nefes size bir set çeker  . Bunu dedikten sonra aspar o da ne demek oluyor küçük hanım hemen bir cerrah olup içinizde bir  yara var mı yok mu  kontrol etmeli miyim diye benimle uğraşıyordu , bende ne kadar komiksiniz cerrah bey dedim ve artık yatabilir miyiz gerçekten yorucu bir gündü dedim  asparda bana siz uyuyorsunuz küçük hanım benim bekçilik yapmam gerekiyor dedi bende o niye acaba bekçi bey dedim bu seferde o da ateşiniz her an çıkabilir bu yüzden tetikte olup üstün doktorluk bilgilerimle sizi mikrop savaşçılarından kurtarmalıyım dedi . O an aspara tuhaf bir bakış atıp ciddi olup olmadığını soruyordum o ise yarı ciddi olduğunu bu yüzden benim çabuk uyumam gerektiğini söylüyordu ben ise ona sen uyumazsan ben hiç uyumam dedim yine iki keçi inatlı birbirine kafa tutuyordu .  En sonunda asparı ikna etmiş ve yatağa doğru geçmiştik bana önce sen geç dedi bende köşe tarafında yatmayacağımı camdan dışarıyı seyrederek uyuyacağımı söyledim o da böyle bir şeyi kabul etmeyeceğini eğer düşersem tutamayacağını söyledi o an aspara dönüp sitemli bir ses tonuyla aspar yeter artık sabahtan beri ona dikkat et buna dikkat et gerçekten yoruldum uyurken bile dikkat etmem gerekiyor diyerek yatağın köşe tarafına yatıp arkamı aspara döndüm o tek kelime bile edemeden  araya yastıkları koymuş ve kendi de yatağa uzanmıştı . Bir kaç dakika geçtikten sonra  bana fısıldayarak uyuyup uyumadığımı sordu ben ise duymama rağmen ona cevap vermemiştim o da benden cevap gelmeyince uyumadığını biliyorum kızdırdım seni ama hayatımda  kalan tek  en değerli kişisin ve en ufak bir zarar gelmesine göz yumamam dedi  . O an gözlerim dolmuştu çünkü aklıma mezarlıkta yaşadıklarımız gelmişti , hayatında ki en değer verdikleri ailesiydi ama hepsi onu yalnız bırakıp gitmişti ve şuan onun hayatında değerli olan tek şey bendim  bununla nasıl başa çıkabilirdim bilmiyordum . Dolan gözlerim kendini tutamamış ve bir nehir gibi akmaya  başlamıştı , ortam sessiz olduğu için aspar hemen ağladığımı fark edip yastıkları ortadan kaldırmış ve beni kendine doğru çevirerek sımsıkı sarılmıştı  . Bugün için gerçekten özür dilerim sana önceden söylemeliydim  öyle bir anda götürmemeliydim oraya diyordu bunları söylerken onun da sesi bulanıklaşıyor ve ağlayacak gibi oluyordu ama kendini tutuyordu onu ittirdim ve yeter artık kendine eziyet etmeyi bırak canının ne kadar çok yandığını biliyorum lütfen biraz da kendini önemse ben senin yanındayken zaten mutluyum beni düşünmeyi bırakıp az da olsa kendini düşün artık diye bağırıyordum ona . Asparın gözleri dopdoluydu ve bağırmamdan sonra ağlamaya başlamıştı yatakta hemen oturdum ve onun elini tuttum yanında olduğumu bir şekilde hissettirmeliydim , asparın ağlaması hiç bitmeyecek gibiydi onu sakinleştirmek için saçlarıyla oynuyor ve ninni söylüyordum ninniler her zaman büyütülmek için değil de içimizdeki derin acıyı  sakinleştirilmek içinde söylenmeliydi...

Sen YoksunHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin