Oy ve yorumlar çok az. Eğer bölümü okuyorsanız vote vermeyi ve kısa da olsa yorum yapmayı unutmayın olur mu? Bazı okuyucularımın yaptığı yorumlar beni o kadar mutlu ediyor ki bir an önce bölüm yazıp yayımlayasım geliyor.
Yorumlarınızda kitap da olması gerektiğini düşündüğünüz ve ya "bu böyle olsa daha iyi olur" dediğiniz konuları belirtebilirsiniz. İyi okumalar..!!!!!
************
Şaşkın bir biçimde karşımda ki manzaraya bakarken Poyraz bu durumu daha fazla uzatmadı ve geri çekildi. Kızın iki eli de yanlarına düştü. Poyraz'ın geri çekilmesini beklemiyordu herhalde. Bu harekete ne kadar çaktırmamaya çalışsa da bozulduğu her halinden belliydi. Sarışın bir kızdı. Üzerinde oldukça kısa sarı bir etek, üzerinde de siyah düz, askılı bir tişört vardı. Ayağında da eteğiyle aynı renk babetiyle güzel bir görünüme sahipti.
"Deniz? Senin burada ne işin var?"
"Asıl senin burada ne işin var? Bir sabah kaldığın oteli arıyorum ve Türkiye'ye döndüğünü öğreniyorum. Neden hiç haber verme zahmetinde bulunmadın?" Kızın sahte kızgınlıkla söylediği bu cümle sinirlenmeme yetmişti. O kim oluyordu ki Poyraz bir yere gideceği zaman ona haber vermek zorunda oluyordu?!
"Acilen dönmem gerekti." Kızın gözleri sonunda beni bulduğunda kocaman gülümsedi.
"Aaaa bu ablan Asmin olmalı." dedi. Ne abla mı? Tam Poyraz ağzını açmış konuşacakken onun koluna girdim. Sanırım şaşırdığı için susmuştu. Bu gün sınırlarımı fazla zorluyordum. İlk önce onu izlerken yakalanmam, sonra sebepsiz yere sarılmam. Ve şimdide koluna girip az sonra söyleyeceğim şey. Çok fazlaydı.
"Hayır tatlım." yüzüme kendimden emin bir ifade yerleştirdikten sonra devam ettim. "Ben eşiyim."
Kızın ağzı, söylediğim şeye şaşırdığını belli edecek kadar açılmıştı. Poyraz'a döndüğümde ise gülmemek için dudaklarını birbirine bastırdığını gördüm. Offf rezil olmuştum.
"Ne demek eşiyim?" deyip Poyraz'a döndü. Poyraz bana baktı ve "Evet eşim." dedi ve saçlarıma bir öpücük kondurdu. Bu hareketiyle kalbim duracakmış gibi hissettim. Ama neden? Bunu tam olarak bilmiyordum.
"Ha-hangi ara? Ne zaman? Y-yani hiç haberim yoktu." Deniz denen kız kekeleyerek konuş- pardon, kekeleyerek saçmalayınca gülmemek için kendimi zor tutmuştum.
"Oldu işte. Sen burada ne yapıyorsun onu söyle bakalım."
"Ben öyle. İşte Amerika'da ki işlerim bitince geri döndüm." Bu konuşmanın uzayacağını düşündüğümde Poyraz'a döndüm ve "Artık gidelim mi?" diye sordum. Poyraz başıyla beni onaylayınca kız hemen atıldı.
"Poyraz dur. Aslında seni karşıma Allah çıkardı. Yardımına ihtiyacım var." Poyraz da benim kadar şaşırmıştı.
"Ne için? Ne oldu?"
"Ya bak bunu senden istemem ne kadar doğru bilmiyorum ama... Bir çocuk var. Resmen başıma bela oldu. Peşimi bırakacağını düşünerek sevgilim olduğumu söyledim ama tabi ki inanmadı. Bende düşündüm ki eğer bir günlüğüne sevgilim olursan..." Kızın söylediği son şeyle gözlerim kocaman açılırken bir an Poyraz ve Deniz'i birlikte hayal ettim.
"Ben..." Poyraz ne diyeceğini bilemeyerek bana baktı. Aslında kızı anlamam gerekirdi. Çünkü benimde başımda bir Melih belası vardı. Bunu hiç istemesem de başımı olur anlamında aşağı yukarı sallayınca Deniz'e döndü ve "Tamam" dedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BİRİCİK _ (Tamamlandı)
ChickLitİnce ve uzun bir çizgideyim. Bir yanımda somurtmak, diğer yanımda gülümsemek var. Somurtmak istemiyorum. Ama gülümsemek için de bir çaba sarf etmiyorum. Araftayım, boşluktayım. Öyle bir kararsızlıktayım ki... Bir çıkmaza sürükleniyorum... ******...