B-27 (Part 1)

8.5K 349 13
                                    

shiptare yorumların için teşekkürler... :) Bu bölümü sana ithaf ediyorummmm.!!

İnstagram hesabım= a.seval09

Bundan sonra bölümü yayımlamadan iki gün önce oradan kesitler paylaşacağım.

Okunma sayısına göre vote ve yorumlar çok az. Böyle giderse hikâyeyi bırakmak zorunda kalacağım. Çünkü böyle olunca hikâyeyi yazıp çöpe atıyormuşum gibi oluyor. :( Umarım buna gerek kalmaz...

İyi okumalar...

**************

"İşte böyle. Kalbin hızlanır, başın döner ve zor tutarsın ayakta, bağları çoktan çözülmüş dizlerini."

Neden aynen söylediği gibi hissediyordum? Neden kalbim hızlanmıştı? Gözlerimi kapattım ve sessizce yutkundum. Dudaklarımın hemen dibindeki dudaklarını yanağıma doğru kaydırarak, dudağımın kenarına küçük bir öpücük bıraktı.

O geri çekilirken, gözlerimi açtım. Son bir kez gözlerime baktıktan sonra yatağın üzerinde olan tişörtünü alıp banyoya girdi.

Kalbimin fırlayacakmış gibi atarken çıkardığı sesle yalnız kalmıştım. Evet, onun bana olan her yakınlaşmasında heyecanlanıyordum. Neden bilmiyorum ama oluyordu işte. En kötüsü de, bunu hep ona zıt gittiğim zamanlarda yapıyordu. Beni bu şekilde etkisi altına alamazdı. Buna izin vermeyecektim.

Sinirle elbise dolabına doğru ilerledim ve bir takım eşofman çıkararak yatağın üzerine bıraktım. Burada giyinemezdim. Her an çıkabilirdi beyefendi. Ama onun çıkmasını da bekleyemezdim.

Yatağın üzerine bıraktıklarımı tekrar elime alarak odadan çıktım. Üst katta misafirlerin kullanması için bir banyo daha vardı. Bunu, bu gün Zühre konağı gezdirirken öğrenmiştim.

Merdivenlere doğru ilerledim ve üst kata çıktım. Hava çok soğuk olmasada istem dışı, boş olan elim belimi sarmıştı. Banyoya ulaştığımda içeri girdim ve kapıyı ardımdan kilitledim. Uyuşuk hareketlerle üzerimi değiştirdikten sonra, çıkardığım kıyafetlerimi de elime alarak banyodan çıktım.

Odaya doğru ilerlerken aklıma gelen fikirle yönümü değiştirdim. Bu katta çok güzel bir teras vardı. Öyle kitaplarda bahsettikleri gibi tüm Mardin'i ayaklarının altına seren bir teras değildi ama yine de huzurlu hissettirmeye yetecek kadar manzara bahşediyordu.

Orada bulunan divanlardan birinin üzerine oturdum ve manzaraya doğru döndüm. Bu sefer iki elimi belime sardım ve başımı geriye doğru yasladım. Gökyüzü çok güzel görünüyordu. Çıkardığım pantolonumun cebinde olan telefonumu aldım ve bu aralar çok dinlediğim şarkıyı açtım. (Aşağıda ki şarkı. Okurken dinlemenizi tavsiye ederim.)


Ne yapacağımı bilmiyordum. Köşeye sıkışmış gibiydim. Hayatım nasıl bu hâle gelmişti? Ben daha dün annemin dizlerinde uykuya daldığımı hatırlıyordum. İlk önce sevdiğim adamdan kazık yemiştim. Sonra hayattan.

Acınacak durumdaydım. Şu an evliydim. Hiç tanımadığım bir adamla hiç bilmediğim bir şehirdeydim. Gözlerim dolarken bir damla yaşın akmasına mâni olamadım. Silmedim. Dokunmadım...

Ağlamak. Şu an yapacak başka bir çıkış yolu bulamıyordum. Görüşüm bulanıklaşırken gözlerimi kırpıştırdım. Bunla birlikte iki damla daha süzülmüştü yanaklarımdan. Dudaklarımı ısırıyordum. Ağlarken sesim duyulmasın diye. Bir hıçkırık yükselirken ciğerlerimden boğazıma doğru, derin bir nefes aldım.

BİRİCİK _ (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin