B-27 (Part 2)

7.9K 335 18
                                    

Selamun Aleyküm arkadaşlar....

Vote ve yorumları bekliyorum!!!!!

*** Daha önce bahsetmiş olduğum kısa hikâyemi yayımladım. Bakarsanız çok mutlu olurum. Üç bölümlük bir hikâye zaten. Fazla vaktinizi almayacaktır.

İnstagram= seval_s.09 (Yeni bölüm yayımlanmadan oradan kesitler paylaşacağım)

İyi okumalar....
************

Sabahım ilk ışıkları pencerenin önündeki perdenin imkân verdiği kadarıyla içeriye doğru süzülürken gözlerimi araladım. (Burayı tekrar okuyan var mı? :D şahsen kendim yazmama rağmen üç defa tekrar ettim) 1 dakika boyunca boş boş karşımda duran kıyafet dolabını izledim. Beynim yerine yeni oturmuş olacak ki dünkü olanlar ancak erişmişti zihnime.

Ben... Ağlamıştım. Bu, Poyraz'ın önünde ikinci ağlayışımdı. Ama yapacak bir şeyim yoktu. İçimdekiler çok ağır gelmişti küçücük olan kalbime. Hatta o kadar küçüktü ki... Bir kişiye bile yer açamıyordum orada. Dolmuştu. Gerek hüzünlerimle, gerek sevdiklerimle. Dolmuştu işte...

Poyraz'ı da ekleyemiyordum onların içine. Ya da zaten orada olduğu için yapamıyordum. Bilmiyorum...

Yavaşça doğruldum yatakta. Poyraz burada değildi. Başka bir oda da yatmış olmalıydı. Sarsak adımlarla pencereye doğru ilerledim ve perdeyi tamamen araladım. Fazla kısıtlamıştı, içimin karanlığıyla tezatlık oluşturan güneşi.

"Günaydın." arkamdan gelen sesle irkilerek kasıldım. Bu tür ani çıkışlar beni oldum olası korkuturdu. Poyraz ellerini yavaşça omuzlarıma yerleştirirken sırtım ona dönüktü.

"Şşt, korkma. Benim." omzumu sıvazlamasıyla gevşemiştim. Tamamen kendime geldiğimde ona doğru döndüm. Ellerini indirerek bir adım geriledi.

"Burada olduğunu bilmiyordum. O yüzden, sesini birden duyunca..." dedim ve omuz silkerek cümlemi yarım bıraktım.

"Banyodaydım." başımı olumlu mâna da aşağı yukarı sallarken sol tarafa bakıyordum. Gözlerim bir türlü bulamıyordu gözlerini. Çekiniyordum.

"Korumaların ikisini görevlendirdim. Sizi Zühre'yle gitmek istediğiniz yerlere götürecek." dedi ve dolaba ilerledi. Sesi yumuşaktı. Üç gün süren kızgınlığı geçmiş gibiydi.

"Teşekkür ederim." 12. günümüzdeydik. Git gide yaklaşıyorduk finale. Şimdi o kadar da emin olamıyordum kararımdan. Poyraz beni seviyordu ve ben bir daha böyle birini bulabilir miydim bilmiyordum. Ama bir yandan eski hayatımı da özlüyordum. Ne yapacağım hakkında en ufak bir fikrim yoktu.

Dolaptan siyah kot bir pantolon, beyaz tişört ve deri ceketini çıkardı. Banyoya doğru ilerlerken cevap vermişti.

"Birşey değil. Erken dönün. Ortalıkta fazla dolaşmayın. En azından Melih işini halledene kadar."

Melih. Tabi ya! Ben Fatih'i nasıl unuttum? Bir ara onunla konuşmalıydım. Bunu kafama not ederken ben de dolaba yöneldim ve gezme için uygun kıyafet aradım.

***********

"Yenge bak! Bunu da alalım." dışarı çıkalı yaklaşık üç saat olmuştu. Zühreyle birlikte Mardin'in yarısını gezebilmiştik.

Gerçekten çok güzel bir şehirdi. Evlerinden tutun, dağına taşına kadar. Herşeyiyle büyülü bir şehirdi.

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
BİRİCİK _ (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin